Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası'nın (Öğretmen Sendikası) çağrısıyla İstanbul’dan başlatılan ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran yürüyüş, yedinci gününde Ankara’ya ulaştı. Taban maaş hakkı, belirsiz süreli sözleşme ve sendikal hakların tanınması gibi taleplerle yürüyen öğretmenler, Kurtuluş Parkı’ndan Mithatpaşa Caddesi üzerindeki sendika binasına doğru yürümek istedi. Ancak yürüyüş, polis tarafından Ziya Gökalp Caddesi'nde durduruldu.
Polis, öğretmenlere “dağılın” uyarısında bulunarak yürümelerine izin vermedi. Öğretmenler anayasal haklarını kullanmakta ısrar edince polis müdahalede bulundu ve çok sayıda öğretmeni gözaltına aldı. Görgü tanıklarına göre polis, barışçıl bir şekilde yürüyen öğretmenlere karşı orantısız güç kullandı. Olay sosyal medyada #ÖğretmeneDokunma etiketiyle gündeme oturdu.
Milli Eğitim Komisyonu Talepleri Değerlendirecek
Sendikanın ana hedeflerinden biri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Milli Eğitim Komisyonu’nun toplanması talebi karşılık buldu. Sendika.Org’un haberine göre, öğretmenlerin taleplerinin görüşülmesi için yeterli sayıda milletvekili imza vererek komisyonun toplanmasını sağladı. Komisyon, 3 Temmuz Çarşamba günü saat 14.00’te toplanacak. Sendika yetkilileri, bu toplantının öğretmenlerin taleplerinin çözümünde önemli bir adım olmasını bekliyor.
Öğretmenler Ne Talep Ediyor?
Yürüyüş boyunca kamuoyuna açıklamalarda bulunan öğretmenler, özel eğitim kurumlarında karşı karşıya kaldıkları güvencesizlik, düşük ücret ve sendikal baskıların artık dayanılmaz hale geldiğini ifade etti. Dört temel başlık altında toplanan talepler şöyle:
Taban Maaş Uygulaması Geri Gelmeli
Öğretmenler, 2014 yılında kaldırılan ve kamu öğretmenlerinin maaşlarını esas alan taban maaş uygulamasının geri getirilmesini talep ediyor. Özel sektör öğretmenleri, mevcut uygulamanın kendilerini asgari ücrete mahkûm ettiğini ve patronların “piyasa şartları” bahanesiyle emeği değersizleştirdiğini savunuyor.
“Eğitim emeği, ucuz işgücü değildir!” sloganıyla yürüyen öğretmenler, devletin kamuda öğretmenlere verdiği maaşın özelde de asgari sınır olarak kabul edilmesini istiyor.
Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi İstiyoruz
Özel sektör öğretmenlerinin çoğu yıldan yıla yenilenen, süreli sözleşmelerle çalışıyor. Bu durum, her eğitim-öğretim yılı başında “Bu yıl sözleşmem yenilenecek mi?” kaygısı yaratıyor. Öğretmenler, süreklilik esasına dayalı bir meslek olan öğretmenlikte, mevsimlik işçi muamelesi görmek istemediklerini belirtiyor.
“İş güvencesi olmadan kaliteli eğitim verilemez” diyen öğretmenler, belirsiz süreli sözleşme hakkının tanınmasını istiyor.
Eğitim ve Güzel Sanatlar İçin Ayrı İşkolu Kurulsun
Mevcut durumda özel sektör öğretmenleri, 10 No’lu “Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar” işkolunda yer alıyor. Bu sınıflandırma, öğretmenleri grev ve toplu iş sözleşmesi (TİS) hakkından fiilen mahrum bırakıyor.
Öğretmenler, eğitim emekçilerinin özgün niteliklerini tanıyan ayrı bir işkolu talep ediyor: “Eğitim ve Güzel Sanatlar İşkolu”. Böylece hem mesleki kimlik korunacak hem de anayasal haklar güvence altına alınacak.
Kamu ile Eşit Özlük Hakları
Özel sektör ve kamu öğretmenleri arasındaki hak uçurumu öğretmenlerin en yakıcı sorunlarından biri. Öğretmenler, aynı işi yapmalarına rağmen maaş, tatil, iş güvencesi, sosyal haklar, emeklilik gibi birçok konuda kamu öğretmenlerine göre geride bırakıldıklarını belirtiyor.
“Aynı sınıfta, aynı müfredatı uyguluyorsak, neden farklı haklara sahibiz?” diyen öğretmenler, eşit işe eşit hak ilkesinin hayata geçirilmesini istiyor.
Gözaltılar Tepki Çekti: “Anayasal Hakkımız Engellenemez”
Polis müdahalesi ve öğretmenlerin gözaltına alınması sosyal medya ve sivil toplum kuruluşlarından sert tepkiler aldı. Sendika yetkilileri, bu müdahalenin demokratik hakların açık ihlali olduğunu vurgulayarak şu açıklamayı yaptı:
“Yürümek, talepte bulunmak, sendikal haklar istemek suç değildir. Biz haklarımızı istiyoruz; susmuyoruz, korkmuyoruz, vazgeçmiyoruz.”