Haber: Ahmet Çağatay Bayraktar

Edirne'deki Muradiye Camisi'nin çinileri ve kalem işleri ilk günkü orijinalliğini koruyor Edirne'deki Muradiye Camisi'nin çinileri ve kalem işleri ilk günkü orijinalliğini koruyor

Fanzin, İngilizcede FANatic ve magaZINE kelimelerinin kısaltılmasıyla oluşan finansal güç merkezlerinden uzakta, oluşumunda ve sanat dünyasında hiyerarşik yapıları reddeden yazın ürünü anlamına geliyor. Profesyonel baskı tekniklerini kullanmadan sıradan bir baskı veya fotokopi makinesi ile çoğaltılıp hazırlanabilir. Düzenli aralıklarla yayınlanabileceği gibi sadece tek bir sayıdan oluşan fanzinler de bulunabilir. Avrupa’da 20. Yüzyılın başlarında ortaya çıkan ve kısa sürede yaygınlaşan fanzinlerin Türkiye’deki geçmişi ise 1970’lere dayanıyor. Türkiye’de fanzin kültürünü yansıtan güncel etkinliklerden birisi de 8-9 Temmuz tarihleri arasında İzmir’de düzenlenen Fanzin Buluşmaları. İzmir Büyükşehir Belediyesi desteğiyle Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi’nde gerçekleşen etkinlik, fanzinlerin temel özelliği olan hiyerarşik yapıdan uzak ve kolektif çalışma pratiğini düzenlenen atölye, sergi ve söyleşilerle sunmayı amaçlıyor. Etkinliği düzenleyen Enes Kurdaş Türkiye’deki fanzin kültürünü ve Fanzin Buluşmaları’nı 24 Saat’e anlattı.

"Fanzin yazma pratiği açısından eğitici"

Enes Kurdaş buluşmaların uluslararası hale gelmesini istediklerini söyledi. (Fotoğraf: Emre Tarduş)

İlk fanzini olan 128’i lise döneminde çıkardığını söyleyen Enes Kurdaş, “O yıllarda fanzinin kişinin düşüncesini ve duyguları rahat bir şekilde yer vermesi bakımından ilgimi çekmişti. Hala fanzinleri değerli buluyorum. Benim için özgür düşüncenin vücut bulduğu bir yer. Fanzin çıkarmanın yanında çıkan diğer fanzinleri de takip eder, diğer fanzinlerde de yazmaya gayret ederdim. Bu anlamda fanzinler, yazma pratiği açısından benim için oldukça eğitici oldu. Sonraki yıllarda şiirlerimi de herhangi bir merkez dergide yayınlamayı düşünmedim. Çünkü merkez dergilerin yapılarını kendime yakın bulmuyorum. Bu anlamda gençlerin bir araya gelip ortak bir enerjiyle bir fanzin oluşturmaları bana sanatsal olarak daha etkili geliyor. Elbette bu çalışmaların niteliği tartışılabilir, ama zaman içinde fanzinler ile yola çıkmış kişilerin kendini geliştirdiğini gördüm” şeklinde konuştu. Fanzin buluşmalarını düzenlemeye başlamasında üniversite döneminde yer aldığı Nepal isimli fanzinin de etkili olduğunu belirten Kurdaş, “Merkez dergilerde yazıları ve şiirleri yayınlanan edebiyatçıların birçoğu ile bu dönemde tanışarak eserlerini fanzinimizde yayınlamalarını sağlamıştık. 300 tane basıp İstanbul, Ankara ve İzmir’de çeşitli noktalara bırakıyorduk. Daha fazla basmamız talep edildiği zaman ise insanlara fanzinleri istediğiniz gibi çoğaltabilirsiniz diyorduk. Çünkü biz de fotokopi ile basıyorduk. Fanzinin özü bu. Sonrasında merkezleşmek istemediğimiz için 10 sayı sonra yayını bitirdik. Bunu da baştan arkadaşlarımızla kararlaştırmıştık. Nepal fanzindeki çalışmalarımı duyan arkadaşlar da gençlik ve fanzin buluşması düzenlemek istediklerini söylediler ve Fanzin Buluşmaları bu şekilde hayata geçti” dedi.

Türkiye’deki fanzin tarihi de konuşuluyor

Türkiye’de fanzin tarihi üzerine araştırmalar yapan ve Genel Kültürden Kenar Kültüre 101 Fanzin isimli kitabı bulunan Altay Öktem’i davet ederek Fanzin Buluşmaları’na başladıklarını söyleyen Kurdaş, “Fanzin kültürü underground olmanın yanında bir isyan ve protesto kültürünü de barındırıyor. Türkiye’de de fanzin kültürü kökleşmiş durumda. Bu anlamda genç fanzincilerin yanında geçmişte fanzin çıkaran isimlerini de ağırlıyoruz. Geçen yılki buluşmamıza 1970’lerde çıkardığı Anteres fanzin ile Esat Cavit Başak gelmişti. Türkiye’de fanzin kültürü eski olsa da kamusal alanla tanışması oldukça yeni. Biz de etkinlik ile fanzin kültürünü kamu ile buluşturuyoruz ama bunu yaparken de kamusal bir kimlik ile yapmıyoruz. Bu anlamda gerçekleştirdiğimiz Fanzin Buluşmaları’nı gelecek yıl uluslararası düzeyde katılımcılarla zenginleştirmek istiyoruz” diye belirtti.

“Otosansüre de karşıyız”

Türkiye’de sanatçıların sansüre uğramasalar bile bir otosansür uygulaması geliştirdiklerini ekleyen Kurdaş, “Bu durum fanzinin doğasına aykırı bir durum. Eğer bunu kendi elimizle yaparsak da fanzin kültürünün içini boşaltmış oluruz. Bu yüzden etkinliğe katılan konuşmacılar belli bir konu ve tema belirlese de söylemlerinin içeriğine asla müdahale etmiyoruz. Sansüre karşı olduğumuz gibi otosansüre de karşıyız” dedi. Bu yıl “hayati bir öneme sahip” temasıyla ekoloji ve çevre sorunlarının ele alınmasını Enes Kurdaş şu sözlerle açıkladı: “Aslında bunun nedeni ortada. Dünya bir iklim krizi ile karşı karşıya. Bu durum karşısında herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Biz de iklim krizini insanların gündemine taşıma gayreti içindeyiz. Bu amaçla ‘İklim ve çevre krizi karşısında edebiyatçılar ve sanatçılar neler söyleyebilir?’ sorusunu soruyoruz.

Fanzin ruhu devam ediyor

Güncel ekonomik durumda fanzin çıkarmanın zorluklarına değinen Kurdaş, “Fanzin ekonomik anlamda zorluk yaşamadan, kendi sesini duyurmak istedikleri bir yayım mecrası. Fakat kağıt ve baskı maliyetleri fanzinleri basılı olmaktan çıkarıyor. Günümüzde teknolojik imkanlar ne kadar gelişirse gelişsin fanzinlerin basılı olmaktan uzaklaşması, fanzincilerin de motivasyonunu azaltan bir etken. Çünkü Nepal fanzini çıkardığımızda aldığımız öğrenci harçlıkları veya krediler ile iki ayda bir fanzin çıkarabiliyorduk. Yine de fanzin ruhu internette devam ediyor. Sesini duyurmak isteyen fanzinciler bloglarda veya internet sitelerinde buluşuyor.

“Bağımsız olmaları ilgimi çekiyor”

Ayanoğlu, Lale Müldür ile bir söyleşi gerçekleştirecek.

Etkinliğin onur konuğu Lale Müldür ile bir söyleşi gerçekleştirecek Zeynep Nur Ayanoğlu, lise döneminde tanıştığı fanzinlerin özellikle bağımsız olmaları bakımından ilgisini çektiğini söyledi: “Düzenli yayınlarda aranan biçimsel koşullara yanıt vermemesi ise özellikle hoşuma gidiyordu, hâlâ öyle. Yıllar içinde yazı ve çevirilerimle büyük ölçüde kurumsallaşmış olduğu düşünülebilecek yapılar içinde yer aldım, kitap işleri yaptım, fakat fanzin ruhu ve mantığını ayrıca seviyorum. Kendim fanzin çıkarmadım ama Boğaziçi Üniversitesi'ndeyken bir fanzine hikâyemi vermiştim. Ayrıca yayımlanmış tek bir şiirim var. O da İTÜ Siyaset Çalışmaları'nda yüksek lisans yaptığım yıllarda arkadaşlarımın çıkardığı Filika Fanzin'de basılmıştı. Nur Ayankızı mahlasımla çıkan "İz var" başlıklı bir şiir.” Fanzin Buluşmaları kapsamında Lale Müldür, Zeynep Nur Ayanoğlu, Enes Kurdaş, Mustafa Çevikdoğan, Anita Sezgener, Belma Fırat, Defne Sandalcı, Petek Sinem Dulun, Fatih Ünaldı, Ahmet Keskinkılıç, Altay Öktem, Esat Cavit Başak, İnanç Avadit, Monica Papi, A. Gülfem Özer, Pervin Akgün, Ali Yoksuz ve Süleyman Sabri Genç yer alıyor. Ayrıntılı program için tıklayın. Atölye çalışmalarına katılmak için www.izmir.art üzerinden kayıt yaptırılabiliyor.

Editör: Anadolu Ajansı