Savaş ve yoksullukla boğuşan Asya ve Ortadoğu ülkelerinden Avrupa'ya geçmek umuduyla insan tacirleri aracılığıyla yola çıkan binlerce göçmen, ülke sınırlarına geçerken ya mayınlara basmaları sonucu ya trafik kazası ya da donarak yaşamlarını yitiriyor. Sınırı bir şekilde geçenler ise açlık ve yurtsuzlukla mücadele etmeyi sürdürüyor

ŞENOL BALİ /VAN Savaş ve yoksullukla boğuşan Asya ve Ortadoğu ülkelerinden Avrupa'ya geçmek umuduyla insan tacirleri aracılığıyla yola çıkan binlerce göçmen, ülke sınırlarına geçerken ya mayınlara basmaları sonucu ya trafik kazası ya da donarak yaşamlarını yitiriyor. Sınırı bir şekilde geçenler ise açlık ve yurtsuzlukla mücadele etmeyi sürdürüyor.. Sınır ölümlerinin had safhada olduğu İran-Van sınırının yanı sıra Ağrı ve Hakkari sınır hattı da göçmenlerin seyrek de olsa kullandığı güzergahlardan. Sınırın dağlık, dolayısıyla kaçak geçişler için uygun bir yapıda olması bu yönüyle Van'ı mülteciler için önemli bir merkez haline getirmiş durumda. Van her ne kadar transit geçiş kenti olarak değerlendirilse de geçiş o kadar kolay olmuyor. Avrupa'ya geçmek umuduyla yola çıkan göçmenlerin büyük çoğunluğu yıllarca Van’da kalmak zorunda kalabiliyor. Çok zor koşullarda Van'da yaşamlarını sürdürmeye çalışan göçmenler, otogar, park veya metruk binalarda hayata tutunmaya çalışırken beslenme, barınma, tuvalet, banyo gibi sorunlar da kendileri için sıradanlaşmış durumda. Göçmenlerin yaşadığı kazalar da son yıllarda sıkça gündeme geliyor. Van Gölü’nde 27 Haziran’da göçmenleri taşıyan teknenin batmasının ardından 2’si çocuk 61 kişinin hayatını kaybetmesi olayı her ne kadar ülke gündemine oturmuşsa da her gün mülteciler farklı kazalar sonucu ya yaşamını yitiriyor ya da yaralanıyor. Geçtiğimiz hafta Van’ın Erciş ilçesinde 30 göçmeni taşıyan minibüs kaza yapmış, kazada bir göçmen hayatını kaybederken birçok göçmen de yaralanmıştı. Mülteciler, kazaların yanı sıra ihlal ve saldırılarla da yüz yüze kalıyor ve yaşamlarından oluyor. Kaza, saldırı veya iklim koşulları gibi gerekçelerle hayatını kaybedenler, yakınları gelmemesi durumunda Van’daki kimsesizler mezarlığına gömülüyor. Bu yönüyle 200’ü aşkın göçmenin defnedildiği Seyrantepe Mezarlığı Türkiye'nin en büyük kimsesizler mezarlığı olmaya doğru gidiyor. [caption id="attachment_199533" align="alignright" width="311"] Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu üyesi Av. Mahmut Kaçan[/caption] ''Mültecileri ilk temas ettikleri kent'' Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu üyesi Avukat Mahmut Kaçan, mültecilerin yaşadığı dramlara ve Türkiye'nin mülteci politikasına ilişkin 24 Saat’e konuştu. Sınır kenti olması nedeniyle binlerce mültecinin geldiği kentin Van olduğuna dikkat çeken Kaçan, bir dönem Birleşmiş Milletler Ofisi'nin bile kentte açıldığını söyledi. Mültecilerin Türkiye'ye girişlerinde ilk temas ettikleri kentin Van olduğunu söyleyen Kaçan, kurdukları Göç ve İltica Komisyonu ile mültecilere hukuki destek verdiklerini kaydetti. ''Mülteciler hukuka uygun korunmuyor'' Kaçan, Van'dan ve diğer kentlerden giriş yaptıktan sonra sağ kalmayı başaran göçmenlerin aştığı tehlikelerin ardından hukuka uygun korunmadıklarını belirtti ve ''Mülteci meselesi bir iktidarın kullanacağı bir silah olmamalıdır. Maalesef Türkiye'nin bu mülteci politikasına ilişkin herkes sessiz. Ne zaman mülteci meselesi çıksa ya da Avrupa ülkelerinden birine çatışılsa mültecilerle ilgili parasal meseleler ortaya atılıyor ve maalesef Avrupa kurumları da buna sessiz kalıyorlar. Türkiye'deki mülteciler hukuka uygun korunuyor mu? sorusuna verilecek yanıt hayırdır! Özellikle son günlerde İstanbul'da toplanan mülteciler sınır merkezlerindeki illerin geri gönderme merkezlerine götürülerek buradan ülkelerine gönderiliyorlar' dedi. Kaçan, mültecilerin uğradığı ırkçı saldırılara dikkat çekerken, Van'da mültecileri yönelik bir dayanışma kültürü olduğunu da vurguladı. Kaçan, kentte mültecilere karşı ırkçı saldırıların olmamasının yaşanan onca insanlık dramı karşısında bir teselli olduğunu da vurguladı. [caption id="attachment_199534" align="alignright" width="331"] Serhat Göç Araştırma Derneği Eşbaşkanı - Hanife Güzel[/caption] ''Suriyeli mülteciler de Van sınırını kullanmaya başladı'' Van Serhat Göç Araştırma Derneği Eş Başkanı Hanife Güzel, farklı ülkelerden Van'a olan mülteci akışının yıllardır süregeldiğini ve büyük insanlık trajedisine yol açtığını ifade etti. Son yıllarda Suriyeli mültecilerin de Van'dan giriş yaptığını kaydeden Güzel, ''Van ve çevre illerden Türkiye’ye buradan da İstanbul ve Avrupa’ya geçmek isteyenler bundan birkaç yıl önce özellikle Afganistan, Pakistan ve İran uyruklu mülteciler oluyordu. Ama yakın zamanda Türkiye’nin Suriye sınıra yaptığı duvarla beraber Suriyeli mültecilerin de kullandığı bir güzergah haline geldi Van. Tabi karşılaştıkları zorlukları mevsimden mevsime değişiyor. Yazın İran pastallarını (Askerleri) ve Türkiye’nin engelleme girişimleri kışın ise çetin hava koşulları sınırdan geçmeyi zorlaştırıyor. Genellikle Çaldıran ve Başkale ilçelerinden geçen mülteciler kuryeler eşliğinde Van'a giriş yapıyorlar' dedi. ''Kuryeler de sorunu ağırlaştıran yöntemlere başvuruyor'' Göçmenlere eşlik eden ve belli bir ücret karşılığında yolculuklarını organize eden kuryelerin ayrıca bir mağduriyet yarattığını ifade eden Güzel, ''Göçmenlerin farklı güzergahlardan ülkeye giriş yapması bir kurtuluş olarak değerlendirilse de sınırı geçtikleri esnadan başlayıp gitmek istedikleri yere kadar attıkları her adım büyük zorluk ve tehlikeler barındırmakta. Soğuk, açlık gibi sorunların yanı sıra sık sık karşılaşılan bir sorun da göçmenlerin yolculuğunu belli bir ücret karşılığında organize eden kurye gerçekliği. Geçen seneye kadar göçmenler Van'a giriş yaptıkları an kendi başının çaresine bakıyorlardı. Ama bu yıl kuryeler yani insan kaçakçıları kendilerini rahat bırakmıyor, ellerinde tutmak için pasaportlarına, paralarına, değerli eşyalarına el koyup onları uzun süre bekletiyor, bu duruma itiraz edip kendi başıma gitmek isteyenleri de darp edip, hastanelik ediyorlar.'' dedi. ''Yaşanan ihlallere ses olmaya çalışıyoruz'' Serhat Göç Araştırmalar Derneği’nin Van'dan ve ülkeden birçok kurum ile paralel çalışarak yaşanan ihlallere ses olmaya çalıştıklarını aktaran Güzel konuşmasını ''Türkiye de mültecilerle ilgili çalışma yapan sivil toplum kuruluşları, insan hakları dernekleri ve siyasi partilerle ortaklaşmaya çalışıyoruz. Mağdurlara siz de taktir edersiniz ki ulaşmak çok kolay olmuyor. Daha köklü politikaların geliştirilmesi lazım. Elimizden gelenin fazlasını yapıp, yaşanan ihlallere ses oluyor, toplumsal bir kamuoyu oluşturuyoruz. Bu yöndeki çalışmalarımız devam ediyor” diye konuştu. Mülteci Dayanışma Ağı göçmenlerin yaşadıklarını incelemek için kenti ziyaret etti Mülteci Dayanışma Ağı mülteci ölümlerinin yaşandığı Van'a giderek incelemelerde bulundu. Van’da son zamanlarda artış gösteren göçmen ölümlerini ve neden olan faktörleri yerinde incelemek üzere 10’u aşkın kurum ve bağımsız aktivistlerden oluşan Mülteci Dayanışma Ağı Van’ ı ziyaret etti. Heyet, Van’da üç gün boyunca çeşitli kurum ve kuruluşlarla temas ederek fikir alışverişinde bulundu. Kurumun konuya ilişkin kapsamlı bir rapor hazırlayarak kamuoyuna sunacağı da bildirildi.