Çok iyi hatırlıyorum. Bu tabloyu ilk kez, İlkokulun üçüncü sınıfında Hayat Bilgisi kitabında görmüştüm. Tabii siyah beyaz bir resimdi. Uzun uzun bakmış, her santimini incelemiştim. Daha sonra Orta 1. sınıf Tarih kitabında tekrar rastladım. Ağabeyim Opera durağında bir müzeye götürmüş, orada ilk gözüme çarpan, sanki evimizden oraya getirilmiş gibi hissettiğim bu tablo olmuştu. Lisedeyken Kültür Bakanlığı'na gittiğimde de duvarda gördüm. Suat Yalaz'ın Karaoğlan çizgi kitaplarında da aynı tablo mevcuttu. Başbakanlık binasına ilk gittiğimde de duvarı süslüyordu.
Bu tablo demek ki dedelerimizdi, atalarımızdı, bizdik, hepimizdik.
Hepimizi içine alan bu tablonun ressamı, İbrahim Çallı idi. İbrahim Çallı’dan böyle bir tablo çizmesini isteyen ise Atatürk idi. O yüzden bu tablo çok değerlidir.
Dağdaki demiri eritip Ergenekon'dan çıkış yolu bularak dünyanın dört bir yanına gidişimizin, büyük yolculuğun başlangıcıydı bu tablo. Gidenler yalnızca kendilerini, atlarını, kıyafetlerini, yemeklerini götürmedi. Bir kültürü yaydı dünyaya, türkülerimizi götürdü, bir dili Türkçeyi Atlas Okyanusu kıyılarına kadar iletti.
Bir adı tanıttı dünyaya... Türk adını ezberletti her yere... Beş bin yıllık bir tarihi parça parça her yere iletti, Attila ile Babür ile Timur ile Alpaslan ile Fatih ile dünyaya yayıldı, sayısız beylikler, devletler ve imparatorluklar kurdu.
Atatürk ile kendi kavramlarını perçinledi, Yesevi'yi, Yunus'u, Mevlâna’yı, Itri'yi, Dede Efendi'yi tanıttı. Farabi'den Aziz Sancar'a, Oktay Sinanoğlu'ndan Muazzez İlmiye Çığ'a, Cahit Arf'tan Mehmet Öz'e kadar bilime damgasını vurmuş beyinler yetiştirdi.
Bütün bunların kaynağında Nevruz vardır. Atalarımızın Sultan Nevruz diyerek saygıyla kutladığı gündür bugün... Güneşin yeniden parlayışı, doğanın uyanışı, bolluğun bereketin başlangıcıdır Nevruz... Kutlu olsun.
“Bütün TÜRK dünyasına Navrez (Nevruz) bayramı hayırlı olsun!!!
Navrez – şarq halqlarında Yanı yıl bayramı. Navrez sözü eki sözden ibaret: nav – yanı, rez – kün. Navrez bayramı kün ve gece ten olğan mart ayının 21-inci kününe kele. Navrezde yanı yıl başlay ve bahar kele. Köylerde topraq işleri başlay. Qırım Tatarlarda Navrez bayramını qadimiy devirlerde şereflep başlağanlar.
Bayram arfesinde qadınlar evlerini, azbarlarını cıyıştıra, yaraştıralar, çeşit qavaltılar, köbete, burmalar pişireler.
Bayram künü qartlar ve esli-başlı adamlar sabadan namazğa baralar, yanı yıl hayırlı ve bereketli olsun dep dualar oquylar. Sonra evlerde bayram sofraları donatıla.
Balalar toplaşıp ev evden yüreler, Navrez yırını yırlap, ev sahiplerini hayırlaylar. Olar balalarnı tatlı yemeklernen sıylaylar.”
Buraya, Kırım’dan gelen bu kutlamayı eklemesem olmazdı. Kırım’dan Gagauzya’ya, Bulgaristan’dan Makedonya’ya, Trakya’dan Anadolu’ya, Kıbrıs’tan Bayır-Bucak Türkmenlerine, Musul’dan Kerkük’e, İran’dan Azerbaycan’a, Türkmenistan’dan Kırgızistan’a, Özbekistan’dan Kazakistan’a, Türkistan’dan Sibirya’ya, Kafkaslara ve Atlas Okyanusu’na kadar ne kadar Türk soylu halk varsa Sultan Nevruz kutlu olsun.