Üç kıtayı buluşturan, Osmanlıyı yaşatan koleksiyon:

Bursalı koleksiyoner Esat Uluumay, 60 yıl boyunca topladığı Osmanlı halk kıyafetleri ve el sanatları ile imparatorluğun son 350 yılını anlatan ihtisas koleksiyonu oluşturmuştu. Bu kolekiyon, Bursa Ahmet Paşa Medresesi’nde sergileniyor. Babasının mirasını vakıf çatısında korumaya çalışan Feyza Uluumay Gökalp, koleksiyonu evrensele ve gelecek yüzyıllara taşımayı hedefliyor

Dilek Atlı  - Osmanlı İmparatorluğu, üç kıtada 623 yıl boyunca onlarca millete hükmederken Anadolu başta olmak üzere pek çok kültüre de ev sahipliği yaptı. Sanat, bilim ve el zanaatlerinde çalışmaların yapıldığı, yapıtların doğduğu topraklarda insanlık tarihine tanıklık eden cansız miraslar, koleksiyonerler sayesinde günümüze kadar ulaştı. Tarihe yön veren gelişmelerden bilim ve sanattaki gelişmelere; günlük yaşayışa ait izlerden sosyo-kültürel yapıya kadar Anadolu’nun pek çok köşesinden bugüne kalan antika niteliğindeki eser ve eşyaları toplayan koleksiyonerden birisi de 2018 yılında hayata veda eden Bursalı Esat Uluumay’dı. Yedi kuşak Bursalı olan Esat Uluumay, ilk ve tek ihtisas koleksiyonunun sergilendiği Uluumay Vakfı Osmanlı Halk Kıyafetleri Takıları Müzesi’nin kurucusuydu. Müzede 60 yıllık emeğini, 2013 yılında yerli ve yabancı halklarla buluşturdu. Yarım asrı aşkın sürede topladığı Osmanlı halk kıyafetleri ve el sanatları ile imparatorluğun son 350 yılını anlatan bu ihtisas koleksiyonu, Muradiye’de Fatih Sultan Mehmet’in vezirlerinden divan edebiyatının önemli doğa ve aşk şairi Ahmet Paşa’nın 1495’de inşa ettirdiği medresede halen sergileniyor. Müzedeki koleksiyon, Esat Uluumay’ın 2013 yılında kurduğu ve ilk başkanı olduğu Uluumay Vakfı’nca korunuyor. UNESCO kültür mirasına giren Muradiye Külliyesi’ne komşu olan medresedeki müze, yerli ve yabancı turistleri 350 yıllı kapsayan zaman tünelinde sihirli bir yolculuğa çıkarmaya devam ediyor. Babasının 2018 yılındaki ölümünün ardından Uluumay Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı olan Feyza Uluumay Gökalp, ailesinin Bursa sevgine dikkati çekerek kentin köklü ailelerinden biri olduklarını şöyle anlatıyor: “1935’te Umay Ana’dan ödünç aldığımız soyadımıza gelene kadar soyağacımızda çok değerli insanlar bulunmakta; Yıldırım Beyazıt’ın damadı Alaaddin bey, Hüdavendigar Medresesi’nin hocası Mehmet efendi, Debbağ şeyhi dedeler ve Atatürk Cumhuriyeti’nin ilk kadın kimya mühendisi babaannemize kadar. Ancak sevgimiz sadece Bursa ile sınırlı değil, bizimkisi Anadolu ve memleket sevgisi tabii ki.” [caption id="attachment_175810" align="alignright" width="372"] Esat Uluumay[/caption] Yedi yaşından ölene kadar… Esat Uluumay’ın koleksiyonerliğe başlama öyküsünün 7 yaşlarına dayandığını aktaran Uluumay Gökalp, “Babamın henüz çocukken Kapalı Çarşı’da bir dükkânın vitrininde gördüğü matarayı çok istemesiyle başlıyor koleksiyonerlik öyküsü. Annesi Sadiye Hanım, küçük Esat’ın ısrarla istediği matarayı almayınca dükkân sahibi Esat’ın hayatına yön verecek koleksiyonerliğinin başladığı o cümleyi sarf ediyor: ‘Bu matarayı ben sana hediye ediyorum. Bundan sonra harçlıklarını biriktir ve öbür mataraları da alıp koleksiyonunu yap.’ İşte böylece Esat Uluumay'ın koleksiyonerlik serüveni başlıyor” şeklinde özetliyor süreci. Uluumay’ın Anadolu ve Osmanlı coğrafyasındaki kıyafetleri toplamaya başlaması ise 60 yıl öncesine kadar gidiyor. Folklor oynadığı yıllarda bu konuda yeterli kaynak olmaması ve yanlış uygulamalar nedeniyle menşeinden uzaklaşan geleneksel kıyafetlerin kaybolmasına daha fazla gönlü razı gelmeyen Esat Uluumay, koleksiyonerlik ruhuyla kolları sıvıyor. Babasının, iyi bir koleksiyoner olmak için kişinin kendine yakın bulduğu belli bir objeyi seçmesi gerektiğine inandığının altını çizen Feyza Uluumay Gökalp, sözlerini şöyle devam ediyor: “Koleksiyonu yapılan obje, her zaman yanı sıra farklı alternatifleri sürükler. Bir koleksiyonerle bir toplayıcıyı birbirinden ayıran en önemli şey her gördüğünü toplamak değil, bir konuda farklı alternatifleri bir araya getirebilmektir. Aksi halde bu, para ve zaman kaybı olur, koleksiyon olmaz.” Osmanlı şehzadelerinin türbelerinin bulunduğu, yerli ve yabancı turistlerin akın ettiği Muradiye Külliyesi’ne komşu olan Uluumay Vakfı Osmanlı Halk Kıyafetleri Takıları Müzesi’nin aslında bir özel koleksiyon sergisi olduğunu belirten Gökalp, “Normalde bizim dörtte birimiz kadar eseri olan pek çok müze olmasına rağmen biz müze olmamayı tercih ediyoruz. Ama Bursa halkı ve sanatseverler bizi müze olarak benimsemişler ve öyle adlandırıyorlar” diyor. [caption id="attachment_175812" align="alignright" width="357"] Feyza Uluumay Gökalp[/caption] National Geographic’ten Cornucopıa’ya… Alanında Türkiye’nin ilk ve tek sergisinin açılış hikâyesine de değinen Vakıf Başkanı Uluumay Gökalp, şunları anlattı: “Babam Esat Bey, 60 yıl süresince Osmanlı halk kıyafetleri takıları ve yaşam objeleri hakkında yaptığı koleksiyonu öyle bir noktaya getiriyor ki ilgi ve sevgiyle yıllarca toplayıp araştırmasını yaptığı bu eserlerin ünü yurtdışına taşıp National Geographic ve Cornucopia gibi dünyaca ünlü dergilere dosya konusu olmaya başlıyor. Dikkatleri üzerinde toplayan koleksiyon sayesinde Şair Ahmet Paşa Medresesi TBMM Bakanlar Kurulu kararıyla Esat Beye tahsis ediliyor. Böylece daimi sergimiz olan Osmanlı Halk Kıyafet ve Takıları koleksiyonumuz halkla buluşuyor.” Koleksiyonun Anadolu ile sınırlı kalmadığını, Osmanlı Devleti’nin hâkimiyet sürdüğü tüm topraklarda yaşamış halklara ait kıyafet, takı ve yaşam objelerinden oluştuğuna vurgulayan Gökalp, Türkiye’de örneği bulunmayan koleksiyonun içeriğini şöyle özetliyor: “Irak’tan Macaristan’a, Yemen’den Bulgaristan’a, Azerbaycan’dan Kosova’ya kadar uzanan koleksiyonumuzda; ayakkabısından başlığına tamamı orijinal 240 adet halk kıyafetleri, 520 adet halk takısı, askeri müzede olmayan çeşitlilikte tamgalı binicilik ve at aksesuarları, hamam ve kahve kültürü koleksiyonları, yok olan el sanatları, tekstil aletleri ve tüm coğrafyadan toplanmış müzik aletleri bulunmaktadır. 15. ila 20. yüzyıl aralığında sergilediğimiz genel koleksiyonumuz yanı sıra Türklerin tek tanrılı dine geçmesinden önceki Şaman ve Tengri inanış ve törenlerine ait objeler ile Anadolu’dan geçiş yaptığı söylenen Budist rahiplerin aksesuarları bulunmaktadır. Şimdilerdeyse koleksiyonumuzda eksikliğini hissettiğimiz Kazakistan gelin kıyafeti için görüşmelerimizi sürdürüyoruz.” Ziyaretçilerini adeta büyülüyor… Uluumay Vakfı Osmanlı Halk Kıyafetleri Takıları Müzesi’ne gelen ziyaretçilerin koleksiyon karşısında adeta büyülendiklerini ifade eden Uluumay Gökalp, “Özellikle böyle geniş bir koleksiyonun bir kişinin gayretiyle toplanmış olması onları şaşırtıyor. Eserlerin toplandığı bölgelerde yaşayan ya da o bölgelerle bağları olan kişiler ise geldiklerinde kendi geçmişlerindeki parçaları görüp mutlu oluyor. Hatta bazıları kendilerinde bulunan bazı antika eşyaları bağışlamak suretiyle koleksiyonumuza katıyorlar” diyor. Uluumay Vakfı’nın ilk amacının, koleksiyonun dağılmasını önlemek olduğunu belirten Gökalp, 2018 yılından beri üstlendiği Uluumay Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı’nda babasından devraldığı görevi, geniş kitlelerle buluşturarak yoluna devam etmek istiyor. Üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaparak araştırmalarına, yayınlarına devam ettiklerini bildiren Gökalp, bundan sonraki hedeflerinin koleksiyonlarını dünyaya taşımak olduğunun altını çizerek sözlerini şöyle tamamlıyor: “Dünya kentlerinde ve Türkiye’de çeşitli sergiler açmanın yanı sıra workshop’lar ve tanıtımlar yapmak ve maddi zorluklar çeken sanat öğrencilerine burs sağlamayı amaçlıyoruz. 2020 yılında babam Esat Uluumay’ın basıma hazır olarak bıraktığı birbirinden değerli bilgiler içeren 3 kitabı yayımlayacağız. Bunun yanı sıra İstanbul’da görüşmelerini sürdürdüğümüz büyük bir serginin hazırlıkları içerisindeyiz. Ayrıca, Esat Uluumay adına düzenleyeceğimiz bir tasarım yarışmasının ve vakfa gelir sağlayacak atölyelerin yapılabilmesi için hayat geçirilecek bir ek binanın yapımını planlıyoruz. Tüm gayretimiz insanlık tarihine tanıklık etmiş koleksiyonumuzu gelecek yüzyıllara taşıyabilmek.”