Ahmet Çağatay Bayraktar
Türkiye’nin yerli otomobil üretim serüveninde önemli köşe taşlarından birisi olan Anadol STC-16 rotasını Türkiye dışına taşıyor. Uluslararası rallilerde Anadol markasını temsil etmesi ve spor otomobil meraklıları için üretilen STC-16’nın macerası kısa sürdü. Küresel petrol krizinin neden olduğu akaryakıt fiyatlarında ve fibre-glass gövdenin hammadde fiyatlarındaki artış sonrası “Sport Turkish Car 1600”ün üretim süreci 1973-1975 yılları ile sınırlı kaldı. Aradan geçen 50 yıl sonrasında üretilen 176 STC-16’dan biri 18 Mayıs-23 Haziran tarihleri arasında sekizincisi düzenlenecek Pekin-Paris Rallisi’nin klasik otomobil klasmanında yarışacak. Farklı ülkelerden 110 aracın katılacağı 36 gün boyunca 9 ülke 14 bin kilometreden oluşan bu zorlu yarışta Anadol STC-16’nın pilotu Alican Eriç ve co-pilotu Ali Eriç üstlenecek. Yarışçı baba-oğul STC-16 ile olan serüvenlerini ve ralliye hazırlık sürecini 24 Saat’e anlattı.
Pilot koltuğundaki Alican Eriç'e co-pilot olarak babası Ali Eriç eşlik edecek.
Gençliğinden beri motor sporlarına meraklı olduğunu söyleyen makine mühendisi Ali Eriç Pekin-Paris Rallisi’ne hazırlık sürecinin 2021 ve 2022 yıllarında oğluyla katıldıkları TransAnatolia Rallisi ile başladığını sonrasında deneyimlerinin Slovenya’da düzenlenen 6 gün ve 2500 km boyunca süren bir ralliyle pekiştiğini anlattı: “TransAnatolia rallisi öncesinde oğlumla ikimizin tecrübesi yoktu. Fakat katıldığımız yarışlar tecrübemize büyük katkı sağladı, teknik detayları öğrenmemize yardımcı oldu. Slovenya’daki yarışa da STC-16 ile katıldık böylece arabayı da daha iyi tanıdık.”
Co-pilot Ali Eriç, aracın sahibi Ford Castrol Türkiye Takımının Direktörü Serdar Bostancı ve teknik ekiple
"Yerli bir araçla yarışa katılmak istedik"
Yarış için STC-16’yi seçme gerekçesini paylaşan Eriç, “2010’da Pekin-Paris Rallisi’ne katılan Ahmet Öngün ve Erdal Tokcan ilk üretilen Anadol modeli olan A1 ile yarışa katıldı. Biz de bu araçtan farklı ama yerli bir otomobil ile yarışa katılmak istiyorduk. STC-16’nın iyi bir tercih olacağını düşündük. Öngün’e ulaştığımda Ford Castrol Türkiye Takımının Direktörü Serdar Bostancı’da üç adet STC-16 olduğunu, kendisine ulaşırsam yardımcı olabileceği belirtti. Bostancı, fikrimizi duyunca çok heyecanlandığını ve elinde henüz yürür halde olmayan bir aracı yarış için hazırlayabileceğini söyledi” dedi.
Aracın içi ralli koşullarına uygun şekilde düzenlendi
1948-1975 arasında üretilen araçlarla yarışacak olan STC-16’nin rakipleri arasında Ford Escort MK1-MK2, Porshe 911, Bentley, Rolls Royce gibi önde gelen araçlar bulunuyor. STC-16’nın hazırlık sürecinde de aracı buna göre hazırladıklarını söyleyen Eriç, “Üretildiği dönemin en güçlü ralli araçlarıyla yarışacağız. STC-16’nın standart olan 1.6 litre Ford Kent motorunu, 2 litrelik Ford Pinto motoruyla değiştirmek, 4 ileri şanzıman yerine 5 ileri şanzıman kullanmak istediğimizi yarış organizasyonuna bildirdik, kabul ettiler. Otomobilin ana hatları değişmeyecek şekilde şasesi güçlendirildi. Her değişiklik sonrası olası ihtiyaçları anlamak için test sürüşleri yaptık” şeklinde anlattı.
Baba-oğul test sürüşü öncesinde
"Çocuk yaşlardan itibaren otomobillere ilgim vardı"
Anadol STC-16’nin pilot koltuğuna oturacak Alican Eriç, asıl mesleği olan endüstriyel tasarımcılığın yanında iş hayatını kendisine ait seramik atölyesinde yürütse de, babasının otomobil tutkusu küçük yaşlardan itibaren kendisini etkilemiş: “Özellikle arabalar hakkında dergiler biriktirirdim; defterimin, kitabımın köşesine araba resimleri çizerdim. Babam da büyüdüğüm zaman ufak bir araç ile off-road yarışlarına katılabileceğimizi, araba parçalarını öğretebileceğini söylerdi. Ve tabii zaman içinde büyüdükçe babama bu vaadini hatırlattım. Sonrasında ilk olarak TransAnatolia rallilerine katıldık.”
Yarış öncesi birçok kez test sürüşü gerçekleştirildi
"İlk başta korkutucuydu"
Günümüzün elektrikli ve hatta sürücüye ihtiyaç duymayan otomobillerinin yanında 50 yıl önceki teknolojiyi barındıran Anadol’u kullanmayı “heyecan verici” bulduğunu söyleyen Eriç, “Anadol ile Slovenya rallisinde de yarışmıştık fakat ilk başka STC-16’nin koltuğuna oturmak benim için korkutucuydu. Çünkü sert bir direksiyonu vardı. Bunun üzerine Serdar Bostancı bana pratik yapabileceğim bir simülasyondan bahsetti. Simülasyonun da oldukça faydası oldu çünkü elektronik aksamı olmayan mekanik ağırlıklı bir arabaya alışmam gerekiyordu. Sonrasında Körfez pistindeki deneme sürüşlerimizde arabaya hakimiyetim daha da pekişti.”
36 gün boyunca her gün en az 500 kilometre yol kat edecek olan baba ve oğul yarışa hazırlanmak için deneme sürüşlerinin yanında fiziksel kondisyonlarını artırmak için de çalışma yürütüyor. Lastik patlaması dahil her türlü arızanın pilot ve co-pilot tarafından gerçekleştirileceği yarış için Anadol STC-16, başlangıç noktası Pekin için 9 Şubat tarihinde uğurlandı. Çin, Kazakistan, Azerbaycan, Gürcistan, Türkiye, Yunanistan, İtalya ve Fransa boyunca devam edecek yarış için Ali Eriç ve Alican Eriç 15 Mayıs’ta Çin’de olacak.