Yazmayalım diyoruz ama gündem bizi sürüklüyor.

Meclis’in gelmiş geçmiş en usta hatiplerinden biri.

Kirli ortamlarda temiz kalmayı başarabilmiş bir politikacı.

Nazik, etrafını kırmamaya özen gösteren bir insan.

Damarına basıldığında yırtıcı bir kaplan. Her sözü kurşun gibi.

"Bu çınarın gölgesinde ne gün görmemiş hakikatler var."

Tehdit edince de böyle edebi bir cümle kullanıyor.

Partide özgül ağırlığı olduğu doğru. Ancak, bu ağırlık gitgide hafifliyor. Meselâ Gökçek’e çalım atarken, "seçimden sonra gösteririm gününü" dedikten sonra sessiz kalması eksi puan.

Erdoğan’a esip gürlemelerinden sonra çark etmesi yine eksi puan.

Özellikle Erdoğan’a karşı omurgasını pek dik tutamıyor. Korkuyor desen, neden korkacak.

Çiğ yememiş ki karnı ağrısın. Ama her atıştan sonra geri çekilip suskunluğa bürünmesi tuhaf. Sorarlar adama:14 yıl boyunca bu iktidarın her kademesinde görev aldın.

Bir sürü yanlışa sessiz kaldın.

Damdan düşünce mi aklın başına geldi?

Hüseyini, müseyini boş ver de,

Senin gibi her türlü pislikten azade birisi neden susar?

Neden boynunu büker?

Erzurum tabiriyle "neden herif gibi" hareket etmez?

Çınar’ın altında ne varsa anlat artık.

Mezara götürülen sırlardan ülkeye de, insanlığa da fayda yok.

Bir sözümüz de MHP’nin "basın" trollerine.

Bahçeli’ye övgüyle karışık iki laf etti diye Sözcü’nün Genel Yayın Müdürü Rahmi

Turan’a olmadık hakareti yaptınız.

Hedef gösterdiniz.

"İyi ki bunlar iktidarda değiller" diyenleri haklı çıkardınız.

Bahçeli bu kadar "masum" ve "masun" (dokunulmaz) ise.

O’nun yanlışlarından dolayı başımıza gelenleri kime, nasıl fatura edeceğiz?

Biz bazılarını "Türk milliyetçisi" diye bilirdik.

Meğer onlar birer "Bahçeli milliyetçisi" imişler!