Stratejik ortak!

Türkiye seçim havasına girerken bir terör dalgasıyla karşı karşıya, yine hain saldırılar can alıyor, yine evlatlarımızı yitiriyoruz, ateş düştüğü yeri yakıyor. Son bir ayda 25 şehit verdik, acımız büyük, ulusça başımız sağ olsun. 
20 aydır devam eden Pençe-Kilit harekatında peş peşe yaşanan son üç hain saldırıda bunca can yitirmemizin sebepleri sorgulanıyor, nedenleri bilinmek isteniyor. Bölgedeki çetin kış şartlarında Mehmetçiğin vatan savunması için olağan üstü çaba gösterdiğinden kimsenin şüphesi yok. Yitirilen her bir vatan evladına karşı kat kat fazla terörist leşinin dağlara serildiğinden de eminiz. Ancak evlatlarımızın burnu kanamadan bu yaratıkların imha edilmesi mümkün değil midir diye sorulmadan da geçilemiyor. Yaz başından buyana yoğun biçimde silahlı taciz ve saldırılara maruz kalan bin 740 rakımlı tepede ve sınırın daha ilerisinde güneydeki merkezi yönetimin denetleyemediği Irak topraklarında önlem artık kaçınılamaz görünüyor. Yer yer 3 bin metre yüksekliğe ulaşan kayalık ve karlar altındaki sınır bölgemizi kalekol vb. önlemlerle korunamıyor, sızmaların önüne geçilemiyor. Yüzlerce kilometrelik güney sınırımızı Irak koruyamıyor, asker gönderemiyor. Türkiye bu bölgeye girip denetim altında tutmalı, vatanımızı ileriden korumalıyız. 50 ye yakın saldırı gerçekleştiren teröristlerin bu geçiş güzergahında şehit vermeden önlem almanın başka bir yolu yok! 
Terör örgütü, yıllardır sınırlarımızın içinde yapacağını yaptı ve propaganda safhasını geride bıraktı, artık Batının desteğinde ordulaşma safhasında. İçerde PKK bitti ya sınır ötesinde? Fırat’ın doğusunda 50 binden fazla PKK-PYD terör unsurları var. Savaş eğitiminin yanı sıra, dron, helikopter eğitimleri alıyor, ABD’nin himayesinde sürekli tatbikat yapıyorlar. 
Türkiye gibi kendisi ve ordusu güçlü bir ülke, dün olduğu gibi bugün de yarın da emperyal güçlerin desteğindeki terör ordusu ister 50 bin ister 250 bin olsun hiçbir çapulcuya pabuç bırakmaz. Yurdumuzun güney sınırı boyunca Kuzey Irak ve Suriye’de ABD’nin bilgisi dışında kuş uçmadığını artık sağır sultan bile biliyor. 70 yıldır altımızı oyan Stratelik Ortağımız (!) için, “ABD, PKK’nın terör Örgütü olduğunu açıkladı artık ona tavır alıyor” diyenleri duyar gibiyiz. PKK’nın Suriye’deki terör kolu PYD kimden destek alıyor? PYD’yi eğitip donatan ABD’nin yaptığı resmi yardımların PKK’ya gitmediğini söyleyebilmek mümkün mü? ABD, İngiltere ve Fransa'nın desteğiyle Suriye sınırımızın dibinde bir “Kürt eyaletinin” (ardından da devletinin) hayalini kurduğu bilinen bir gerçek. Bölgede bu yönde atılan temelin üzerine her gün yeni bir tuğla konuyor. Timsah gözyaşlarıyla, “Acınızı paylaşıyoruz” sözleri artık bu topraklarda karşılık bulmuyor. Ayrıca hep şantaj hep tehdit. Bir gün NATO üyeliğimiz sorgulanıp ekonomik ambargo devreye sokulurken, başka bir gün parasını ödediğimiz F35 programının dışına itililip Kongre bahanesiyle F16 kartına maruz kalıyoruz. Hakkımız olanlardan hep bizim feragat etmemiz isteniyor, kuzu gibi uysal olmamız bekleniyor. 
Kimse Türkiye Cumhuriyeti’nin, ulusumuzun aklıyla dalga geçmesin. Artık yeter! Ateş bizim yüreğimizi dağlıyor. Yitirilen canlar hep bizim evlatlarımız oluyor. Eğer Washington yönetimi samimiyse, teröre karşı Türkiye ile birlikte fiilen ortak mücadeleye girer. Eğer bundan imtina ediyor, çapulcuların yanında durmayı tercih ediyorsa, farklı alternatifleri gözden geçirme zamanı geldi demektir. Önce bölgedeki diğer aktörler, Bağdat, Şam ve Tahran yönetimleriyle, ivedi olarak yeni bir beyaz sayfa açıp teröre karşı birleşmek gerekir. Hatta daha da geç olmadan Türkiye Moskova kartını da masaya sürebilir, değişen dünya düzeninde Moskova ve Pekin ile daha sıkı iş birliğinin hesaplarını yapabilir.
***
KIZILDENİZ’DE TANSİYON YÜKSELDİ
İsrail'in Gazze saldırılarında ölenlerin sayısı 25 bini buldu, yaralananlar 60 bini aştı, Güney Afrika Cumhuriyeti, Uluslararası Adalet Divanında İsrail aleyhine “Soykırım davası” açtı. Dava, Netanyahu yönetimi ve destekçisi ABD’yi tedirgin ederken, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Raportörleri, davanın görülmeye başlanmasından memnuniyet duyduklarını açıkladı.
Tahran yönetimi ve Hizbullah’ın desteklediği Yemen'deki Husiler, İsrail'in Gazze'deki saldırılarına tepki gerekçesiyle 31 Ekim'den bu yana Yemen açıklarında İsrailli şirketlere bağlı ticari gemilerine el koyuyor, dron ve füzelerle saldırılar düzenliyor. Küresel ticaretin yüzde 10’dan fazlasının geçtiği Süveyş Kanalını kullanan ticari gemilerin Kızıldeniz’e girişlerinde yaşanan Husi saldırıları bu bölgedeki ticareti durma noktasına getirmesi küresel güçleri harekete geçirdi. Ne de olsa dünyayı yönetip kontrol edenler, Kızıldeniz’de Yemen saldırılarıyla emtia fiyatlarında artışa neden olabilecek, tedarik zincirinde aksamalara yol açabilecek hiçbir harekete izin veremezdi! ABD ve İngiltere’nin başı çektiği Batı ülkeleri ve Japonya, BM Güvenlik Konseyi’nden Husilerin Kızıldeniz'deki saldırılarının acilen sonlandırılması yolunda bir karar çıkartıp, Husi kontrolündeki bölgelere hava saldırısı başlattı. 12 Ocak'ta Yemen'in Sana, Hudeyde ve Taiz kentlerine hava saldırıları düzenlendi. Husiler de ABD güçleri de geri adım atacak gibi görünmüyor.
Sıkıntılı bir coğrafyadayız, kuzeyde Ukrayna, güneyde Irak ve Suriye ile ABD destekli terör unsurları, Orta Doğu’da Filistin, daha güneyde Yemen, derken ateş çemberinin tam ortasındayız. Coğrafya kaderdir, cesur ulusumuz bin yıldır süregelen mücadelesinde nasıl kararlılıkla dimdik ayakta kalabilmişse bu badireleri de birlikte atlatıp binlerce yıl bu topraklarda hüküm süreceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. 
***
RAUF DENKTAŞ
Ömrünü Kıbrıs davasına adayan Rauf Denktaş’ı ölüm yıldönümünde andık. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 13 Ocak 2012 tarihinde KKTC’yi kurmanın huzuru içinde ebediyete intikal etti. Denktaş, dürüst, namuslu, çalışkan, mücadeleci, olağanüstü nitelikleri olan bir devlet adamıydı. Küçük çıkarlar uğruna vatanını asla satmadı, buna yeltenenlerin karşısında durdu. 
Meslek yaşamımda onu yakından tanıyabilmenin gururunu yaşadım. Sana minnettarız, huzur içinde uyu Toros’un kahraman evladı.