Utku ŞENSOY Yeni yılın ilk günlerindeki köşe yazılarında iyi niyet temennileri ve pembe tablolar çizmek adettendir. Yurttaşa moral pompalayıp toplumsal barış ve huzura kat...

Utku ŞENSOY Yeni yılın ilk günlerindeki köşe yazılarında iyi niyet temennileri ve pembe tablolar çizmek adettendir. Yurttaşa moral pompalayıp toplumsal barış ve huzura katkı sağlamak şüphesiz hepimize iyi gelir. Biz de ilk paragrafımızda adeti sürdürelim; Yeni yıl, ülkemize, ulusumuza ve tüm bireylere çok daha iyi koşullarda yaşayabileceğimiz, huzurlu, mutlu günler getirsin. Ancak bu yılın diğer yıllardan çok farklı olduğunu unutmayalım. Cumhuriyetimizin 100’ncü yılına giriyoruz! 2023 yılının, Cumhuriyetimize, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, isimsiz kahramanların kanları, canları pahasına yoktan var ettikleri ülkemize layık olmasını diliyoruz. Huzur ve mutluluktan söz edip, güzel dilek ve temennilerde bulunurken, aklımız bir yandan da 6 ay içinde yapılacak olan seçimlerde. İktidarın, Asgari Ücret, 3600 Ek Gösterge ve EYT rüzgarını arkasına alması, Ankara kulislerini hareketlendirdi. Şimdi erken seçim ve Nisan ayı söylemleri dillendirilmeye başlandı. Artık geri sayım başladı, seçim sathı mailine girdik diyebiliriz. Seçim derken akla şu sorular geliyor, ülkemizde siyasetin toplum huzurunu tehdit etme pahasına sert söylem ve gerilim içinde yapıldığı gerçeği ortadayken, sükunet, itidal ve huzur olacak mı? Ortalığı sakinleştirmesi gerekirken, gerilimden, kutuplaştırmadan beslenme alışkanlığı üzerine yapılan siyaset ve siyasi söylemler, ülkemizde sevgi ve barışı hakim kılabilecek mi? Siyasi arenanın gerilim dolu atmosferinde hakaretamiz sözlerle yapılan siyaset, seçim döneminde tansiyonu düşürebilecek mi? Biz yine iyimserliği sürdürüp, umudumuzu yitirmeyip halkımızın büyük bir kısmının sağ duyusuna güveniyoruz. 2023 yılı ve seçimler ülkemize, yurttaşımıza hayırlar getirsin diyoruz. *** EYT Yılan hikayesine dönen Emeklilikte Yaşa Takılanların feryadına iktidar nihayet kulak verdi ve 8 Eylül 1999 öncesi sigorta girişi olanları EYT kapsamına aldı. Bu tarihten sonra hizmet başlangıcı olanlar düzenlemeden yararlanamıyor. Prim ve sigortalılık süresi şartlarını karşılayanlar yaşa bakılmadan emeklilik hakkı kazandı.8 Eylül 1999 öncesi işe girişi olanlardan kadınlar için 5 bin prim günü ve 20 yıl sigortalılık süresi, erkekler için 5 bin prim günü ve 25 yıl sigortalılık süresi gerekiyor. 2 milyondan fazla yurttaşa yarar sağlaması beklenen EYT düzenlemesiyle e Devlet uygulamasına ziyarette patlama yaşandı, sistem kilitlendi. Her şey bir yana önemli bir adım atıldı, herkese hayırlı olsun. Dileriz iddia edildiği gibi, aylık bağlama oranları düşük olup, bir kişinin alacağı maaş 2-3 kişiye bölünüp mağduriyete yol açmaz. Zira çoğu asgari ücretle çalışan EYT’ lilerin yeni artış ve refah payıyla birlikte 4 bin 500 lira civarı olması beklenen emekli maaşları hiç yoktan iyi olsa da, huzurlu bir yaşam için yeterli değil. *** [caption id="attachment_261163" align="alignright" width="400"] Emeklimiz daha iyi yaşam koşullarını hak ediyor[/caption] EMEKLİ Asgari Ücret ve EYT’ den söz etmişken, dar gelirli milyonlarca emekliye değinmemek, onları bunaltan düşük aylık politikalarından ve vergi dilimlerinden söz etmemek olmaz. Onlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “çalışanlarımızın emeklilikle ilgili beklentilerini karşılayacak hazırlığı yakında tamamlıyoruz” sözlerinin ardından, bugün açıklanacak müjdeyi beklemeye başladı. En düşük emekli aylıklarının asgari ücretin altında kaldığına dikkat çeken Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün, emeklinin eriyen gelirine ilişkin çarpıcı tabloyu şöyle açıklıyor; “Bugün en düşük emekli aylığının asgari ücret karşısında küçüldüğü bir tablo ile karşı karşıyayız. 2002'de net asgari ücret 184 lirayken, en düşük emekli aylığı 252 liraydı. Yani en düşük emekli aylığı bile asgari ücretin üzerindeydi. Bu yıllar içerisinde en düşük emekli aylığı ile asgari ücretin eşit olduğu bir tabloya dönüştü. 2016'da en düşük emekli aylığının bin 242 lira, asgari ücretin ise bin 300 lira olmasıyla tablo asgari ücret lehine değişti. Sonraki yıllarda asgari ücret en düşük emekli aylığının hep üzerinde oldu." Pandeminin ardından, Ukrayna ve Rusya savaşı, enerji krizi, dünyadaki ekonomik belirsizlik ve resesyon beklentileri, 2023 yılının da hayli sıkıntılı geçeceğine dair işaret veriyor. Ekonomik krizde, kemer sıkma politikaların uygulanması, kamu harcamalarının dizginlenmesinin yanı sıra herkesin fedakarlık yapıp elini taşın altına koyması şarttır. Ancak dar gelirli emekliden daha fazla fedakarlık yapmasını beklemek insafsızlık olur. Gençlikte her şeye katlanılıyor, kuru ekmek-soğan da yeniyor, ama Avrupa’nın yaşlıları yaz-kış güney sahillerimizin tadını çıkarırken, bizim emeklimiz, kendi ülkesinde huzur ve insanca yaşamayı hak etmiyor mu? Ekonomik sıkıntılara çözüm bulmak, dar gelirli yurttaşlarımızın sorunlarını giderip, insanımızın karnını doyurup, sıcak bir yuvaya kavuşturmak, sağlık giderlerini karşılayıp, güvenliğinin sağlanması sosyal devletin başat görevidir. Ancak daha da önemlisi gelir dağılımının adaletli yapılmasının gözetilmesidir. Deveyi havuduyla yutanların, aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyip hala gözü doymayanların olduğu bir dünyada, sürekli dar gelirliden fedakarlık beklemek, onlara halinize şükredin diyebilmek bize hiç de adil gelmiyor.