Akalın: Buğdayda yüzde 20'ye varan pas hastalığı var Akalın: Buğdayda yüzde 20'ye varan pas hastalığı var

Halide Güneş / Diyarbakır

Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin etkisiyle alım gücü düştü, vatandaşlar geçinemiyor. Her güne yeni bir zam haberiyle başlayan vatandaşlar için geçinmek bir hayli zor. Krizden en çok asgari ücretli işçiler ve öğrenciler etkileniyor. 

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin kalabalık metropol illerinin başında gelen Diyarbakır’da bulunan Dicle Üniversitesi yaklaşık 42 bin 580 öğrenciyi bünyesinde barındırıyor. Üniversite öğrencileri; Kredi Yurtlar Kurumu (KYK), özel ve cemaat yurtlarında barınıyor. Bunun yanı sıra evde kalan öğrencilerde mevcut.

Türkiye’deki üniversitesi öğrencilerinin aylık masrafları, şehirden şehre farklılık gösteriyor. KYK’da burs ve kredi alan öğrencilerin aldığı miktar ise şöyle:

Yükseköğrenim gören öğrencilere Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan kredi veya burs alan 1 milyon 600 bin öğrenci için 2024 yılı kredi ve burs miktarları; Lisans öğrencileri için 1250 liradan 2 bin liraya, Yüksek lisans öğrencileri için 2 bin 500 liradan 4 bin liraya, Doktora öğrencileri için 3 bin 750 liradan 6 bin liraya yükseltilmişti. 

Dicle Üniversitesi’nde eğitim gören öğrencilerin aylık masrafı, 3 bin-7 bin lira aralığında değişiyor. Diyarbakır’da ailesi ile yaşayan ya da yurtlarda kalan öğrencilerden daha çok zorluk çeken kesim, kirada kalanlar. Özellikle Maraş merkezli depremlerden etkilenen Diyarbakır’da büyük bir konut sorunu oluştu. Diyarbakır’da kiralık evler ortalama 7 bin liradan başlıyor. 

D. Ü..

Son dönemlerde ev kiralarındaki fahiş artış sonucu, bütçelerine uygun ev bulamayan birçok vatandaş mağdur oldu. Diyarbakır’da gerek ekonomik, gerek sosyal etkileşimden kaynaklı konut talebi artmış durumda. Şehir dışından gelip de yurtlara yerleşemeyen öğrenciler son çare olarak kiralık evlerde barınıyorlar. Geleceğin doktor, mühendis, mimar ve öğretmen adayları olan Dicle Üniversitesi öğrencileri, barınma, yemek, yol, okul giderlerini karşılamada sorun yaşıyor. Öğrenciler geçinebilmek için sosyal etkinliklere katılmayıp kendilerini birçok alanda kısıtladıklarının altını çizdiler. 

Öğrencilere yasal bir düzenleme gelmesi şart

Ekran Resmi 2024 04 09 12.36.46Emlak Danışmanı Emin Uykur, konuyla ilgili şunları söyledi:

“Bir emlak danışmanı olarak şunu söyleyebilirim ki öğrenciler pek başvuru yapamıyor fahiş fiyat artışları yüzünden. Çoğu öğrenci kendi aralarında anlaşıp 3-5 kişi ev kiralamaya çalışıyor maliyeti daha aza düşürmek için. Öte yandan ev sahipleri sıklıkla öğrencilere ev vermiyor. Diyarbakır’da da özellikle kira artışları başını almış gidiyor. Depremden önce kiralar gayet iyiydi depremden sonra fırsatçılık başını aldı gitti.

Konut sıkıntısı çözülürse, öğrencilere uygun konutlar mevcut olup düzenli bir şekilde konutlara yerleştirme sağlanabilir. Bunun için öncelikle öğrencilere yasal bir düzenleme gelmesi şart. Öte yandan ev sahiplerine fahiş kira artışları için bir yasa şart diye düşünüyorum. Aksi takdirde bunun önüne geçilemez. Düzenleme olduğunda bir nebze de olsa bunun önüne geçilir.”

“Olması gereken şeyler bizim için lükse dönüştü”

Şehir dışından gelen, kira fiyatları öğrencilerin bütçesini aştığı için kötü şartlardaki bölge ve evlerde kalmak zorunda kalan Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi 5. sınıf öğrencisi Ahmet Şinasi, yaşadıklarını şöyle anlattı:  

“Diyarbakır’da ailelerin pek tercih etmediği, güvenli olmayan bir yerde kalıyorum. Bu yüzden kiram, mevcut kiralara göre uygun. Eski bir yapı, rutubetli, karanlık bir yer. Komşularım göçmen, ısınma sorunu var. Çok soğuk olduğu zamanlarda geç saatlere kadar kütüphanede ders çalışıyorum ya da geceyi evi sıcak olan arkadaşlarımda geçiriyorum. İnsani olmayan şartlarda yaşıyoruz. Aylık masrafım 6-7 bin lira. Tabi aylık masrafımız hem biz öğrenciler hem de toplumun geneline göre şekilleniyor. Alım gücünden ötürü kısılmış bir halde. Yeri geldiğinde yemeğimizden, suyumuzdan, sosyal aktivitelerimizden kısarak ayı çıkartıyoruz. Kantin fiyatları çok yüksek değil ama fiyat artışına yansıtmamak için kalitesini düşürüyorlar. Kantini değil de yemekhaneyi tercih etmeye mecbur kalıyoruz; sürekli aynı çeşit yemekler çıkıyor, ama pek önemsenmiyor. Hijyen sorunlarıyla karşılaşıyoruz. Etrafımdaki tüm arkadaşlarım kendinden kısıyor. Kafe değil de kahvehanelerde çay içiyoruz, ders materyallerinden kısıyoruz. Orijinal kitaplara ulaşamadığımız için genellikle fotokopi çektiriyoruz. Evde yemek yapıyoruz yoksa da dışardaki en ucuz yemeği tercih ediyoruz. 2023-2024’te sosyal etkinliklere çok az katıldım. 2 yılda sadece 1 kere sinemaya gittim. Burs ya da kredi almıyorum. Özel bir kurumdan 3 bin liralık burs alıyorum. Olması gereken şeyler bizim için lükse dönüştü.”

Diyarbakır-1

“Kendimden kısmak zorunda kalıyorum”

Dicle Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Fırat Kaya, sıkıntılara ilişkin şöyle konuştu:

“Aylık ortalama 6 bin lira masrafım oluyor. Tabii en dip harcamalar ile. Daha uygun olduğu için genellikle yemekhaneyi tercih ediyorum. Yemek fiyatları orada 9 lira. Kantindeki fiyatlar bütçeyi aştığı için tercih edemiyoruz. Durum böyle olunca da kendimden kısmak zorunda kalıyorum okul giderlerine öncelik göstermek için. Dışarıda harcama yapabilmek için okuldan arta kalan zamanlarda çalışmak zorundayım. Uzun zamandır sosyal etkinliklere katılamadım. Kredi alıyorum. Ailemle birlikte yaşadığım için kira ödemiyorum.” 

“Kitaplar pahalı olduğundan genellikle PDF okuyorum”

Krizden nedeniyle birçok öğrenci istediği kitaba ulaşamıyor, genellikle ikinci el kitapları tercih ediyorlar. Kitap PDF’lerini okumakla yetinen birçok öğrenci var. Eğitim Fakültesi 3. Sınıf öğrencisi Fatma Yıldız, şunları aktardı:

“Üniversiteye yakın bir yurtta kaldığım için yol masrafım pek olmuyor. Sosyal anlamda da pek dışarı çıkmıyorum ekonomik nedenlerden dolayı. Kitaplar pahalı olduğundan genellikle PDF okuyorum. Üniversitedeki kantin fiyatları pahalı diye düşünüyorum, yemek fiyatı her ne kadar uygun olsa da öğrenciler için biraz esnetilmeli. Özellikle gezi ya da arkadaşlarımla yapacağım aktiviteleri çok kısıyorum. Dışarda yaptığım harcama, çoğunlukla kişisel ihtiyaçlar oluyor. Etkinlikler ücretsizse katılıyorum. Burs alıyorum ona rağmen giderimi karşılamıyor o yüzden ailemden destek de alıyorum. Aylık giderim 3 bin-4 bin lira, kısıtladığım haliyle.” 

Kütüphane

“Ailemden destek alarak ve ekstra çalışarak ayı bitirmeye çalışıyorum”

Şikâyetlerini dile getiren Dicle Üniversitesi Mimarlık Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Şeyma Yılmaz, şunları söyledi:

“Daha önce başka bir şehirde okuyordum. Özel yurtta kaldığım için maddi olarak çok zorlandım ve geçinemeyince de okulu bıraktım ve ailemin yanına döndüm. Tekrar sınava hazırlandım. Şimdi Dicle Üniversitesi’ndeyim. Aylık masrafım minimum 5 bin lira. Ama bölüm çok masraflı. Her hafta çıkardığımız pafta ücretleri, teslim zamanları 1000-2000 lira arası harcamalar yapıyoruz. Yol ücreti 150-200 lira arası. Haftanın 3 günü okula gidiyorum. 1200 lira yemek ücreti var. Bundan sonra alacaklarım lükse giriyor, okumayı çok sevdiğim halde kitap almak bile. Kantin fiyatları uygun değil ama çıkan fiyatlara da artık yüksek diyemiyoruz. Doyurmayan tost ve çay içmek istersen 50 lira bırakıyorsun. Şimdi denilecek ki neden yemekhane dururken dışardan yemek yemek. Evet, daha uygun ama gerçek anlamda yenilmiyor. Ve şu okullarda yemeklerden dolayı zehirlenen çok öğrenci olmuştu bir dönem. Ondan sonra hiç gitmemeye başladım. Kendimden kısıyorum. Bir kafede oturmak istesem minimum kahve ücreti 60 lira. Bunu ayda iki defa yapabiliyorum ama lükse girmiş mi oluyorum? Konsere gideyim biraz kafam dağılsın desem bilet fiyatları 500 lira. Aylık 5 bin lira ile bu yapılabilir mi? Burs ve kredi almıyorum. Ailemden destek alarak ve ekstra çalışarak ayı bitirmeye çalışıyorum.”

“Öğrenci ailesi olmak hem maddi hem manevi anlamda çok zor”

Bu süreci öğrenciler kadar aileler de stresli geçiriyor. Özellikle dar gelirli aileler çocuklarının geleceğinden şüpheli. Üç öğrenci babası Bayram Erdak, “Toplam 3 öğrencim var. Dört yıl önce ayda ortalama 3 bin masraf varken şu an da ayda ortalama 15 bin. En çok kız çocuğumun masrafı var. Öğrenci ailesi olmak hem maddi hem manevi anlamda çok zor bir süreci kapsıyor. Ülke ekonomisinin yarattığı olumsuzluklar her anlamda masrafa yol açıyor. Sonunu öngöremediğimiz ve meslek hayatlarının belirsizlikle sonuçlanacağı bir eğitim sistemi söz konusu olduğu için manevi anlamda da bir yıpranma söz konusudur” diyerek anlattı yaşadığı sıkıntıyı.

Editör: Orhan Karadağ