Mehmet Necati GÜNGÖR Önce İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in evini bastılar. Sonra Ana muhalefet Partisi lideri Kılıçdaroğlu’nu bir şehit cenazesinde linç etmeye kalkıştılar. Yetmedi; ülkücü mufhalif gazetesi Yavuz Selim Demirağ’ı öldüresiye dövdüler. Artından yine ülkücü bir muhalif gazetesi olan Sabahattin Önkibar’a evinin önünde alçakça saldırdılar. Önkibar’ı Ramazan iftarı yaklaşırken, evine Ramazan pidesi almaya giderken linç etmek istediler. Bereket, oturduğu semtin esnafları tarafından yapılan müdahale ile fazla hasar görmeden kurtarıldı. İki muhalif lider, iki muhalif gazeteci. Hem muhalif liderler, hem muhalif gazeteciler hedefte. Ve ayrıca muhalif aydınlar… Bu gidiş gidiş iyi gidiş değildir dostlar. Merakla bekliyoruz: Önkibar’a saldıranların bindiği araç plakası ile tespit edildi. Suçluları yakalamak çok kolay. Bakalım, yakalanacaklar mı, bakalım bağımsız yargımız bunları nasıl cezalandıracak? Türkiye’de elbette hakimler var. Yargıyı töhmet altında bırakmak aklımızın kenarından geçmez ama; olup bitenlere bakınca belki de haksız yargılarla o noktalara varıyoruz, kim bilir? Saldırıya uğrayanların hepsi cesur insanlar. Kılıçdaroğlu bütün hücumlara rağmen duruşunu bozmuyor, yüklenmeye devam ediyor. Akşener de öyle. Ona boşuna topuklu efe demiyorlar. Ülkücü gelenekten geliyor ve öteki ülkücü kanadın hücumlarına karşı erkekçe bir direniş sergiliyor. Gelelim; gazeteci dostlarımıza. İkisi de cesur. Yavuz Selim bey aynı zamanda asker emeklisi. Sabahattin Önkibar, ömrü ülkücü gençliğin mücadeleleri içinde geçmiş bir cesur yürek. Kahpece saldıralarla bunları mı yıldıracaksınız? Erzurum tabiriyle siz bu akla “kışe” deyin! Yaptığınız her hareket aleyhinize dönüyor, haberiniz olsun. İptal ettirdiğiniz seçim de süratle aleyhinize çalışıyor. 23 Haziran’da millet size öyle bir ders verecek, öyle bir tokat atacak ki rahmetli Demirel’in tabiriyle “sesi Hintten ve Yemen’den duyulacak!” Az sabredin, göreceksiniz! Ülke bu haliyle sadece siyasi bakımdan değil, ekonomik bakımdan da dönülmez bir ufka doğru sürükleniyor. Ülkede demokrasi ve hukuk rejimi tartışılıyorsa, dışarıdan bir kuruş kredi ve yatırım alma şansınız yok demektir! Serbest piyasa ekonomisi bir ülkede her şeyden önce huzur ve güven arar. Huzuru ve güveni yok ederek ne günü, ne yarını kurtarmak mümkün değildir. Hükümet, bu olup bitenleri “hükümet etme” sorumluluğu ile irdelemelidir. Aksi halde…. Olacakları düşünmek bile istemiyoruz.