Finlandiya Büyükelçiliği “Batıdan Doğuya Asya” isimli Carl Gustaf Emil Mannerheim’in Orta Asya’dan Çin’e uzanan İpek Yolu boyunca 1906-1908 yılları arasında çektiği 48 fotoğrafı Türkiye’de ilk kez Ankara’da Cermodern’de sergiledi

NAZ AKMAN/ANKARA - Finlandiya Büyükelçiliği, Orta Asya’dan Çin’e uzanan İpek Yolu’nu 1906-1908 yılları arasında fotoğraflayan Carl Gustaf Emil Mannerheim’in 48 karelik arşivini “Batıdan Doğuya Asya” sergisiyle meraklılarıyla buluşturdu. Cermodern’deki serginin açılışından önce küratör Peter Sandberg basın mensuplarına rehberlik ederek, fotoğraflar hakkında bilgi verdi. Türkiye’de ilk kez Ankara’da sanat izleyicileriyle buluşturulan koleksiyon, Fin askeri lideri ve devlet adamı Carl Gustaf Emil Mannerheim’in (1867-1951) Orta Asya’dan Çin’e uzanan İpek Yolu boyunca 1906-1908’deki görevi sırasında çektiği 48 fotoğrafın sergisinden oluşuyor. 14 Kasım Pazar gününe kadar ziyarete açık olacak olan sergi, 1900’lü yılların başında İpek Yolu bölgesindeki insanların Fin kahramanının gözünden tarih olan geçmişlerinin renkli belgeseli niteliği de taşıyor. [caption id="attachment_224847" align="alignright" width="431"] Finlandiya’nın Ankara Büyükelçisi Ari Maki[/caption] Maki, “Mannerheim, iki yılda at sırtında yaklaşık on dört bin kilometre yol kat etti” Serginin açılış töreninde konuşan Finlandiya’nın Ankara Büyükelçisi Ari Maki, “Gözlerinizi kapatın ve uçsuz bucaksız Avrasya bozkırında ata binmeyi, dünyanın çatısına tırmanmayı ve nehirlerin seslerini dinlemeyi hayal edin. Kim böyle destansı bir maceraya çıkmak istemez ki? İşte böyle bir macera, Carl Gustaf Emil Mannerheim’ın Orta Asya ve Çin’deki seyahatleri sırasında gittiği yerler. Mannerheim, gördüğü ve yaşadığı her şeyi yazılar, haritalar ve ölçümlerle belgelediğinden emin oldu. Mannerheim’ın Fin-Ugor kavimlerinin kökenlerine ve onların Türk halklarıyla olan ilişkilerine dayanan yoğun ilgisi, tanıştığı farklı insanları fotoğraflamasını da sağladı. Seyahatlerinin büyük bir kısmı daha önce Avrupalıların çok azının cesaret ettiği yerlerde ve Türk halklarının yoğun olarak yaşadığı topraklarda gerçekleştirdi. Toplamda yolculuğunu tamamlaması iki yılını aldı ve at sırtında yaklaşık on dört bin kilometre yol kat etti” diye konuştu. Sandberg, “Mannerheim, günümüz belgesel fotoğrafçılığını temsil ediyor” Küratör Peter Sandberg serginin manifestosuna ilişkin, “Fotoğrafçı olarak Mannerheim, insan portrelerinde oldukça başarılıydı. O zamanlar sadece birkaç fotoğrafçının ziyaret ettiği, fotoğraf makinesi ile hiç tanışmamış bir bölgede ve halklar arasında seyahat etti. Dönemin şartları göz önünde bulundurulduğunda beklenenin aksine, kendisi ve fotoğrafını çektiği kişiler arasında bir güven inşa etmeyi başardığını görüyoruz. Fotoğraflar durumu tüm canlılığıyla yansıtıyor; kişilerin içinde bulunduğu anı tüm berraklığıyla görebiliyorsunuz. Portrelerinin yanı sıra Mannerheim'ın fotoğraflarının belki de en ilginç olanları, günümüz belgesel fotoğrafçılığını temsil eden örnekleridir. Bozkırların binicilik oyunlarını, kasabaların cenaze törenlerini, sokak manzaralarını ve atölyeleri fotoğrafladı. Çin İmparatorluğu'ndaki günlük yaşamdan festivalleri ve sahneleri fotoğrafladı. Bu fotoğraflarda tarzı şaşırtıcı derecede moderndi ve bir belgesel fotoğrafçısının yapması gerektiği gibi hiçbir şekilde müdahale etmeden ve belli bir mesafeyi koruyarak çalıştı. Mannerheim’ın fotoğrafçılığı hem teknik kısmı hem de görsel kompozisyonu ele almasıyla açıkça belgeleyiciydi. Mannerheim iki yıllık yolculuk boyunca beraberindekilerle oldukça değişken koşullarda ve çoğunlukla at üzerinde 14.000 km yol kat etti. Küçük bir keşif heyeti olarak - Mannerheim, iki seçkin Kazak, bir tercüman ve bir şef - büyük nehirleri aştılar, yüksek dağları tırmandılar, bozkır ve çöllerden geçtiler. Yolculuk boyunca Mannerheim ölçümler yaptı, haritalar çizdi ve yaşadıklarını yazıp fotoğraflayarak belgeledi” dedi. “Görsellerde yaşam yüzyıl öncesindeki haliyle günlük angaryalardan şenliklere kadar korunuyor” Mannerheim’ın yüzyıl öncesine ait fotoğraflarının belgesel niteliği taşıdığını vurgulayan Sandberg, fotoğrafların 1941-1942’de seyahat raporu popüler bir kitap olarak yayımlandıktan sonra ün yapmaya başladığını belirterek, 2000’li yılların başında fotoğrafların Almatı, Urumçi, Lanzhou, Xian (Şian), Pekin, Seul ve Hong Kong’daki sergilerde gösterildiğini söyledi. Sandberg, “Mannerheim körüklü bir görüş kamerası (9 cm x 12 cm) kullanmaktaydı. Toplamda 1.200 negatifi vardı. Fotoğraflardan bazıları (dağ geçitleri, nehirler, yollar) askeri amaçlarla çekildi, ancak Mannerheim fotoğrafların çoğunu antropolojik çalışmasının bir parçası olarak etnografik öğeler topladığı insanların (Uygurlar, Kalmuklar, Torgutlar, Yugurlar/Sarı Uygurlar, Kırgızlar ve Tangutlar) yaşamlarını ve kültürlerini resmetmek için çekti. Çin’e uzanan yolculuğu boyunca fotoğraf çekmeye devam etti, ancak fotoğraflarının çoğu seyahatinin ilk bölümünü kapsamaktadır. Büyük miktarda bilgi içeren bu fotoğraf koleksiyonu, Orta Asya ve Çin’in şu anda büyük ölçüde yok olmuş ya da en azından değişmiş olan halklarını ve kültürlerini anlatan eşsiz bir seyahatname oluşturuyor. Bu görsellerde yaşam yüzyıl öncesindeki haliyle günlük angaryalardan şenliklere kadar korunuyor ve Mannerheim’ın çok çeşitli konulara olan ilgisini kanıtlıyor. Zamanın diğer kâşifleriyle karşılaştırıldığında Mannerheim’ın çok yönlü oluşu göze çarpıyor. Durum ne olursa olsun, her zaman bir araştırmacının mesafesini koruyan Mannerheim’ın fotoğraflarında; kibirli mandarinler ve alçakgönüllü dilenciler, yerel polisler ve afyon içenler, askerler ve anneler, bozkır göçebeleri ve vaha kasabalarının tüccarları ile karşılaşıyoruz. Fotoğrafları ancak 1941-1942’de seyahat raporu popüler bir kitap olarak yayımlandıktan sonra daha geniş bir şöhret kazandı. Kitaptaki fotoğraflar o günün teknolojisi ile basıldığından oldukça küçüktü ve esas olarak metne destek amacıyla bulunmaktaydı. Ancak 1990’da fotoğrafları ön plana çıkaran ilk kitap yayımlandı ve bu fotoğraflardan oluşan bir sergi Finlandiya'yı gezdi” bilgisini verdi.
Editör: Ahmet Ertüm