Belediye başkanları ile medyanın arasında sıkıntılı bir diyalog vardır… Temel sorun başkan olarak yaptıkları faaliyetlerin, açılışların gazetelerde yer bulup bulmaması üzerine kuruluydu… Bazı başkanlar ağızlarıyla kuş da tutsalar gazetelerde tek sütun yer bulamazlardı…

Süreyya Oral

Gazetelerin merkezlerinin İstanbul'da olması da ayrı bir dertti… Bu durumu İstanbul’a belediye başkanı olanlar her zaman kendi lehlerine çevirebiliyorlardı… İstanbul belediye başkanlarının yaptıkları küçük bir icraat bile gazetelerin birinci sayfalarında yer bulabiliyordu... Tabii bu durum diğer illerin belediye başkanlarını çileden çıkarıyor, kendilerini iş yapmayan bir başkan konumunda görüyorlardı… Bunun tek nedeni İstanbul belediyesinin suyun kaynağının başında bulunmasıydı… Çünkü bütün medya kuruluşlarının büyük veya küçük bir sorunları oluyordu belediye ile çözümlenecek... Bu nedenle hepsi belediyelere hoş görünmek zorundaydı…

Tabii bu durum kamuoyuna ulaşan haberler sadece İstanbul büyükşehir belediyesi çalışıyor diğerleri yatıyor türünde bir imaj yaratıyordu…

Bu çarpık ortamda Anadolu’daki birçok belediye de sadece bir sel veya deprem felaketi sırasında hatırlanıyordu…. Mesela Ankara Büyükşehir Belediyesi bile normal koşullarda ulusal basında  yer almazken, üçüncü büyük kentimiz olan İzmir de yok sayılan iller arasında yer alıyordu…

Ulusal yayın yapan medyaya göre İstanbul’un sorunları bütün ülkeyi ilgilendiriyor, diğer belediyeler ise sadece kendi bölgelerini ilgilendiriyordu… Bu nedenle de ulusal basında yer almalarının tek alternatifi kalıyordu; o da siyasilerin yapılacak aktiviteye destek vererek törene katılmaları… Ancak o zaman ulusal gazetelerde yer bulabiliyordu İstanbul haricindeki belediyeler…

Hiç unutmuyorum bir yıl İstanbul’a yoğun kar yağmıştı… Ertesi gün ulusal gazetelerin üç dört sayfası bu kar haberiyle doluydu… Doğu Anadolu'da kar nedeniyle kapanan Van Bahçesaray yolundan ise tek satır bahsedilmezdi...

Ulusal gazetelerin yerel yönetimlere bu yaklaşımını dönemin Başbakanı Turgut  Özal, dile getirirken bir başka açıdan yaklaşmış ve “Bedrettin Dalan yaptıklarını yüzde yüz, Burhan Özfatura yüzde elli, Mehmet Altınsoy ise  ancak yüzde on abartabiliyor” demişti… Tabii bunu belediye başkanlarıyla ilgili olarak ulusal basında yer alan haberlere bakarak söylüyordu. 

Bu durumda bugün de değişen bir şey yok. Yolda yürüme şekliyle bile medyada yer alan tek isim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu.
Hasbelkader TBMM ve Hükümet de İstanbul’u merkez tutmuş olsa vay yerel yönetimlerin haline... Hiçbir zaman dertlerini sıkıntılarını iletecek bir mecra bulma  şansları olmayacak…

İstanbul basınına göre, her yer taşra… Ankara da dahil buna. İstanbul’daki olaylar herkesi, diğer illerdeki olaylar ise o illerde yaşayanları ilgilendirir mantığı, olaylara çarpık bir yaklaşım biçimi…