Tekirdağ'da "3. Ferhadanlı Karpuz Şenliği" başladı Tekirdağ'da "3. Ferhadanlı Karpuz Şenliği" başladı

NAZ AKMAN/ANKARA - Osmanlıdan günümüze yüzyıllardır varlığını sürdüren kahvehaneler, insanların kitap okuduğu, satranç, tavla gibi masa oyunlarını oynadığı, arkadaş toplantılarını düzenlediği, çay, kahve ve sohbet eşliğinde edebi siyasi, sanatla ilgili oluşumlara zemin hazırlayan toplumsal sorunların tartışıldığı kültür mekanlarının başında geliyor. Halkın sosyalleşme alanlarından biri olan kahvehaneler zaman içinde artan kafeler ve yeni nesil kahvecilik anlayışıyla erozyona uğrasa da hala orta kesim ve emekliler tarafından tercih edilen yerlerden biri olarak varlığını sürdürüyordu. Son yıllarda gerek ülkemizde gerekse küresel açıdan yaşanan pandemi, deprem ve ekonomik kriz nedeniyle kahvehaneler de tüm bu olumsuzluklardan payına düşeni aldı. Kahvehanelerle beraber kültür de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.  
Türk kültüründe sohbet, masa oyunları, çay ve kahve ile toplumsal sorunların tartışıldığı eğlence ve kültür mekanlarından biri olan kahvehaneler, en önemli müşterileri profili olan emeklilerin artan maliyetler ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle kahvehanelere gidememesinden ötürü kan kaybediyor. Ankara Kahveciler ve Esnaf Odası Başkanı İsa Güven, temsil ettiği 1300 kahveci esnafının son yıllarda yaşanan pandemi, deprem ve ekonomik kriz nedeniyle kapatma eşiğine geldiğini açıkladı. Pandemi sürecinde tedbirler kapsamında 17 ay kapalı tutulan kahvehanelerin bu dönemde gelir kaybına uğradığını hemen akabinde giderek derinleşen ekonomik sıkıntıların da önemli oranda iş kayıplarına yol açtığını belirten Güven, kahvehane müşterisi emeklilerin de kriz nedeniyle kemer sıktığını ifade etti. Güven ayrıca dernek adı altında çay, kahve satışı ile masa oyunlarının oynatılmasının da kahveci esnafını olumsuz etkilediğini belirterek, son yıllarda kahveci esnafının yaşadığı zorlukları değerlendirdi. 
Güven, “Borcu borçla kapatıyoruz”
Güven, pandemi döneminde yapılan desteklerin yetersiz kaldığını çok sayıda esnafın kepenk indirmek zorunda kaldığını belirterek, “Salgın döneminde 17 ay kapalı kalmıştık. Eğlence sektörü, kafeler, düğün salonları, kantinlerimiz, kahvehanelerimiz bu nedenle çok mağdur oldu, toparlanamadılar. Bu dönemde hükümet esnafa çeşitli desteklerde bulundu ancak bu destekler yetersiz kaldı. Maalesef bu süreç doğru yönetilemedi, pandeminin yönetimi meslek sivil toplum örgütlerine bırakılsaydı daha iyi yönetilebilirdi. Bugün, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden tam bir yıl geçti. Binlerce vatandaşımız enkaz altında kaldı, geride kalanlar ise ailesini, sevdiklerini, evini, işini, aşını kaybetti. Bu süreçte yaşamını kaybeden oda başkanımız, birlik başkanımız, esnafımız oldu, Allah rahmet eylesin. Bu süreçte de yaralar sarılmaya çalışıldı ama yine yetersiz kalındı. 1300 üyeyi temsil ediyoruz, esnaf devletten sadece kredi alabiliyor, başka destek alamıyor. Borcu borçla kapatıyoruz sadece günü kurtarıyoruz” dedi. 
“Kahvehanelere yönelik olumsuz algı değişmeli!”
Kahvehane kültürünün Türk toplumundaki yeri ve önemini anımsatan Güven, kamuoyunda kahvehanelere yönelik olumsuz algının değiştirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Kahvehaneler halkın sığındığı, sohbet edebildiği, derdini sevincini paylaşabildiği, sosyalleştiği, oyun oynadığı stres attığı yerlerdir. Sırf bu yönleriyle toplumda depresyon, intihar gibi pek çok psikolojik rahatsızlığı engelleyen özelliğe de sahiptir. Bazı kesimlerce miskinlik edilen, işsizlerin yuvası diye gösterilen yerler değildir. Bu algının düzelmesi gerekiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘kahve kültürü almayanların üniversitesini ben yarım sayarım’ demişti. Geldiğimiz noktada kahvehane kültürü bitti, yerini yeni nesil kafeler aldı” sözlerine yer verdi.  
I M G 8092“Dernekler kahvehane gibi çalışıyor”
Dernek adı altında kahvehane gibi işletilen alanlar olduğunu öne süren Güven, “İktidar ne yazık ki meslek sivil toplum örgütlerinin görüşünü almıyor, çıkan yasalardan haberimiz bile olmuyor. Dernekler kanunu kanayan bir yara. Ankara’da 22 bin Türkiye’de 122 bin dernek var, bunlar kahvehane gibi çalışıyor. Burada bir yasa boşluğu, var, hükümet komiserini devre dışı bıraktılar. Emniyet zabıta derneklere girip denetim yapamıyor. Vergi ödemeyen 24 saat açık olan bu derneklerde her türlü masa oyunu yasa dışı bahis, kumar oynatılıyor. 17 senedir oda başkanı olarak dernekler kanununda bir değişiklik yapamadık, bu boşluğu değiştiremedik. Kapalı alanda sigara yasağı da kahvehaneleri çok etkiledi. Sigara içenlerin içmeyenler kadar hakkı var. Mesleğimize bir diğer darbe de kafelerden geldi. Kafeler, tavla, okey gibi masa oyunlarını oynatıyor. Kahvehane müşterisi daha ucuz olduğu için derneklere kaçıyor. Kahveci esnafı kan kaybetti, bitti artık” diye konuştu. 
“60 yaşındayım, elimde askıyla çay satıyorum”
Son yıllarda kahveci esnafının artan kiralar, vergiler ve sigorta nedeniyle küçülmeye gittiğini anlatan Güven, “Caddelerde, mahalle aralarında görmeye alışık olduğumuz kahvehaneler tek tek kapanıyor. Esnafın belini büken kira, vergiler, sigortalar ve zamlar. Bir işçinin maliyeti 25 bin lira, kahvehanelerde bu nedenle artık eleman çalıştırılamıyor. 60 yaşındayım, elimde askıyla çay satıyorum. Eleman çalıştıramıyorum. Esnaf maliyeti düşürmek için kendi çalışıyor. Hizmetimizin karşılığını bile alamıyoruz, bu yaştan sonra nasıl bir iş yapabiliriz ki? Bu nedenle yüzde 70’e kadar iş kaybına uğradık. Kahvehanelerin tek tek kapanmasının nedeni bu zorluklar. Öte yandan kiralara bir standart getirilmeli. 5 bin TL olan kira bir seferde 30 bin TL’ye yükseltilirse esnaf nasıl işini sürdürebilir. Çay ocaklarında çay 5 liradan 10 lira çıktı, kahvehanelerde 10 liradan 20 liraya yükseltildi. Yüzde yüz zam yapmak zorunda kaldık. Vatandaş kahvehaneye gelip iki çay içse aylık çay masrafı 600 lirayı geçecek. Eskiden yancılar olurdu onlara da çay ısmarlanırdı, şimdi ekonomik kriz nedeniyle yancılık da kalmadı, çay ısmarlanamıyor” dedi. 
“TESK görevini yapmıyor, esnafa sahip çıkmalıdır”
Kepenk indirmelere rağmen odaya kayıtlı üye sayısında düşüşün olmamasının nedeninin yeni nesil kahvecilerin de aynı nace koduna sahip olması dolayısıyla değişmediğini aktaran Güven, “Kahveler tek tek kapanıyor ancak son çıkan yeni nesil kahveciler de nace kodu olarak kahvecilerden göründüğü için kan kaybetmiyor gibi görünüyoruz. Bu kafeler adı altında üyelerimiz çoğalıyor ama kahvehane esnafı azalıyor, kültür yok oluyor. Esnafın bir tanımı olmalı, kahveci kuru fasulye, bakkal tavla-okey, eczane kuruyemiş satamaz. Bununla ilgili çalışma yapılması şart. Belediyeler denetim yapmıyor. Bazı belediyeler kahvehanelere karşı mesafeli. Keçiören Belediyesi yıllardan beri kahve ruhsatı vermiyor, Çankaya’dan sonra Türkiye’nin ikinci büyük ilçesi olmasına rağmen orada sadece 100 kahvemiz var. Belediye bize izin vermeyip bunun yerine parklarda, çay bahçelerinde çay satışlarına izin veriyor. Herkes işini yapmalı, belediye başkanı sorumlu tutulduğu bölgeye hizmet etmeli, esnaf esnaflık etmeli. 18 senedir yasamızda düzenleme veya güncelleme yapamıyoruz. Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu’nu (TESK) bu anlamda görevini yapmıyor. Konfederasyon Başkanı Bendevi Palandöken’i görevini yapmaya davet ediyoruz, esnafa sahip çıkmalıdır. Esnaf ve sanatkâr bu ülkenin bel kemiğidir, omurgasıdır, çimentosudur, orta direğidir” çağrısında bulundu.   
“Özal’ın ortadireği çöktü”
Her geçen gün derinleşen ekonomik kriz nedeniyle orta kesimin de yok olduğunu ifade eden Güven, orta kesim olarak belirtilen “ortadirek”in çöktüğünü belirtti. Güven, emeklilerin kahvehaneye gidecek ekonomik durumu olmadığını vurgulayarak, “Kahvehanelere gelen kesim çoğunlukla emeklilerimiz. Ancak bugün emekliye verilen maaşlar asgarinin altında. Emekli kahvehaneye gelip iki çay içip sosyalleşemiyor, evlere kapanmak zorunda kaldılar. Eski Cumhurbaşkanlarımızdan Turgut Özal orta gelirli kesimin artması gerektiğine inanırdı. Maalesef Özal’ın ortadireği çöktü” dedi. 
“Müsteşarlıkların geri gelmesi şart”
Meslek sivil toplum örgütlerinin görevinin halka hizmet etmek olduğunu belirten Güven, “Meslek sivil toplum örgütünün partisi olmaz, işini iyi yapan takdir edilir kötü yapan eleştirilir. Futbol takımı tutar gibi parti tutulmaz. Eskiden müsteşarlıklar hükümet ve muhalefet arasında devlet görevi görürdü, müsteşarlık kalktı devlet çöktü, temel sıkıntı bu. Müsteşarlıkların geri gelmesi şart. Yapılması gerekenler belli. Ülkemizde 3 bin meslek odası, 82 birlik, 13 mesleğin federasyonu ve konfederasyon var. 18 yıldır raflarda toz içinde kalan kanunumuzun düzenlenmesi gerekiyor. Her meslek dalıyla ilgili çalıştay yapılmalı eksikler tespit edilmeli, çözüm önerileri uygulanmalı. Geniş kapsamlı çalışma olmadığı sürece çıkan yasalar bizi daha çok mağdur ediyor. Sorunları çözmeye hazırız” 

Editör: Ramazan Atabey