12 bin yıl öncesine dayanan antik kenti Hasankeyf, geçen yıl Ilısu Barajı’nın bitmesiyle sular altında kaldı. Antik kentin yeni yerleşim alanındaki yaşanan sorunlar katlanarak büyüyor, onlarca sorun çözüm bekliyor. Bazı hak sahiplerinin çeşitli bürokratik nedenlerle konut sahibi olmadığı ileri sürülürken turizme bağlı işsizlik rakamları ilçe sakinlerini endişelendiriyor. Yeni yerleşkenin belirsizlik, sahipsizlik ve yüklenici firmaların kaderine terk edildiği bildirilirken salgınla beraber Hasankeyf’in yoğun bakımda olduğu söyleniyor
Mehmet Sait -(Civan) Değer / Batman-  Geçen yıl Ilısu Barajı’nın bitmesiyle Dicle nehrinin suları altına kalan, geçmişi 12 bin yıl öncesine dayanan Batman’ın antik kenti Hasankeyf İlçesi’nin yeni yerleşim alanında yaşam adeta felç olmuş durumda. Ilısu Barajı daha proje aşamasındayken çalışmalarına başlanan yeni yerleşim yerinde yaşanan sorunlar, katlanarak büyümeye devam etti. Antik kentin yeni yerleşim alanında onlarca sorun çözüm bekliyor. Asırlar boyunca Dicle Nehri üzerindeki İpekyolu geçişini sağlayan, o dönemki ticaretin can damarı olan tarihi köprü yerine beton köprünün açılması da bazı kesimler tarafından olumlu karşılanmıştı. Yıllarca; çevre, doğa, tarih savunucularının yanı sıra aydınların verdiği bütün mücadelelere rağmen Hasankeyf, baraj sularının altında kalmaktan kurtarılamazken, yeni yerleşim yerinde alt ve üst yapı sorunları yeterince çözüme kavuşturulamadı. Söz konusu sorunlar, ilçede ikamet eden yurttaşlara zor anlar yaşatıyor. Gazeteci - Yazar Hasan Argunağa, Doğa aktivisti Emin Bulut ve Hasankeyf’te turizmcilik yapan Fırat Argun ile ilçe sakinlerinin yaşadığı sorunları konuştuk. Batmanlı çevre aktivisti Gazeteci - Yazar Hasan Argunağa, Batman’ın antik kenti Hasankeyf’in, Ilısu-Veysel Eroğlu Baraj suları altında kalmasından önce yeni bir Hasankeyf inşa edildiğini anımsatıp yeni Hasankeyf’te ilçe sakinlerinin ciddi anlamda mağduriyet yaşadığını belirtti. [caption id="attachment_217283" align="alignright" width="385"] Gazeteci-Yazar Hasan Argunağa[/caption] “Hak sahipleri konut bekliyor” Antik Hasankeyf’ten çok sayıda tarihi ve kültürel eserlerin taşındığı yeni Hasankeyf’te devlete ait kaymakamlık, belediye vb. resmi binalar dışında halka da konutlar yapıldığını ancak yeni yerleşim yerinde önemli sorunların çözüm beklediğine işaret eden Argunağa, şunları söyledi: “Yeni Hasankeyf’in yığınla sorunu bulunuyor. Yeni yerleşkede en önemli sorunların başında Hasankeyf yerlisi olup, konut hakkından yararlanamayan vatandaşın yaşadığı sıkıntılar geliyor. Hak sahiplerinin çeşitli bürokratik nedenlerle konut sahibi olmadığı ileri sürülüyor. Edinilen bilgilere göre, son üç yılda Hasankeyf’te oturma zorunluluğu şartı ile vatandaşlara konutlar verilirken, bürokrasideki bazı eksiklikler nedeniyle yaklaşık 300 ailenin mağdur olduğu belirtiliyor. Bunlardan 55 ailenin, memur olduğu ifade ediliyor. Batman veya başka ilçelerde memur olarak görev yapan Hasankeyflilerin ikametlerini zamanında Hasankeyf’e taşıyamamaları yüzünden mağdur oldukları, hak dava eden memurların yargıya başvurdukları öğrenildi.” Turizme bağlı işsizlik Yeni Hasankeyf yerleşkesindeki diğer bir sorunun ise turizme bağlı işsizlikten kaynaklandığını, salgınla birlikte bu konudaki olumsuz etkilerin daha da fazla görüldüğünün altını çizen Argunağa, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eskiden Dicle Nehri kenarındaki bir yerde kendilerine ait çardaklarla geçimlerini sağlayan nice aile, yeni yerleşkede mahrumiyetler yaşıyor. Bir gelir kaynağı olarak düşünülen kayıklar ve küçük tekne ile vapurların bir sisteme oturtulmaması da önemli bir sorun. Turizmde yat ve botların kullanımı, ruhsatı gibi problemler çözüm bekliyor. Turizme bağlı işsizlik rakamları ilçe sakinlerini gelecek için endişelendiriyor.” Yeni yerleşkede içme suyu kireçli İlçede içme suyu sorunun insan sağlığını tehdit edecek boyutlarda olduğuna dikkat çeken Argunağa, içme suyunun oldukça kireçli olmasından kaynaklı sorunlar yaşandığını, mali durumları iyi olan Hasankeyflilerin arıtma cihazları kullandığını ancak arıtma cihazı satın alamayan yoksulların ciddi sağlık problemleriyle karşı karşıya kaldıklarını kaydetti. Hasankeyf’in yeni yerleşkesinin baraj gölünün kenarında olmasına karşın herhangi bir seyir terası kurulmaması ve bir meydanın bulunmamasının da sorun önemli problem biri olduğuna değinen Argunağa, sözlerini şöyle bitirdi: “Yeni yerleşkemiz göl manzaralı ancak ne bir sahil oluşturulmuş, ne de bir yürüyüş parkuru. Deniz veya göl manzaralı bütün yerleşim yerlerinde, sahil boyu oturma ve dinlenme alanları, parklar bulunurken, yeni yerleşkede bunun için bir adım atılmamış. Bu anlamda ilçe halkı kaymakamlıktan ve belediyeden hizmet bekleniyor.” [caption id="attachment_217281" align="alignright" width="401"] Doğa aktivisti Emin Bulut[/caption] ‘Hasankeyf, Kerbela’ya dönüştürüldü’ Uzun yıllar Hasankeyf’in baraj suları altında kalmaması için mücadele eden çevre ve doğa aktivisti Emin Bulut ise antik kentte yaşamın adeta Kerbela’ya dönüştürüldüğünü vurgulayarak şu değerlendirmede bulundu: “12 bin yıllık bir geçmişi ile yeryüzü uygarlığın merkezi olan antik kent Hasankeyf, yalnız ve sessiz bir ortamda baraj gölün altında yatıyor. Yeni yerleşke ise belirsizlik, sahipsizlik ve yüklenici firmaların kaderine terk edilmiş adeta bir şantiye mezbahanesine dönmüş vaziyette. Yaşam burada adeta Kerbela’ya dönüşmüş. Sözde turizm kalkınma hamlesi deyip, duruyor yetkililer. Fakat burada son yılların en büyük sessizliği hâkim. İşin içine salgın da eklenince burada hayat felce uğramış durumda. Bir kaç tekne turu yapılmasına rağmen istenilen düzeyde bir turizm destinasyonu yapılmıyor. Hasankeyf halkı, işsiz, güçsüz, çaresiz ve sahipsiz durumda. Yerel yönetim, kabuğuna çekilmiş, hiçbir inisiyatif almıyor. Son günlerde antik kentin etrafına birkaç bin fidan dikildi, başka da bir gelişme görünmüyor. Teknelerin resmi bir seyahat ortamı bulunmuyor. İşletmeler sinek avlıyor. Müze bitmesine rağmen henüz ziyarete açılmadı. Müze park vadisinin peyzaj ihalesi yapıldı. Buna rağmen gözle görülür bir ciddi çalışma yürütülemiyor. Halen burada ciddi bir konaklama sorunu var. Birkaç cafe ve lokanta dışında esnaf ciddi sorunlarla karşı karşıya. Esnaf kan ağlıyor. Ne gelen var, nede giden. Hasankeyf kalesi ve çevresinin restorasyon ve çevre düzenlemesi belirsizliğini koruyor. Binlerce yıla direnen eski Hasankeyf kaderine terk edilmiş. Yeni Hasankeyf yerleşkesi ise bin bir sorunla boğuşuyor. Tarihi ilçe, adeta tarih oldu ve çaresizlik girdabında boğuşuyor.” [caption id="attachment_217282" align="alignright" width="436"] Hasankeyf’te turizmcilik yapan Fırat Argun[/caption] Salgınla kaybeden Hasankeyf yoğun bakımda 30 yılı aşkın bir süredir Hasankeyf’te turizmcilik yapan Fırat Argun ise, barajın faaliyete girmesiyle antik kentte turizmin ağır yaralar aldığını, salgınla birlikte de giderek artan işsizlik nedeniyle ilçe sakinlerinin ciddi anlamda geçim sıkıntısı çektiğini dile getirerek şunları söyledi: “Salgınla beraber Hasankeyf, iki kere kaybetti. Yöneticiler ayıplarını salgını bahane ederek örtmeye çalışıyorlar. Esnaf zor durumda. Turizm bitmiş, tükenmiş. Hasankeyf şu anda yoğun bakımda, koma halinde can çekişiyor. Öngörüyü sağlayacak yurttaşların önü açılarak gerekli ortamın sağlanması lazım. Bu yurttaşları da görecek ve dinleyecek, kaideye alacak idareciler lazım. Şu anda ikisi de yok.”
Editör: Ahmet Ertüm