Ahmet Çağatay Bayraktar

Şarkıcı Murat Evgin, Kolombiya'da mini konser verdi Şarkıcı Murat Evgin, Kolombiya'da mini konser verdi

Sanat Özgürlüğünü İzleme (SÖZ) Platformu, 2023-Türkiye’de Sanatsal İfade Özgürlüğü Yıllık Raporu’nu yayınladı. Raporda 2023 yılında kültür sanat dünyasının maruz kaldığı sansür, otosansür, cezalar, etkinlik iptalleri, yasaklar, davalar, telif hakları ihlalleri, grev gibi farklı başlıklar incelendi. Rapora göre etkinlik iptallerinde en çok öne çıkan gerekçe “toplumun birlik ve bütünlüğünü korumak” ve “gençlerin ahlakını bozacak etkinlikler için tedbir almak” oldu. 35 dernek ve siyasi partinin hedef gösterdiği 41 konser/festival, 2 sergi, 2 edebiyat etkinliği, 2 film gösterimi, 1 tiyatro oyunu ve 1 kitap fuarı iptal edildi veya yasaklandı. Kadın, LGBTİ+ ve hayvan haklarını savundukları gerekçesiyle 5 sanatçı, 1 dergi ve 1 sergi hakaret ve tehditle karşılaştı. Sanatçıların maruz kaldığı sansür ve kısıtlamaları SÖZ Platformu temsilcisi Haluk Kalafat 24 Saat’e anlattı.

Raporda 2023 yılında 41 konser ve festivalin iptali yer alıyor. 2022’de 51 etkinliği iptal edildiğini belirten Haluk Kalafat, verilerin aldatıcı olmaması gerektiğini söyleyerek 2023’te daha az etkinlik iptali yaşanmasını şu şekilde yorumladı: “Daha az iptal yaşanması, baskının azaldığının göstergesi değil. Bu aslında uygulanan iptallerin sanat çevresinde de kanıksandığını gösteriyor. Bu yüzden bazı sanatçılar hiç sahne alamadı. Mayıs 2022’de Eskişehir Anadolu Üniversitesi öğrencilerinin düzenlediği festivalin iptal edilmesinden bugüne kadar süregelen bir ‘iptal’ sürecinin içinde yer alıyoruz.”

2023’te iptallere gerekçe de sunulmadı

Etkinlik iptallerinin temelinde açık havada içki tüketiminin engellenmesinin amaçlandığını belirten Kalafat, “2022’de önceden kamu huzuru ve yüksek ses çıkması nedeniyle iptal gerekçeleri üretilirken 2023’te yerel idareler sadece ‘uygun görmedik’ açıklamasıyla festival ve konserleri iptal etti. Alınan karara itiraz için idare mahkemelerine gidildiğinde ise iptal gerçeklerinin ‘devlet sırrı’ olduğu öne sürülüyor, dava dosyalarına gizlilik kararı getiriliyor” dedi.

 Dizi iptalleri neden arttı?

“2023, RTÜK’ün aldığı yayın durdurma ve cezalarının yılı oldu” diyen Kalafat, sön dönemde Kızıl Goncalar dizisi için verilen iki kez program durdurma cezasını ve yayıncı kuruluşa idari para cezası verilmesini şu şekilde yorumladı: “Kızıl Goncalar, Ömer, Kızılcık Şerbeti gibi dizilerin senaristleri, toplumda son zamanda ortaya çıkan muhafazakâr-modern karşıtlığındaki artışı ele alıyor. Bir sanat eserinin görevi de toplumun ve bireyin yaşadıklarını sanatsal bir çalışmayla insanlarla buluşturmaktır. Ve muhafazakâr-modern karşıtlıklarını sadece dizilerde görmeyeceğiz. Edebiyat dünyasında bu tema şimdiden işleniyor. Resim sanatında ve tüm diğer sanatlarda bu konunun ele alındığını görüp izleyeceğiz.” Dizilerin hedef alınmasındaki bir neden olarak da iktidarın kültürel hegemonya kurma isteği olduğunu belirten Kalafat, “İktidar, ‘Dizilerde muhafazakâr yaşam işlenecekse onu da biz işleriz’ diyor. Çünkü kalem kimin elindeyse kültürel iktidarı o devam ettirir. Dizilerde de muhafazakâr karakter ve dünyaların iktidar dışından kalemler tarafından işlenmesi istenmiyor” şeklinde konuştu.

Takipçiler de sanatçıyı baskılıyor

Raporda sadece sansür değil sanatçıların sosyal medyada maruz kaldığı “linç” de yer alıyor. Sosyal medyanın yaygınlık kazanmasıyla her sanatçının yaşantısına dair detaylar, anlık olarak takip edilebildiği gibi olumlu veya olumsuz durumlar da herkes tarafından takip edilebiliyor. Sanatçıların yaşadıkları sosyal medya baskılarına da raporda yer verildiğini söyleyen Kalafat, bu durumu geçmişle karşılaştırarak ulaşılabilirliğin artmasıyla yorumladı: “Önceden izleyiciler filmlerde gördükleri sanatçılara hayranlıkla birlikte bir saygı duyuyordu. Fakat artık sanatçılar daha ulaşılabilir, bir tweet ile yerip bir gönderi ile göklere çıkarılabiliyor. Bu durum da sanatçıyı ister istemez baskı altına alan unsurlar arasında yer alıyor.”

Pandemiden itibaren özel tiyatroların yaşadıkları sorunların katlanarak arttığını vurgulayan Kalafat, “Pandemide uzun süre kapalı kalan özel tiyatrolar, şimdi de yüksek kiralardan olumsuz etkileniyor.  Örneğin Kadıköy, özel tiyatroların yoğunlukta olduğu bir bölge ve buradaki tiyatrolar İBB Şehir Tiyatroları’nın sahnelerini kullanmayı talep ediyor” diye belirtti.

Kazanımlar da raporda yer aldı

Raporda sansür ve yasakların yanında telif haklarına yönelik kazanımlar da yer aldı. Kazanımlar arasında turizm tesislerinde çalınan müziklerden sanatçıların telif hakkı alması kararının büyük bir gelişme olduğunu söyleyen Kalafat, Müzik Yorumcuları Meslek Birliği (MÜYORBİR) başkanı Burhan Şeşen, 2023 yılı sonuna kadar 20 bin turizm tesisinin lisanslanacağını duyurması, Yargıtay’ın Kemal Sunal’ın ailesinin açtığı ‘telif hakkı’ davasının kısmen kabulünü haklı bulmasının önemli gelişmeler arasında yer aldığını belirtti.

Müzik sektörü dayanışma gösteremedi

Raporda kültür sanat emekçilerinin örgütlülüğü kapsamında düzenlenen grev ve eylemlere de yer verildi. Kalafat, kültür sanat alanının örgütsüz yapısına dikkat çekerek mevzuattaki eksiklikleri işaret etti: “Farklı alanlardan da olsa bir kültür sanat çalışanı eğer sendikalı olmak isterse, büro çalışanları iş kolu ile aynı alanda sendikalı olarak gösteriliyor. Yapısal olarak da kültür sanat örgütlülüğe de uygun değil. Bireysel olduğu kadar patron işçi ilişkisinin nasıl kurulacağı konusunda karmaşa var. Örneğin İstanbul’da 300 özel tiyatro var. Bu tiyatroların kurucuları aynı zamanda oyuncu olarak yer alıyor.”

Bu duruma karşın örgütlülüğün önemine vurgu yapan Kalafat Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin iptal edilmesini hatırlattı: “Festival jürisi, gösterimine izin verilmeyen filmin gösterilmesini sağlayamadı belki ama görevlerinden ayrılarak festivalin iptal edilmesini sağladı. Bu da birlikte hareket etmenin önemini gösteriyor. Film ve tiyatroda bu dayanışmayı görsek de müzik sektöründe aynı durum geçerli değil. Örneğin Afyon’un Sandıklı ilçesinde vereceği konser LGBT+ desteği yaptığı gerekçesiyle iptal edilen Gökçe’nin yerine başka bir müzisyen duruma tepki göstermek yerine sahne almayı tercih etti.”

Editör: Ahmet Çağatay Bayraktar