Son Dakika

CHP'li Özkoç: Siyaset özgürleştirme alanıdır, tehdit alanı değildir

Abone Ol
“Bir milyon öğrenci mağdur” Aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Adalet Bölümü birinci sınıf öğrencisi olan Özkoç, yaz okulunun kapatılmasını eleştirdi. “Öğrenmenin sınırı yok” diyen Özkoç, başka bölümlerle okumaya devam edeceğini de sözlerine ekledi. Özkoç, “Anadolu Üniversitesi’nde yeni bir rektör atandı ve bir milyon öğrenci mağdur edildi. Gerçekten bir hata yapılıp düzeltilirse gerçekten bu anlaşılabilir bir şeydir. Bir öğrenci bir üniversiteden okuyorsa kaldığı derslerden ya yaz okulu yapılır ya da bütünleme sınavı yapılır. Hem yaz okulunu açmayacağım hem de bütünleme sınavını yapmayacağım.’ Neden? ‘Ben istiyorum da öyle.’ Öğrenciler, kendi imkanları doğrultusunda dışarıdan tahsillerine devam etmek istiyorlar ve diplomalarını alırken de bunu hakkıyla hukukuyla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Çalışmak zorundalar, hayatlarını idam ettirmek zorundalar. Bunlara rağmen okumak istiyorlar. Onların önünde böyle bir hak varken onların hakkını önünden almak doğru değildir” diye konuştu “Eşit temsil hakkı istiyoruz” Avukatlık Kanunu ve baroların yapısında değişiklik öngören kanun teklifi için Adalet Komisyonu’nda CHP’li 139 milletvekilinden 101’inin söz aldığını aktaran Özkoç, “Genel Kurul’a geldiği zaman İçtüzük’ten kaynaklı tüm haklarımızı kullanacağız. Çünkü savunma hakkının siyasallaştırılmasını istemiyoruz. Savunma hakkı kutsal bir haktır. Savunma hakkının görüşe göre, etnik gruba göre, siyasi çıkara göre ayrılmasını istemiyoruz. Biz eşit temsil hakkının delegeyle yansıtılmasını baronun bir baro olarak devam etmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı. “Nasıl bir ile iki vali atanamıyorsa baroları ayırmak da yanlış” Özkoç, çoklu baro düzenlemesine karşı Sakarya’daki patlamadan şöyle örnek verdi: “Sakarya’daki patlamadan dolayı mağdur olan işçi kardeşimiz... Bir taraftan iktidar, Cumhurbaşkanı, fabrika sahibini arıyor ama öbür tarafta cenazeler duruyor. Fabrika sahibi bakanlarla konuşuyor, onlarla beraber hasar tespiti yapmaya çalışıyor, öbür taraftan insanlarımızın cenazeleri kalkıyor. Fabrika sahibine MÜSİAD Genel Başkanı moral yemeği veriyor, öbür taraftan acı yemeği paylaşılıyor. İnsanlar yutkunarak cenazelerini kaldırmaya çalışıyorlar. Parçalanmış cesetlerin bir araya getirilmesi için DNA testi yapılıyor. Bu güce karşı paranın olduğu siyaset gücüne karşı, bir avukatla karşılaşmak isterken yarın bölünmüş baroda hangi baroya gidecekler? İktidar barosuna mı yoksa kendi hakkını hukukunu savunan ama iktidar sopasında olan baroya mı gidecekler? Siyaset özgürleştirme alanıdır, tehdit aları değildir. Meslek odaları önemlidir ama baro sadece meslek orası değil insanın hakkını savunan bir kamu kuruluşudur. Nasıl bir ile iki vali atanamıyorsa iki ya da üç baroya ayrırmak da o derece yanlıştır.”