Ankara’nın Or-An semtinde oturuyorum.Aşağı-yukarı her gün Kızılay’a Belediye otobüsleri ile gidip gelirim.

Saymadım ama, Or-An ile Kızılay arasında 50’den fazla otobüs durağı var.

Bu duraklardan otobüse binan insanlarda müthiş bir kızgınlık görüyorum.

İnsanlar, kızgınlıklarını başta Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek olmak üzere bu ülkeyi yönetenlere bedduada bulunarak açığa vuruyorlar.

Kızgınlıklarının nedeni, duraklarda dakikalarca otobüs bekleyip, gelen otobüslerin ise hınca hınç  dolu olmaları nedeniyle balık istifi gibi taşınmaları.

"İnsana saygı yok" cümlesiyle başlayan yakınmalar, beddualar, kızgınlığın derecesine göre devletin tepelerine kadar uzanıyor.

Bedduanın şiddeti, bu kış kıyamete durakta bekleme süresiyle doğru orantılı.

Hükümet, 65 yaş ve üstü için ücretsiz taşıma uygulamasını aşlattıktan beri otobüsler insan yığınıyla dolu. Duraklarda bekleme süresi de bir o kadar uzadı.

Güzergâhta yeni AVM’ler, yeni siteler, yeni yerleşim yerleri toplu taşımaya olan talebi patlama noktasına getirmiş ama, otobüs sayısı o oranda arttırılmamış.

Bir de, "iktidara oy vermediğimiz için cezalandırılıyoruz" kanaati var.

Çok yaygın bir şekilde dillendiriliyor.

İktidara oy veren semtlerde bu manada bir sıkışıklık yokmuş. Dolayısıyla beddua da yok.

Düşünün; şehrin bir kısmı yöneticilere beddua okurken, diğer yarısı halinden memnun.

Arabesk bir çelişki.

Ankara, parasız hizmet verdiği insanların onurlarıyla oynuyor.

Cihaza kart okutulduğunda, herkesin duyabileceği bir şekilde "65 yaş" sözü yankılanıyor otobüslerde.

Özellikle kadınlarımız bu uygulamadan bir hayli şikâyetçi.

Malûm; kadınlarımız yaşlarının açığa vurulmasından hoşlanmazlar.

İstanbul ve İzmir’de böyle değil. Kart okutulduğunda insanların yaşları teşhir edilmiyor, cihazdan sadece "bip" sesi çıkıyor, o kadar.

Melih bey bunu ANKARA’da özellikle yapmıyor.

Belki, yaşları açıklanınca insanların binmekten vazgeçeceğini hesaplıyordur.

Ne sebeple olursa olsun, yanlış ve onur kırıcı bir uygulama.

Üstelik, beddua yağdırıyor!

Nereden bakarsanız bakınız, ters tepiyor.

Biz uyarıyoruz. Çare bulmak yöneticilerin işi.

Cihaz, benim kartımı "BASIN" diye okuyor.

Bazen, arkamdakilerden uyarı aldığım da oluyor:

"Amca, kartınızı basın."