İstanbul'dan Ankara'ya “Büyük Öğretmen Yürüyüşü” başlatan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası üyesi eğitimciler, Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı.

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası: "Sektör elemanı değiliz, öğretmeniz"
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası: "Sektör elemanı değiliz, öğretmeniz"
İçeriği Görüntüle

Açıklama sendika MYK üyesi Rabia Atbaş tarafından okundu.

“Yıllardır Görmezden Gelinen, Susturulmaya Çalışılan Bir Topluluğun Sesini Yükseltiyoruz”

“Yalnızca bir hak arayışı için değil; öğretmenlik mesleğinin onurunu, bir toplumun geleceğini ve yıllardır gasp edilen emeğimizin karşılığını almak için buradayız” ifadelerine yer verilen açıklama şu şekilde:

“Bizler, özel sektörde çalışan öğretmenleriz. Yani bu ülkenin çocuklarını sabah karşılayan, akşam uğurlayan; onlara sadece bilgi değil umut, güven ve cesaret aşılayan insanlarız. Ama aynı zamanda bu ülkenin en güvencesiz, en düşük ücretli, en fazla baskı altında çalışan eğitim emekçileriyiz. Bugün, buraya sadece birkaç talebi dillendirmeye gelmedik. Bugün burada yıllardır bastırılan, görmezden gelinen, susturulmaya çalışılan bir topluluğun sesini yükseltiyoruz. Ve artık bu sesi hiçbir güç bastıramaz. Bizler, kolejlerde, kurs ve rehabilitasyon merkezlerinde, vakıf üniversitelerinde çalışan öğretmenler olarak yıllardır süregelen adaletsizliklere, eşitsizliklere ve güvencesizliğe karşı sesimizi yükseltiyor; artık yalnızca konuşmak değil, değiştirmek için yürüyoruz.

“Eşit İşe Eşit Hak, En Temel İnsan Hakkıdır”

Bugün, eğitim emekçileri arasında derin bir uçurum oluşmuştur. Aynı müfredatı işleyen, aynı kazanımları hedefleyen özel okul öğretmenleri ile kamu öğretmenleri arasında; maaş, izin, sözleşme ve özlük hakları bakımından korkunç bir eşitsizlik vardır. Oysa biz aynı işi yapıyoruz. Aynı çocuklara ders veriyor, aynı toplumu inşa ediyoruz. Ve biz biliyoruz. Eşit işe eşit hak, en temel insan hakkıdır.

Taban maaş uygulaması derhal hayata geçirilmelidir. 2014’te elimizden alınan, kamu öğretmenlerinin maaşlarını esas alan taban maaş hakkımız geri tanınmalı. Özel sektör öğretmenlerini yoksulluğa ve patronların keyfi uygulamalarına mahkûm eden ücret politikalarına son verilmelidir. Patronların ‘piyasa koşulları’ bahanesiyle emeği değersizleştirmesine artık izin verilemez. Eğitim emeği, ucuz iş gücü değildir. Belirsiz süreli iş sözleşmesi temel istihdam biçimi olmalıdır.Öğretmenlik, mevsimlik değil; süreklilik gerektiren bir meslektir. Ancak özel sektörde çalışan öğretmenlerin büyük çoğunluğu her yıl ya istifaya zorlanmakta ya da sözleşmenin yenilenmemesi tehdidiyle karşı karşıya kalmakta ve iş güvencesinden yoksun bir şekilde çalıştırılmaktadır. Bu uygulama; öğretmeni susturmak, hak talep etmesini engellemek ve sürekli bir baskı altında tutmak anlamına gelmektedir. İstiyoruz ki öğretmenler her eğitim-öğretim yılı başında ‘Bu yıl sözleşmem yenilenecek mi?’ kaygısı taşımadan, güvenle işine odaklanabilsin.

“Komisyon Derhal Toplanmalı”

TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’na çağrımızdır. Artık bu sorunlar görmezden gelinemez. Bizler yalnızca bir meslek grubunun değil, bu ülkenin eğitim geleceğinin taleplerini dile getiriyoruz. Eğitim sisteminin taşıyıcısı olan öğretmenler ayakta duramazken, hiçbir reform, hiçbir program, hiçbir müfredat başarıya ulaşamaz. Bu nedenle sizi derhal göreve çağırıyoruz. Komisyon toplanmalı, özel sektörde çalışan öğretmenlerin sorunlarını gündemine almalı ve çözüm üretmek için acilen harekete geçmelidir.

Bugüne dek çalmadık kapı ve almadık söz bırakmadık. Meclis, Bakanlık, işverenler her yerin en kritik noktalarındaki karakterler sorunlarımızın çözümü için söz verdi. Bu sözlerin üzerinden en az bir yıl geçti ve özeldeki öğretmenin kanayan yarası büyüyor. Bir eğitim öğretim dönemi daha bekleyecek sabrımızın asla kalmadığını Meclisten Bakanlığa, oradan işverenlere dek herkes çok iyi anlamak zorundadır. Sayın Bakan’ın eğitimin özelleşmesine ilişkin isteklerine karşılık alanda bekleyen yüz binlerce öğretmen bu özelleşme içinde bir yıl daha ucuz iş gücü olarak görülemez. Sorumluları, yetkilileri sorumluluğa ve yetkilerini halkın öğretmenlerinden yana kullanmaya çağırıyoruz."

"Burada Çok Açık Bir Hak İhlali Var"

Eğitimcilerin eylemine CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş ve Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap ve Kocaeli Milletvekili Harun Özgür Yıldızlı eşlik etti. Basın açıklaması sonrasında konuşan Özçağdaş, şu ifadeleri kullandı:

"Bizi izleyen basın mensupları, yurttaşlar, güvenlik güçleri var. Bizi izleyenlerin hiçbirisi 9 ay 10 ay maaş alıp 2 ay 3 ay maaşsız kalmıyorlar. Böyle bir şey akla bile gelemez. Oysa yaratılmış olan düzen Yusuf Tekin tarafından icat edilmiş olan düzen, öğretmenleri açlığa, güvencesizliğe, yoksulluğa, adaletsizliğe teslim etmektedir. Geçtiğimiz yıl Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu Meclis’te komisyonda görüştük. Özel sektör öğretmenlerimiz komisyona geldiler. Komisyonda sorunlarını anlattılar. Adalet ve Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve muhalefet partilerinin milletvekillerinin tamamı ‘bu böyle olmaz’ dediler. Komisyon başkanı, komisyon yönetimindeki diğer milletvekilleri ki hepsi iktidar milletvekilleri ‘biz bunu bakanla görüşeceğiz’. ‘Cumhurbaşkanıyla görüşeceğiz’ dediler. Fakat maalesef ülkedeki hiçbir sorunu çözme potansiyeli kalmamış olan iktidar bir yıldır en ufak bir adım atmadı. Bir ülkede eğer bir öğretmen, ister kamuda çalışsın ister özel sektörde çalışsın aynı eğitim programını uyguluyorsa, aynı ders kitaplarını uyguluyorsa, aynı yöntemleri uyguluyorsa, aynı sınıfa aynı şekilde bilimin ışığını götürüyor ama birbirinden farklı koşullarda çalışıyorsa, burada çok açık bir hak ihlali vardır.”

Muhabir: Nur Yıldız