Yaşam

Dijital medya bireyi çevresinden koparıyor

Abone Ol
Dijital medya ve toplumsal etkileri Güngör, dijital medya ve toplumsal etkisinin olumlu yöne gitmesinde hukuksal sınırların önemli olduğunu dile getirerek, "Herkesin kendisine yer bulabildiği, kendisini ifade edebildiği bir ortamın elbette olumlu etkileri vardır. Ancak sistem kurulmazsa, hukuksal kurallar ve normlar oluşturulmazsa yarar yerine zarar da getirebilir. Her şeyden önce bilinçli toplum, bilgi ve akıl sahibi, eğitimli vatandaşların varlığı önem taşımaktadır." dedi. Medyanın toplumu şekillendirme özelliğine dikkati çeken Güngör, sanal ortamların ilişki ağını genişleteceği, mekansal ve zamansal sınırların zayıflayacağı öngörüsünde bulundu. Güngör, insanlar arası ilişkilerin çözüldüğü, bilgi paylaşımı açısından da daha yoğunlaştığı bir toplumsal yapıya doğru gidildiğine vurgu yaparak, şunları kaydetti: "Yani çok bilgi, az ilişki biçiminde bir yapı. Huzur ve mutluluk konusu ise gelecekteki o dönem insanlarının duygu, ruh ve akıl yapılarına bağlı olacağı için şimdiden bir şey söylemek çok zor. Geleneksel aile ve geleneksel iletişim araçlarının belli ölçüde örtüştüğünü söylemek mümkün. Her ne kadar özellikle televizyonun aile ilişkilerini zayıflattığını yıllardan beri konuştuysak da şimdi gelinen noktada dijital medyanın, bireyi tümüyle çevresinden koparıp kendi bireysel dünyasına kapattığını gördükçe televizyonun ne kadar masum kaldığını anlayabiliyoruz. En azından insanlar bir dizi ya da film izlemek, haber dinlemek için televizyon başında bir araya toplanabiliyorlardı. Konuşmasalar bile, birbirlerini görüyorlardı. Bugün ise bireyler aynı evde ama kendi odalarına kapanarak bilgisayarlarıyla baş başa kalırken, diğer bireylerden tümüyle soyutlanmaktalar. Bu da dijitalleşmeyle bireyselleşme, dolayısıyla da grup yapısının dışına çıkma, kendi sanal kalabalıklığında kaybolup gitme tehlikesini getiriyor." Yeni medya kullanımında ebeveyn eğitimi Prof. Dr. Güngör, dijital medyanın aile ilişkileri açısından, kontrol altına alınmadığı, insanların, özellikle de ailelerin yeni medyayı kullanım konusunda gerekli biçimde eğitilmemesi durumunda sonucun olumlu olmayacağını söyledi. Medyanın her ne olursa olsun dışarıdan birtakım değerlerin, davranış biçimlerinin, yaşam biçimlerinin aktarıldığı mecralar olduğunu anlatan Güngör, "Dolayısıyla da bir toplumun medyasının içeriği oluşturulurken o toplumun özgün kültürel geleneğinin, değerlerinin, yaşam biçimlerinin, medyanın içeriğindeki yer alış yoğunluğuna bakılması ve medyadaki içerik oluşturma planlamasının da ona göre yapılması gerekir. İnsanlar medya aracılığıyla elbette farklı içeriklerle, başka kültürlerle, başka toplumlarla tanışsınlar, onlar hakkında bilgilensinler ama kendilerine özgü olanın da dışarıda tutulmaması gerekir. Bu oranın ayarlanması da bir planlama işidir, profesyonellik işidir." diye konuştu. Güngör, yeni medya kullanımında eğitimin önemine işaret ederek, "Dijital medyanın ya da yeni medyanın kullanımı konusunda ilkokuldan başlayarak eğitim verilmesi zorunludur. Öncelikle örgün eğitim içerisinde medya okuryazarlığı ve hatta yeni medya okuryazarlığı konuları yeterli oranda yer almalıdır ve bu derslerin konunun uzmanlarınca verilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca yetişkin seminerleri gibi birtakım eğitim programlarıyla da sürecin desteklenmesi gerekir." ifadesini kullandı.