Eşek deyip geçmeyin; yüz yıllar önce Mısır’da evcilleştirilen bu dört ayaklı talihsiz hayvanlar 18. Yüzyıl başlarında dünyanın dört bir tarafında insanoğlunun en yakın dostu olmuştur. Her türlü iklime uyum sağlayan, önüne ne konursa onu yiyen uysal bu hayvanlar insan ve yük taşıyarak sahiplerine daime sadık kalmışlardır. Dört ayaklı bu hayvanların sütlerinin birçok hastalığa iyi gelmesi üzerine pek çok ülkede eşekler sütleri için beslenir olmuştur. Hatta Romalı soylu hanımlar eşek sütü doldurulmuş küvetlerde vücutlarını dinlendirdikleri de bilinmektedir. Ülkemizde bu hayvanlar umumiyetle köylerde taşıma amaçlı kullanılırken günümüzde bazı belediyelerin kadrolu çöpçüleri olarak çalıştırıldıkları da bilinmektedir. Çocukluğum da İzmir’de umumiyetle yüksek sokaklara, özellikle kale civarındaki bölgelere çöp toplamak için bu hayvanların kullanıldığına şahit olmuştum. Yıllar sonra geçmiş aylarda bu kez bu çilekeş hayvanların Mardin’de yine belediyenin kadrolu çöp taşıyıcısı olarak çalıştığını gördüm. Nitekim bugün Eşek sütünün değer kazanması bu hayvanların fiyatını da birden bire artırmıştır. Daha düne kadar fiyatı 200 Liraya satılan bu canlıların bugünkü fiyatları bin beş yüz liraya kadar çıkmıştır. Geçen yıl 80 Liraya satılan eşek sütü bugün 100 Liraya rahat müşteri bulmaktadır. Fiyat artışlarının bir nedeni de ortalama günde 50-60 Eşek’in etleri için kesildiği iddia edilmektedir. Bu konuda TUIK verilerine göre 2005 yılında 3411377 yetişkin eşek ve 83903 sıpa bulurken, (Sıpa biliyorsunuz eşeğin yavrusuna verilen isimdir) bugün bu sayı 186 bin azalmıştır. Normalde bir eşeğin ömrü 30 yıldır. Beslenme, kötü şartlar altında çalıştırılması sonucu erken gelen ölümler bir tarafa yine TUIK’in tespitlerine göre günde 50-60 eşeğin kesilmesi bu mevcut sayının azalmasına neden olmaktadır. Peki, kesilen bu hayvanların etleri ne oluyor diye soracak olursanız, size vereceğim cevap pek hoşunuza gitmeyeceğini biliyorum ama acı gerçeklerden kaçmakta konuyu örtbas etmez. Evet, o etler kıyma oluyor, kuşbaşı oluyor, sosis oluyor, salam oluyor ve de sucuk oluyor. 2005 yılında eşek sayısı 341 bin 377 iken 2015’de yani geride bıraktığımız yıl yüzde 55 oranında düşerek 155 bin 158’e gerilemiştir. Yani yetişkin eşek sayısı 2005’de 257 bin 474 iken, 2015’de 117 bin 866 ya düşerken, genç-sıpa yavru sayısı da 83 bin 903’ten, 37 bin 292’ye inmiştir. Yük hayvanı olarak kullanılan eşeklerin sütü protein bakımından en zengin süt olması ve birçok hastalığa iyi gelmesine rağmen pek çok yörede kesilip kasaplara satılmasına da ne yazık ki engel olunmamaktadır. Gerçi arada sırada bu tip istismarcılar yakayı ele verseler de, yasaların yumuşaklığı nedeniyle yine serbest kalıp yine kesim işine devam etmektedir. Sütü konusunda henüz ilgili bakanlıkların kesinleşmiş bir açıklaması olmamasına rağmen normal bir inek sütünde, besin öğelerinden protein, karbon hidrat, yağ grubu ile minerallerden kalsiyum, fosfor, protosyum, çinko, vitamin olarak A,B,D,E ve K vitamini içeren zengin bir içecektir. Ve insan sağlığı için çok önemli doğal bir ilaçtır. Bu arada Deve sütünün de içildiği bilinmektedir.