1987 yılında  yapılan genel seçimler öncesinde dönemin Başbakanı ve ANAP Genel Başkanı Yurgut Özal’ı izliyor ve günler süren yurt içi gezilerine çıkıyoruz… Temmuz ayında Ankara’dan partinin seçim otobüsüyle çıktığımız yurt içi gezisinde Afyon, Denizle, Aydın ve İzmir’e gideceğiz..
Bu bahsettiğim iller de yol üzerindeki ilçelerde yapılan  mitingler  ve görüşmeleri izliyoruz… Aydın Denizli il sınırında vali ve bürokratlar Özal’ı karşılıyorlardı… Hava oldukça sıcaktı, fotoğraf çekmek için ayağım çabucak ayakkabıdan çıkmış ve çorapla yere basmak zorunda kalmıştım….
Bu havanın aşırı sıcaklığını anlatmamın nedeni sonrasında başıma gelen olayla ilgili… Yoldayken öğrenmiştik, gazeteci ağabeyim, bir dönem Milliyet gazetesinde birlikte çalıştığımız ağabeyim Örsan Öymen Bodrum’da  geçirdiği kalp krizi sonrası  hayatını kaybetmişti.  Öymen’in cenazesi Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi morguna getirilmişti..
Otobüsümüz İzmir’e indiğinde ben soluğu Hastane de aldım. Ağabey Altan Öymen de oradaydı.. Cenaze yıkandıktan sonra İstanbul’a götürülecekti.. Biz kapıda beklerken içerden çıkan hoca bir kişinin cenazesinin yıkanmasına katılmasını istedi… Altan ağabey yıkamaya benim katılmamı istedi.. Kendini kıramazdım morga girdim ve yıkanırken cenazenin sağa sola döndürülmesine yardım ettim.
O anda şoke oldum vücudunun ön tarafında bir belirti olmayan Örsan abinin sırtı baştan aşağı mosmordu.. Onu öyle görünce başımdan kaynar sular döküldü ve gördüğüme inanmamak için kendimi çok zorladım…
İşin en acı tarafı ise o görüntüden sonra Örsan  ağabeyin o gülen insanlarla şakalaşan yüzü hiç gözümün önüne gelmedi… Bazen keşke cenazenin yıkanması  sırasında morga girmeseydim diye düşündüm, ama Altan abiyi kırmanın daha büyük ayıp  olacağını düşündüm… 
Şimdilerde bile Örsan Öymen, Milliyet’teki tavla, king partileri ile bazı sohbetler de anılırken bile  benim gözümüm önünde hep o morg hali geliyor…