Göğsünde Atatürk silueti bulunan resmi Fenerbahçe formasını giymişlerdi, stada alınmadılar. Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal’in “Ne mutlu Türküm diyene” ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözlerinin yazılı bulunduğu pankartları getirmişlerdi, polis durdurdu, ellerinden almaya kalktı. İstiklal Marşımızı okumak istediler, Arapça pop müziğin sesini bangır bangır açıp, milli coşkuyu bastır bastırmaya çalıştılar. Hiç utanmadılar, sıkılmadılar. Yayıncı kuruluşun spiker ve yorumcuları olup biteni utana sıkıla, ev sahibini kırmayacak şekilde anlatmaya çalışıyordu, ışıkları söndürdüler, kiralık Arap kameramanları görevden çektiler.   
Rezaletin adresi Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad. Türk futbolunun en fazla taraftara sahip iki kulübü Süper Kupa için mücadele edecekti. Haftalardır, aylardır öyle reklamı yapılıyordu ki sanırsınız Türkiye’de hiç görülmemiş bir coşku yaşanacak, ses ve ışık gösterileriyle maçın görkemi tavana fırlayacak.
Evet, rezaletin adresi Riyad ama esas mesele bu rezaletin gerçek sorumluları kim ya da kimler? Hem de Cumhuriyet’in kuruluşunun 100’üncü yılında… Hem de bu yanlış karardan zamanında dönülmesi için defalarca uyarı, eleştiri, çağrı yapılmışken…
Bu rezaletin gerçek sorumlusu kim? Suudi Arabistan ile sözleşmeyi kim hazırladı, kim imzaladı? İmzalarken o kağıtta ne yazdığı hiç okunmadı mı? Kimler bu yaşananlara ortam hazırladı?
Suudi Arabistan’ın FIFA, UEFA kriterlerini gerekçe olarak öne sürmesi lafügüzaf. Zira bu maç ne Şampiyonlar Ligi ne de Dünya Kupası. Bu maç TFF’nin Süper Kupa organizasyonu. Bu maç Ankara’da da İstanbul’da da Riyad’da da oynansa organizasyonun kurallarını TFF belirlemeliydi. Ev sahibine düşen sadece misafirperverlik göstermekti. Organizasyonun yönetimi, maçın statü ve talimatlarının belirlenmesi Suudi yetkililere verilemezdi. Aksi halde, ne yani?  O maçta çıkacak kırmızı kartın cezasını da Suudiler mi belirleyecekti?
Kimse zaten reddetmiyor. Bu maçın Riyad’da oynanmasının tek nedeni paraydı. Bir avuç dolar için, değer miydi bu yaşananlara? Günün sonunda ise tek bir tesellimiz var. O karanlık geceden, tüm dünyanın pay alması gereken büyük bir ders çıktı. Atatürk sevgimizin, vatan ve bayrak sevgimizin değeri bir kez daha tokat gibi çarptı suratlarına.