Yıldız Yazıcıoğlu - Lefkoşa
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşüyle inşaası gerçekleştirildikten sonra geçtiğimiz hafta törenle açılışı yapılan sınır bölgesindeki KKTC yeni Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi’nde de Kıbrıs sorunu ana gündem başlığı olmayı sürdürüyor. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler (BM) Kıbrıs Özel Temsilcisi María Angela Holguin Cuellar ile ay sonunda görüşmesi öncesinde “Biz şimdi iki devletli siyaseti devam ettiriyoruz. Bundan geri dönüş yok” mesajını verdi.
Tatar, KKTC’de tarihi mekanı yerine Türkiye’nin inşaat sürecini üstlendiği ve sınır bölgesinde bulunduğu arazisiyle ihtiyaç olup olmadığı adada tartışma yaratan yeni Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi’nde, ilk kez aralarında 24 Saat Gazetesi’nin de bulunduğu bir grup Türk basın mensubunu kabul etti.
Ersin Tatar: İki devletli siyasetimizden geri dönüş yok
BM Kıbrıs Özel Temsilcisi Cuellar’ın 2 Mayıs’ta yeni görev dönemine başlaması kapsamında, Kıbrıs adasında 27-29 Mayıs tarihlerinde Türk ve Rum taraflarıyla yeniden değerlendirmede bulunacak. Ancak öyle görünüyor ki 1960 yılında iki toplumlu bir arada yaşaması modelinde ilerleme sağlanması ihtimali tartışmalı.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs sorunuyla ilgili müzakere sürecinde, “Biz şimdi iki devletli siyaseti devam ettiriyoruz. Bundan geri dönüş yok. İki devletli siyaset… Türkiye de bizim arkamızda. Federasyon demek, Türkiye’nin buradan çıkması demektir. Dolayısıyla federasyon devri kapanmıştır bize göre. Kim ne derse desin. Biz iki devletli siyasetten başka bir siyaset görüşmeyiz” açıklaması yaptı.
Kıbrıs Türkü’nün izole hayatında 3D değişimi mümkün mü?
Kıbrıs adasında “iki devletli formül” konusunda, Avrupa Birliği’ne (AB) tüm adayı temsil ettiği iddiasıyla Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında tam üye konumundaki Rus tarafınca “kabul” yaklaşımı sergilenmesi söz konusu değil. Bu durumu vurgulayan Tatar’a göre; Rum tarafı tamamiyle “uzlaşmazlık” tutumunda.
Tatar’ın BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ev sahipliğinde Ekim 2023’te NewYork’ta Rum Lider Nikos Hristodulis’le görüşmesinden bugüne izolasyon durumuna son verilmesi talebi yine gündemde. Bunu “doğrudan uçuş, doğrudan ticaret ve doğrudan temas” taleplerini “3D formülü” olarak özetleyen Tatar, aslında Rum tarafınca Ercan Havalimanı’na “işgal altındaki liman girişi” muamelesinden vazgeçilmesi gibi adımlar atılmasını da beklemiyor.
Ersin Tatar, “3D formülünde bir yol alabilecek misiniz?” sorumuz üzerine “Bence Rum, onu da kabul etmez. Biz burayı güçlendirmek durumundayız. Başka türlü olmuyor. Yani ne yaparlarsa yapsınlar, burayı güçlendirmek durumundayız” yanıtını verdi.
Rum tarafınca “3D” şeklindeki talepleri kabul etmeyeceğini söyleyen Tatar, Rum tarafıyla görüşmelerindeki amacını ise, “İkili devletin iş birliğine projeler geliştirebiliyoruz. Ben oraya iş birliği için gidiyorum” dedi.
Türk devletlerince Rum tarafına “elçi ataması”: Ben çok önemsemek istemiyorum
Geçtiğimiz ay içerisinde, Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri tarafından Güney Rum tarafına büyükelçi ataması yapılması konusunda ise Tatar’a göre; mesele Avrupa Birliği (AB).
Ersin Tatar, bu devletlerce elçi atama kararıyla ilgili “AB zorladı onları. Kendi menfaatleri ve çıkarları bakımından öyle uygun gördüler. Ama ben bunu çok önemsemek istemiyorum. Çünkü Güney’de pek işleri yok. Çoğu da zaten Avrupa’dan bir büyükelçi akredite ediyorlardı. Türk devletleri bakımından esas işleri burada. Binden az tane öğrenci var Türk devletlerinden, kuzeyde. Ankara’daki büyükelçileri buraya gelerek, zaman zaman bazı konularda işlem yaptıklarını da biliyorum” diye konuştu.
İnşaat ve emlak sektörüne yönelik Rum tarafı cezalandırması: Güney’e gitmeyin!
Rum tarafında 23 Mayıs 202’ten bugüne halen cezaevinde olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Simon Aykut’un ardından Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, kuzeyde inşaat ve emlak sektörünü “işgal altındaki topraklarda yasa dışı faaliyet” suçlamasıyla cezalandırma girişimlerini sürdürüyor.
Aykut’un ardından Ewa Isabella Kunzel (Temmuz 2004), Sarai Eldin (Eylül 2024), Ilona Lesko (Ekim 2024), Melinda Ladanyi (Ekim 2024) ve son olarak Denys Pohodin (Mart 2025) cezaevinde tutuklu bulunuyor.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ise, Kuzey Kıbrıs'ta gayrimenkul alım satımı yaptığı gerekçesiyle hapis cezası politikası başlatmasıyla ilgili soru üzerine, bunun hukuk ve insan haklarına aykırı olduğunu belirterek, “Biz yabancılara ‘gitmeyin o tarafa’ diyoruz. Bu kadar basit. İstanbul’dan geçin. Madem sana bunu yapıyor. Bunu söyleyeceksin ki Rum bin pişman olsun. Ne BM, ne AB ne insan hakları hiçbir şey dinlemiyor Rum. Rum, Türkiye’ye bel altı vuruyor burayı çökertmek için. Ama biz çökmeyeceğiz” diye konuştu.
Maraş Bölgesi’ndeki savaş manzarasına turist ilgisini vurguladı
Tatar, kısmen turistik ziyarete açılmış durumdaki Maraş bölgesi ile ilgili soru üzerine, “Zaten Maraş açılmıştır. Maraş’ta bir süreç yaşandı. 2,5 milyon insan girip çıktı Maraş’a şimdiye kadar. Şimdi Rum veya yabancı kim ise mal sahibi, başvuracak Taşınmaz Mal Komisyonu’na o bir süreç ister ve o süreç de yavaş gidiyor” dedi.
Maraş’taki hak sahipleriyle ilgili süreçte yavaşlama nedeni “bütçe” meselesi mi diye sorduğumuz Tatar, “Taşınmaz MalKomisyonu (TMK) karar üretmekte zorlanıyor. Bir de Vakıflar Dairesi girdi işin içine. Osmanlı tam bir devletmiş. Hepsinin tapusu var. Bu mal, mülk bizimdi. İngiliz, bütün bu vakıf mallarınının ırzına geçti, dağıttı ve hukuk yoluyla hiçbir şey yapılmadı. Hangi mahkemeye götüreceksin İngilizi? (Maraş) KKTC toprağıdır, güvenlik, askeri, turizm bakımından. Bu haliyle özel turlar düzenliyorlar Maraş’a. Kore’den turistler geliyor sırf Maraş’ı görmek için bu haliyle”ifadesini kullandı.
Ekrem İmamoğlu ve laliklik soruları Ersin Tatar’ı rahatsız etti
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, geçtiğimiz yıl “sahte diploma krizi” ortaya çıktığında “kuzeydeki özel üniversitelere yönelik güven duygusunu sarsmamak gerekiyor” diyerek, KKTC’de çok iyi yükseköğretim verildiği görüşündeydi.
Şimdi ise CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezuniyetine ilişkin diploması, KKTC’deki Girne Amerikan Üniversitesi’nden 1990 yılında denklik verilerek yapılan İstanbul Üniversitesi’ne geçişi usulsüz olduğu için iptali gündemde.
İmamoğlu’nun diploması bağlamında KKTC’deki üniversiteler açısından denklik meselesini değerlendirmesi sorulduğunda Ersin Tatar, ilk önce “Malum konu belli işte, birkaç kişinin burada sıkıntısı oldu. Bunu yargı çözecek. Yargı konusuna ben girmeyeyim burada. Ama öyle büyük ölçekte bir şey yok, 3-5 tane vaka. Bu üniversitelerden 150 bin kişi mezun olmuş şimdiye kadar, 150 bin… 1975’ten bu yana. İçerisinde 144 ülkeden fazla öğrenci var. Bir üniversiteden bir şey olmuş, 3-5 tane vaka var diye ben bütün sistemi yargılamam. Sistem gayet iyi çalışıyor. Birkaç hadise olduysa artık bunu da yargı çözer” yanıtını verdi.
Devamında İmamoğlu vakasıyla ilgili bir yorumu olup olmayacağı sorulduğunda ise, Tatar, bu sorudan rahatsızlığını “Ben ne diyeyim şimdi… Bana yine soruyorsunuz, ben manşetlere çıkayım” tepkisini gösterdi.
Ersin Tatar, ayrıca KKTC’de ilköğretim ve ortaöğretim öğrencileri açısından “başörtü izni verilmesi talebi” tartışması kapsamında, kuzeyde tarikat yapılanması olduğu iddialarıyla ilgili ise, “Tarikat, marikat yok. Burası laiktir” tepkisini ortaya koymakla birlikte 18 yaş altındaki çocuklarla ilgili başörtüsü talebinde açık tutum almadı. Tatar, “Kişi hak ve özgürlükleri bakımından – din ve vicdan özgürlüğü diye bir kavram var bildiğiniz gibi. Belli bir yaştan sonra, eğer öğrencinin ailesinin o şekilde (başörtüsü) bir talebi olursa, o zaman burada da ona tabii müsaade etmek lazım diye bir durum söz konusu. Çünkü neticede hassas bir konu. Burası laiktir. Ama neticede kendi ailesi ve o çocuğun isteği doğrultusunda, kıyafet yönetmeliğine bağlı olarak bir başörtüsü kullanmak isterse kullanabilir diye bir durum oldu” diye konuştu.
Tatar, KKTC’deki laiklik mitingi bağlamında eşi Sibel Tatar’ın da çocuk yaşta başörtüsüne eğitim hayatında karşı olduğu yönündeki açıklamasını sormamız üzerine ise, “Valla bunu kendisine sorunuz. Ben söyledim söyleyeceğimi” yanıtını verdi.