Mehmet Necati GÜNGÖR İçinde bulunduğumuz ekonomik darboğaz krize evrilmeden, iktidarı ve muhalefetiyle; ve de millet olarak hepimizin elbirliği ile çok kısa bir zaman içerisinde çözüm üretilmesini gerektiriyor. Evet, herkes elini taşın altına koymalı, ne yapılacaksa ortak bir akılla yapılmalıdır. Tek başına iktidarın aklı buna yeter mi? Yetseydi, bu gün içine sürüklendiğimiz darboğaza düşmezdik. O halde, ortak aklı devreye sokmamız gerekiyor. Bu konuda, sade ve partisiz bir vatandaş olarak ısrarlıyız. Türkiye bu badireyi aşmak zorundadır. Bu badireyi aşacak donanım hem iktidarın, hem muhalefetin kadrolarında mevcuttur. İçlerinde çok değerli devlet adamları, ekonomistler, diplomatlar, siyasetçiler vardır. Aklımıza gelen ilk isimleri verelim: İktidardan Mehmet Şimşek ile Ali Babacan. CHP’den: İlhan Kesici, Aykut Erdoğdu, Abdullatif Şener, Faik Öztrak. İYİ Parti’den: Merkez Bankası eski Başkanı Durmuz Yılmaz, Adnan Sezgin. Merkez sağdan: Finans sektörünü çok iyi bilen eski Devlet Bakanı Ufuk Söylemez, Sermaye Piyasası uzmanı Doğan Cansızlar. Hukuk alanında: Anavatan Partisi döneminin efsane Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, ülkemizin değerli hukukçularından Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu. Diplomasi alanında büyük bir zenginliğimiz var. Bilinen insanlar. Hangisi olursa olur. Ve daha başka yetkin uzmanlar. Ayrıca, ekonominin diğer aktörleri. Emek çevresi. İşçi ve İşveren Sendikaları, Tarım alanında söz sahibi olan Türkiye Ziraat Odalar Birliği gibi sivil toplum kuruluşları temsilcileri. İktidar-muhalefet ayırımı yapmadan, ortak bir kadro ile ortak çıkış yolları üretilmeli, iktidar da bu çıkış yollarına zaman kaybetmeden işlerlik kazandırmalıdır. Bu arada, hem iktidar, hem muhalefet, kendi içinde yapacağı çalışmalarla, ABD’nin Türkiye ve komşumuz İran’a yönelik yaptırım kararları hakkında, ayrıca Suriye politikamızın bundan böyle nasıl olması gerektiği noktasında, konulara yakın uzmanların da katılımıyla bir çalışma konferansı düzenlenmelidir. İçinde bulunduğumuz durumun hafife alınacak, ertelenecek yönü bulunmamaktadır. Millet ve devlet olarak tahammülün son sınırındayız. İlgili ve sorumlulara çağrıda bulunuyoruz. Çare üretin!