Bakan Işıkhan, "G20 Çalışma ve İstihdam Bakanları Toplantısı"nda konuştu: Bakan Işıkhan, "G20 Çalışma ve İstihdam Bakanları Toplantısı"nda konuştu:

Cemre Polat / Ankara

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP), hayati tehlike oluşturduğu gerekçesiyle sokakta yaşayan köpeklerin 30 gün içinde sahiplenilmemesi halinde “uyutularak”, yani enjeksiyonla öldürülmesine ilişkin yasal düzenleme hazırlığı tartışma yarattı.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı iş birliğiyle Hayvanları Koruma Kanunu’na ilişkin yasal düzenleme tasarısı geçtiğimiz gün TBMM’ye getirildi. Tartışma yaratan tasarı ile ilgili ilk defa açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, toplumda sokak hayvanları ile ilgili sorunun çözümü için bir beklenti olduğunu belirtti.

29 Mayıs günü gerçekleşen AK Parti TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, “Biz istiyoruz ki, barınaklara alınan tüm hayvanlarımız sahiplenilsin. Eğer bunu başarabilirsek bir sonraki adıma da (uyutma) ihtiyaç kalmayacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

P1120913

Artan sokak köpeği popülasyonunu ve sokak hayvanı saldırılarını azaltma gerekçesiyle gündeme getirilen düzenlemenin “katliam” anlamına geleceğini vurgulayan hayvan hakları savunucularından Hayvan Kurtarma Derneği Başkanı Zekiye Taşköklü, 24 Saat Gazetesi’ne konuştu. 

2011 yılında eşiyle kendi imkanlarını kullanarak açtıkları Hayvan Kurtarma Derneği ve barınakta yardıma muhtaç, engelli köpeklere ev sahipliği yapan aile, zor durumdaki hayvanların uygun şartlarda yaşatılmaları ve mağduriyetlerinin sonlanması için çalışıyor. Barınakta 300’ün üzerinde köpeğe annelik yapan Taşköklü, evinde de üç bacaklı bir kuzuyu ağırlıyor. 

Kedi ve köpeklerin kısırlaştırılıp, aşılanıp, yerlerine bırakılması yoluyla popülasyonlarının kontrol altında tutulması ve buradan hareketle mağduriyetlerinin önüne geçilmesi gerektiğini savunan Taşköklü, söz konusu yasal düzenleme tasarısının asla kabul edilemeyeceğini söylüyor.

Taşköklü, “Hayvan Koruma Kanunu’nun gerekleri yerine getirilmedi”

2004 yılında yürürlüğe giren 5199 sayılı Hayvan Koruma Kanunu, sahipsiz hayvanların insani olmayan yöntemlerle yok edilmesini yasaklamıştı. Kanunun yerel yönetimlerce uygulanmadığını ve konunun denetlenmediğini ifade eden Taşköklü, “Yasa uygulansaydı sokakta yaşamaya mahkûm edilmiş köpeklerin sayısı zaten azalacaktı. 
Geçici bakımevleri kurularak sahipsiz hayvanların tedavi ve rehabilitasyonunu gerçekleştirmesi, kısırlaştırıp aşılayarak yaşadığı bölgeye geri bırakılması gerekiyordu. Ancak, kanunun gerektirdiği yükümlülükler ve sorumluluklar büyük ölçüde yerine getirilmedi” sözlerini aktardı.

“Cezai yaptırımların eksikliği sorun yaratıyor”

Sahipsiz hayvan popülasyonunun artmasının en büyük nedenlerinden birinin yerel yönetimlere Hayvanları Koruma Kanununun herhangi bir cezai yaptırım getirmemesi olduğunu söyleyen Taşköklü, “Hayvan üretimi ve satışı devam ederken, hayvanları terk edenler cezalandırılmadı. Bin 389 belediyenin bin 200'ünde bakımevi ya da kısırlaştırma merkezi yok. Maalesef belediye barınakları Nazi kampı gibi hem hastalık hem pislik yuvası. Hayvanlar oralarda 30 gün zaten yaşayamaz” dedi.

P1120838
 

“Bu düzenleme ne dine ne vicdana ne de doğadaki dengeye uyar”

Taşköklü, sahipsiz hayvanların refahının sağlanması için kısırlaştırma ve aşılama yapılmasının önemini vurgulayarak, “Köpekler ve kediler giderse sokakları yılanlar ve fareler basar. Allah bu canlıları insanlar öldürsün diye yaratmadı. Biz gönüllüler, zamanımızı hiçbir canlı acı çekmesin diye harcıyoruz.

Hayvanların saldırmasının birinci nedeni, kısırlaştırma yapılmaması. Sokakta çaresizce sadece yaşamaya çalışan canların açlık, susuzluk ve insanlardan gördüğü kötü muamele… Maalesef ne verirsek onu alırız. Bu uyutma ya da toplama söylemi ne dine ne vicdana ne de doğadaki dengeye uyar” sözlerini aktardı. 

“Hayvanlara şiddet uygulayanların akıl hastanesine yatırılması gerekiyor”

Sokakta yaşamaya mecbur hayvanlara işkence ve kötü muamelede bulunan kişilerin toplumdan soyutlanarak akıl hastanesine yatırılması gerektiğini ifade eden Taşköklü, “Bunların hapse girip 3 ay yattıktan sonra geri çıkmaları çözüm değil, o insanlar topluma bir daha karışmamalı. Hayvanların şiddet görmesi insanlara nazaran küçümseniyor, oysaki şiddet şiddettir. Bize ‘Hayvanları insanlardan çok seviyorsunuz’ deniyor. Merhameti nasıl ayırt edebilirsiniz? İhtiyacı olan bir insanı da görseniz hayvanı da görseniz üzülürsünüz. Hayvana şiddet uygulayan, insana da uygular. Bunun için o insanların tedaviye alınması lazım” dedi. 

“Köpekler bizim mahalle sakinimiz, bizimle yaşamalılar”

Kedi ve köpeklerin Türkiye’nin markası olduğunu ifade eden Taşköklü, “Hayvanlar bizim rengimizdir, kedi köpek olmayan mahalleler mat ve çirkin görünür. İnsanlar eğitilmeli ve hayvanlarla yaşamak öğretilmeli. Onlar bizim semt sakinimiz ve bizimle olmalılar. Muhtaç hayvanlara el uzatmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Editör: Ramazan Atabey