Türkiye ile AB arasında imzalanan “Geri Kabul Anlaşması”ndan bugüne, ilk defa geçişler en yüksek sayıya ulaştı. Ölen mültecilerin sayısının azalması tek sevindirici durum oldu. Mülteci-Der Başkanı Geçmez, artışın, “statüsüzlük” ve “geri gönderilme” endişesinden kaynaklandığını vurguladı. Yetkililer, ülkelerin gerekli tedbirleri alması ve yasal yollardan kabul ettiği mülteci sayısını artırma gibi çözümler üretmesini öneriyor

Onur Pazarlı - Göç İdaresi Genel Müdürlüğü geçtiğimiz yılı, mülteciler için “uyum yılı” ilan etse de değişen hükümet politikaları, mülteci geçişlerini arttırdı. Politikacıların mülteciler üzerinden siyaset yapması, sosyal medyanın da etkisiyle nefret söylemlerinin artması, istikrarlı bir mülteci politikasının olmaması, ülkeler arası ilişkilere göre politikaların değişiklik göstermesi, herhangi bir uluslararası anlaşmazlıkta mültecilerin öne sürülmesi, ülkedeki çeşitli sorunların temeline inilmek yerine mültecilerin sorumlu olarak gösterilmesi ve sınır dışı edilme gibi nedenler, mültecilerin Avrupa’ya geçişini arttırarak devam etmesini getirdi. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNCHR) verilerine göre, 2019 yılında 59,591 mülteci Ege Denizi’nden, 14,891 mülteci ise kara yoluyla Yunanistan’a geçiş yaptı. Böylece, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında 18 Mart 2016’da imzalanan “Geri Kabul Anlaşması”ndan bugüne en yüksek rakama ulaşıldı. 2018’de 50 bin civarında mülteci geçiş yaparken geçen yıl, yarı yarıya bir artış yaşandı. Geçiş yapanların önemli kısmını Afganistanlılar oluşturuyor. 20 bin 607 Afganistanlı, 14 bin 868 Suriyeli, 3 bin 662 Kongolu, 3,355 Iraklı ve 2 bin 921 Filistinli geçiş yaptı. Ayrıca İran, Pakistan, Kuveyt ve Cezayir ve diğer pek çok ülkeden gelen mülteciler de, Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçti. Yunanistan’da adalarda bekleyenlerin sayıları da 60 bini buldu. Mülteciler, en çok Lesvos, Kios, Samos adalarında bekletiliyor. Engellenen mültecilerin sayısı da arttı Geçiş yaparken engellenen mültecilerin sayısında da bir artış oldu. Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın verilerine göre, 2019 yılında Ege Denizi’nde 60,744 mülteci geçiş yaparken durduruldu. Ege Denizi, Akdeniz ve Karadeniz’i kullanarak Avrupa’ya geçmeye çalışırken Sahil Güvenlik Komutanlığı’nca alıkonulan mülteci sayısı, son 5 yılda 238 bin 158’e ulaştı. Yine kara yoluyla Avrupa’ya geçmeye çalışırken engellenen mülteci sayısı da arttı. Edirne İl Göç İdaresi’nin verilerine göre, geçtiğimiz yıl Edirne’de 123 bin 377 mülteci durduruldu. Geçtiğimiz yıl bu rakam 74 bin 824 idi. Yine geçen yıl Türkiye genelinde mültecinin iltica hakkı engellendi. Edirne’de engellenen 123 bin 377 mülteciden ilk sırayı 33 bin 154 kişiyle Pakistanlılar alırken, onları 26 bin 61 kişiyle Afganistanlılar, 11 bin 722 kişiyle Bangladeşliler aldı. Rakamların tek sevindirici yanı ise, ölen mültecilerin sayısının azalması. 2018’de 174 mülteci Ege Denizi’nde yaşamını yitirirken 2019’da 71 mülteci yaşamını yitirdi. “Mülteciler, korku ve belirsizlik içinde yaşıyor” 24 Saat Gazetesi’ne açıklamalarda bulunan Mültecilerle Dayanışma (Mülteci-Der) Derneği Başkanı Avukat İrem Geçmez, 2019 yılının mülteciler açısından oldukça zor bir yıl olduğunu belirtti. Mülteci-Der Başkanı Geçmez, 2019’da da ülkelerin mülteciler bakımından ellerini taşın altına koymalarının sağlanamadığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Uluslararası alanda paylaşılması gereken bu yük, maalesef Türkiye’nin omuzlarına bırakıldı. Suriyeliler açısından ele alındığında 2011 yılından beri ‘geçici koruma’ kapsamında tutulan mülteciler, istikrarlı bir politika olmadığı için, kayıtlı olsun ya da olmasın bir korku ve belirsizlik içerisinde yaşıyor. Geçici koruma kapsamında olanlar ‘geçici’ olan korumanın sonlandırılması halinde ne yapacaklarını, uluslararası koruma başvurucusu olanlar da bu başvurunun nasıl ve ne zaman sonuçlanacağını bilmiyor.” “İdari gözetim sayıları da arttı” Geçen yıla oranla hakkında sınır dışı kararı alınan ve sınır dışı edilmek üzere idari gözetim altına alınan mülteci sayısında artış yaşandığını kaydeden Geçmez, açıklamasını şöyle sürdürdü: “İdari gözetim alanlarının yetersiz gelmesi sebebiyle bu alanların da sayısı artırıldı. Kanunda sınır dışı etme kararı alınacaklara ilişkin maddede yer alan kamu düzeni ve güvenliğini tehdit etme unsuru çok geniş bir şekilde yorumlanarak pek çok kişi adalete erişemeden sınır dışı edildi. 2019 yılının sonunda ise mültecileri önümüzdeki yıllarda da olumsuz etkileyebilecek bir durum meydana geldi.” “Şartlar zorlaştı, umut tükenmedi” Yasalarda gerçekleştirilen son değişikliklere de değinen Geçmez “Yeni düzenlemeler, adalete erişim konusunda zorluk yaşayan ve pek çok hak ihlaline maruz kalan mültecilerin geri gönderilmesini kolaylaştırma amacını ortaya koymakta. Kanunda sınır dışı kararlarına karşı dava açma süresi, 15 günden 7 güne indiriliyor. Meclis tarafından kabul edilen değişikliklerden biri de kabul edilemeyen yolcuların işlemleri sonuçlanıncaya kadar sınır kapılarında kendileri için belirlenen alanlarda bekletilebilmesine ilişkin. Burada, yabancıların belirsiz ve öngörülemez bir şekilde özgürlük ve güvenlik hakkının kısıtlanması söz konusu olabilecek” ifadelerini kullandı. Geçmez, açıklamasını şöyle tamamladı: “Bütün bu yaşananlar şartların zorlaşmasına neden oldu ancak bunun umutları tükettiğini söyleyemem. Geçiş sayıları da aslında bunu gösteriyor. Çünkü insan yaşadığı sürece umut var. Bu insanlar, insan onuruna yaraşır bir hayat sürdürmek için ölümü göze alıyorlar. Mayınlı arazileri, çoğu yüzme bilmediği halde denizleri aşıyorlar. Bir kere başaramayan çoğu zaman bunu tamamlayana kadar deniyor. Maalesef haberlerde sadece sayısal değer olarak görsek ve etkisini yitirmeye başlasa da bu denemelerde pek çok insan hayatını kaybediyor. Bu yüzden ülkelerin bu konuda gerekli tedbirleri alması ve yasal yollardan kabul ettiği mülteci sayısını artırma gibi çözümler üretmesi gerekiyor.”
Editör: TE Bilisim