Her yıl 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nün kutlandığı Türkiye’de çalışan çocuk sayısı giderek artıyor. TÜİK verilerine göre 720 bin, DİSK’in hazırladığı rapora göre 2 milyona yakın çocuğun işçi olarak çalıştırıldığı kaydedildi

Hamdiye Çiftçi Öksüz / Van 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Hem Türkiye’de hem de dünyada çalışan çocuk sayısı giderek artıyor. Türkiye’nin 2019 yılında çocuk nüfusu 22 milyon 876 bin 798 olarak belirlenirken, TÜİK verilerine göre 720 bin; DİSK’in hazırladığı rapora göre 2 milyona yakın çocuğun işçi olarak çalıştırıldığı kaydedildi. Türkiye'nin çocuk nüfusu,2019 yılsonu itibarıyla 22 milyon 876 bin 798 olarak belirlendi. Çocuklar, ülke nüfusunun yüzde 27,5'ini oluşturdu. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre; 2019 yılsonu itibarıyla, Türkiye nüfusu 83 milyon 154 bin 997 kişi iken bunun 22 milyon 876 bin 798'ini çocuklar oluşturdu. Birleşmiş Milletler tanımına göre; 0-17 yaş grubunu içeren çocuk nüfus, 1970 yılında Türkiye'de toplam nüfusun yüzde 48,5'ini oluştururken bu oran 1990 yılında yüzde 41,8 ve 2019 yılında yüzde 27,5 oldu. Nüfus projeksiyonlarına göre; çocuk nüfus oranının 2023 yılında yüzde 27,0, 2030 yılında yüzde 25,6, 2040 yılında yüzde 23,3, 2060 yılında yüzde 20,4 ve 2080 yılında yüzde 19,0 olacağı öngörüldü. DİSK VE TUİK’İN VERİLERİNDE UÇURUM DİSK Genel-İş'in "Türkiye’de Çocuk İşçi Olmak" adlı rapora göre; ülkede çalışan çocuk sayısı 2 milyona yaklaştı. Çocukların yüzde 78’inin kayıt dışı çalıştırılıyor. 2016 yılında 56 çocuk iş cinayetleri sonucu yaşamını yitirdi. TÜİK'in verilerine göre de Türkiye'de 5-17 yaş arası tam 720 bin çocuk çalışıyor. 2020 yılı ocak ayı itibariyle kayıtlı çalışan çırak sayısı 308 bin, 1 milyon 15 bin de stajyer ve kursiyer bulunuyor. Çalışan çocukların yüzde 35,9'u ev geçindirmeye destek olmak için erken yaşta iş hayatına atıldığını söylüyor. Çalışan çocukların yüzde 79,7'sini 15-17 yaş grubundakiler oluştururken yüzde 15,9'unu 12-14 yaş grubundakiler, yüzde 4,4'ünü ise 5-11 yaş grubundaki çocuklar oluşturdu. Çalışan çocukların oranı cinsiyete göre incelendiğinde, çalışan çocukların yüzde 70,6'sını erkek, yüzde 29,4'ünü ise kız çocukları oluşturuyor. YASALAR YETERSİZ Çocuk işçiliği ile mücadele yılı olan 2018’de 15-17 yaş arasındaki çocuk işçi sayısında artış kaydedildi. İş Kanunu’na göre, 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasak. Çocukları çalıştırma yaşına ve çalıştırma yasağına uymayan işverene 2019 yılı için 2 bin 292 lira para cezası uygulanıyor. 15-17 yaş grubundaki çocukların gece çalıştırılması yasağına uymayanlara da ayrıca 2 bin 292 lira para cezası veriliyor. Cezalar çocuk başına değil işletme başına olduğu için caydırıcı olmaktan uzak bulunuyor. [caption id="attachment_197749" align="alignright" width="200"] Avukat Cemal Demir[/caption] ‘EN ÇOK EZİLEN VE İSTİSMARA UĞRAYAN KESİM ÇOCUKLAR’ Avukat Cemal Demir, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nün Cenevre’de yapılan bir konferans sonucuna uzandığını belirterek, her ülkede farklı tarihlerde bu günün kutladığını söyledi. Fakat ne bu konferans ne de sonrasında yapılan bir dizi bildiri, eylem ve etkinliğin dünyada çocuklara mutluluk getirmediğine dikkat çeken Demir, dezavantajlı olma karakteri gereği, en çok ezilen ve istismara uğrayan toplum kesiminin çocuklar oluşturduğunu vurguladı. ‘DÜNYA ÇOCUK POLİTİKASINDA SINIFTA KALMIŞTIR’ “Dünya, çocuk politikası ne yazık ki insan hakları bağlamında hep sınıfta kalmıştır” diyen Demir, şu değerlendirmeyi yaptı: “Uygulama sözleşme ve mevzuatın çok gerisinde olmuştur. Özellikle geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde çocuk istismarı yanında çocuk işçiliği de çok yaygınlık göstermiştir. Sokaklarda çocukların madde bağımlılığı da baş göstermiştir. Keza hiçbir tarafa ait olmayan çocuklar, savaşlarda da çok zarar görmektedir. Türkiye devletinde çocuk fotoğrafı da bu yöndedir. Çocuk istismarı, çocuk işçiliği, bağımlılık yapan madde sarmalındaki sokak çocukları acil çocuk sorunları olarak ortada durmaktadır.” ‘TÜRKİYE’DE ÇOCUK HAKLARI POLİTİKASI YOK’ Türkiye’de her ne kadar 23 Nisan Çocuk Bayramı olarak kutlansa da, çocuklara duygu yakınlaşması ve empati gelişimini sağlayacak pratikten ve yöntemlerden uzak olduğunu belirten Demir, şöyle konuştu: “Çünkü çocuk hakları ve bayramı bir güne sığdırılmaz. Bu ülkenin çocuk hakları politikası oluşturulmamıştır. Halkların ve toplumların geleceği olan çocuklara dair bağımsız bir bakanlık ve ciddi alt birimlerin oluşturulması ile ciddi proje ve yatırımların hazırlanması yanında çocuklara karşı işlenen suçlara en ağır cezaları öngören özel bir koruma mevzuatı belki soruna bir çözüm getirebilir.” [caption id="attachment_197748" align="alignright" width="337"] Sosyolog Şengül Martı[/caption] ‘ÇALIŞAN ÇOCUKLAR, OKULDAN UZAKLAŞIYOR’ Sosyolog Şengül Martı ise çalışan çocukların sokaklarda bedensel, ruhsal, toplumsal ve ahlaki açısından birçok tehlike ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Hem okuyan, hem çalışan bir çocuk zamanla okuldan uzaklaştığını belirten Mart, bu nedenlerden dolayı çocukların eğitim hakkından mahrum kaldığını vurguladı. Küçük yaşta sokaklarda çalışmak zorunda kalan çocukların birçok tehlikeye karşı karşıya kaldığını dile getiren Martı, “Okul yerine sokakta olan bir çocuk ne kadar sağlıklı bir birey olabilir. Hayata tutunması ve iyi bir gelecek elde edilmesi elinden alınmış olur. Bu kategoride olan çocuklar zamanla ruhsal sorunları ortaya çıkar. Bu çocuklar zamanla hem kendine hem de çevresine zarar veren bir birey olur. Çünkü bu çocuklar zamanla her türlü tehlikeye karşı savunması kalır ve zarar görür” diye konuştu. ‘GEREKLİ ADIMLAR ATILMALI’ Çocuk işçilerin yüzde 48’nin 5 ile 11 yaş arasında olduğunu dile getiren Martı, şu tespitleri yaptı: “Bu yaş grubunun dışında yüzde 18’i 12 ile 14 yaş grubu, yüzde 25’i ise 15 ve 17 yaş grubu çocuklar oluşturuyor. Sonuç olarak okuma hakkı elinde alınan çocuğun geleceği de elinde alınır. Bu çocuklar zamanla hem ailesinde hem toplumdan uzaklaşır. Geleceğimiz olan bu çocukların çalışmak yerine okulda olmaları gerekir. Bu nedenle devletin bu konuda gerekli adımları atması gerekir.” ‘ÇALIŞMAK ZORUNDAYIM’ 13 yaşında olmasına rağmen çocuk işçi olan Y.E, ailesinin ekonomik durumunun kötü olduğu için çalışmak zorunda olduğunu söyledi. Sabah erken saatlerinde işe gittiğini akşam saat 6 veya 7’ya kadar çalıştığını söyleyen E.Y, okulu 3. Sınıftan sonra bıraktığını belirtti. Babasının inşaat işçisi olduğunu dile getiren E.Y, 4 kardeş olduğunu, diğer kardeşlerinin ise okula gittiğini ifade etti.
Editör: TE Bilisim