1990 lı yıllarda bir vergi iadesi sistemi vardı.. Aylıklı çalışanlar bir ay içinde yaptıkları masrafları faturalandırıp karşılığında vergi iadesi alıyordu… Toplanan faturaların tutarı ancak alınan maaş kadar olabiliyordu..
Fatura verme zamanı geldiğinde herkes birbiriyle kontakta olur fazla olan faturalar arkadaşlar arasında paylaşılırdı. Bazı harcama kalemlerini içeren faturalar vergi iadesinde geçerli olmadığı için, çalışanlar biraz zorlanırdı. O nedenle birbirleri arasında fatura becayişi olurdu..
Yine bir aylık faturaları doldururken bir arkadaşımız “ben bu ay ve sonrasında bir süre fatura vermeyeceğim” dedi..
Biz nedenini sormaya hazırlanırken cevabı da kendisi verdi.. “Ben bir araba aldım ilerde bir soruşturma geçirirsem ve arabayı sorarlarsa bütün paramı arabaya verdim o nedenle hiç masraf yapmadım diyebilmek için”
O arabaya nasıl sahip olduğunu bizler biliyorduk ama kağıt üzerinde hiç öyle gözükmüyordu.. Yanlışlıkla bir müfettiş incelemesi olsa ona verilecek cevap da hazırdı.. “Ben bütün maaşımı arabaya verdim. Borcumu bitirene kadar da vergi iadesi almadım. İstediğiniz gibi inceleyebilirsiniz“ akla gelen ilk cevaptı…
Bu tip yaklaşımların ve evrak vermelerin önüne geçmek için müfettişlerce veya kamu görevlilerince yapılacak soruşturmaların sadece kağıt üzerinde kalmaması, kişinin ve aile fertlerinin özel yaşamlarının da en ince ayrıntısına kadar mercek altına alınması gerekmektedir.
Vergi iadesinin düşündürdükleri
Süreyya Oral
Yorumlar