Gençlerbirliği'nde bir süredir teknik direktör Sinan Kaloğlu aleyhine içeriden bir kampanya yürütülüyor.
Takım kazansa 'Kötü oynadık', takım yenilse 'Bu hoca ile şampiyon olamayız' nidaları atan yöneticiler var.
Başkan Niyazi Akdaş'ın yüzü yumuşak... Gelen herkesi dinliyor...
'Gidin işinize kardeşim... Herkes görev alanı ile ilgili işlerle ilgilensin. Bu takımın başkanı, futbol şube sorumlusu var. Bir şey gerekirse biz yaparız" diyemiyor...
Böyle olunca da malum şahıslar hoca aramaya başlıyor...
Boştaki hocalarla konuşup 'Bize gelir misin? bile diyebiliyorlar.
Sanıyorlar ki konuştukları sır...
Herkes duyuyor, öğreniyor...
Hocanın, futbolcunun kulağına gitmiyor mu sanıyorsunuz?
Sinan Hoca babamın oğlu değil...
Yönetim sezon başında koyduğu hedefin gerisinde kaldıysa, başarısız gördüyse zaten gereğini yapar.
Görev alanları belli olmasına rağmen her işi karışan yöneticiler, orada burada dedikodu yaparak, sosyal medya trolleri ile saldırarak futbol şube sorumlusunun hocanın ve futbolcuların enerjisini bitirmeyin.
Tamam anladık Gençlerbirliği'ni en çok siz seviyorsunuz...
Ama sevdiğiniz şeyi sıkıp öldürmeyin...
Sessizliğimiz Ankara sporuna, Gençlerbirliği'ne, Ankaragücü'ne olan sevgimizden...
Konuşulanları bilmediğimiz sanılmasın...
Hoca ile hangi yöneticinin küs olduğu, küs olduğu yöneticiye neler söylediği sanmayın ki bilinmiyor.
Hangi yöneticinin hangi hoca ile görüştüğü sır mı?
Sosyal medyaya girin, biraz dolaşın görürsünüz.
Sanki sezon başında pahalı transferler yapılmış... Takım beklentinin altında kalmış...
Yapmayın ağalar beyler...
Bu kulüp İlhan Cavcav'a bile kalmadı...
Hasan Şengel'i daha yeni uğurladık...
Biz de kalıcı değiliz, siz de...
Ayak oyunlarına, arkadan dolanmaya gerek yok...
Yapılacak yönetim kurulu toplantısında lafınız varsa söylersiniz...
Ona kimse laf edemez...
Çünkü fikir önemlidir...