Mehmet Necati GÜNGÖR  Politikacı olsam, bir parti kurmaya kalkışsam, Adını “Ekmek ve Demokrasi Partisi” koyarım, Kısa adını da “EDEP” yaparım. Zira, edepli olmaya da ihtiyacımız var. Önce insanlara ekmek vermeyi düşünürüm, Beraberinde özgürlük ve adalet... İşte buna demokrasi diyoruz. Bir toplum çağdaş ve medeni bir toplum olmak istiyorsa üçüne de muhtaçtır. Nereden aklıma geldi? Bayram günü yüreğimi yakan iki resimden. Birisi Yemenli çocuk. İskeleti üzerinde nefes almaya çalışan çocuk. Açlıktan, her on dakikada bir beş yaşından küçük çocukların öldüğü Yemen. Yanıbaşında, Müslümanlığı kimseye bırakmayan komşusu Suudi’lerin bombalarıyla perişan edilen Yemen. O çocuk aç ve bitişiğindeki ülkede 2 milyon hacı kurban kesiyor. O etlerden tek gramı Yemenli çocuğa nasip olmuyor. Ve “komşun açken tok yatamazsın” tembihli dinin mensupları. Komşusu açken, sofralarında kuş sütünün eksik olmadığı alçaklar sofrasıyla korkunç bir tezat oluşturuyor. Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! Başka bir resim, ülkemden. Sokakta kâğıt toplayan yaşlı bir Türk anası. Bazılarının ıksırıncıya,  tıksırıncıya kadar yiyip, ötekilerin ağız sulandırarak baktığı başka bir dünya. Ve bu dünyada Anayasasında “sosyal” devlet yazan ülkenin sorumsuzları. Bu annemize bu yaşta kâğıt toplatan sosyal devlete Yazıklar olsun! Yazıklar Olsun! Yazıklar olsun! Ve sosyal demokrasi adına yola çıkıp, Bir türlü parti içi demokrasisini oluşturamamış Ana Muhalefet Partisi. Eski Genel Başkan Murat Karayalçın’ı dinlerken üzüldüm. Yerel seçimler öncesinde birbirlerine sarılmaları gerektiğini söylüyor, Seçmenlerinin bu defa partiye karşı çok öfkeli olduklarının altını çiziyor Ve bir mucizeden bahsediyor: “Şapkadan tavşan çıkarmamız lâzım.” İlkesi sosyal  demokrasi olan bu partiye de Ülke yangındayken, kendi yangınını bile söndüremeyen çaresizler topluluğuna da; Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!