Basın iş kolunda örgütlü iki ciddi sendika vardı.. Biri matbaa işçilerinin haklarını savunan Basın-İş sendikası. Diğeri ağırlıklı fikir işçilerinin haklarını savunan Türkiye Gazeteciler sendikası (TGS...

Basın iş kolunda örgütlü iki ciddi sendika vardı.. Biri matbaa işçilerinin haklarını savunan Basın-İş sendikası. Diğeri ağırlıklı fikir işçilerinin haklarını savunan Türkiye Gazeteciler sendikası (TGS).. Gazete çalışanları olarak her iki yılda bir dört gözle beklerdik toplu sözleşme döneminin gelmesini va çalışanların özlük haklarının günün koşullarına göre yeniden belirlenmesini.. O dönem Milliyet gazetesinde idim. Yıl 1990 dı ve yapılan toplu sözleşme ile çalışanlar hayatlarında göremeyecekleri hakları almışlardı.. Ücret artışının yanı sıra ikisi izin ikramiyesi olmak üzere yılda sekiz maaşlık bir ikramiye ye de evet demişti işveren… Biz güzel güzel ve mutlu bir şekilde çalışmaya devam ederken 1992 yılı geldi çattı.. Bu yıl toplu sözleşme yılıydı ve gazetenin Genel Müdürü de Kemal Kınacı idi.. Çalışanlar toplu iş sözleşmesi başlamadan sendikadan çıkarılmaya zorlandı.. Bir çok arkadaşımız sendikadan ayrılmak zorunda kaldı.. Ben de sendikadan istifa yerine emekliliğimi istedim… Bir süre gazetede emekli olarak çalışmayı sürdürdüm.. Bu çalışmam da iki yıl kadar sürdü… Gazete yönetimi emeklilerin telifle çalışmasını yasaklayınca ayrılmak zorunda kaldım…Benimle birlikte birkaç kişinin daha işine son verildi… Biz aldığımız sosyal haklara ve ücretlerdeki artışa bakarken 1990 yılında imzalanan toplu iş sözleşmesinin Milliyet gazetesinde bu tarihe kadar imzalanan toplu iş sözleşmeleri içindeki son sözleşme olacağını görememiştik… Gazete yönetiminde yapılan bir değişiklik hepimizin hayatını karartmıştı….