Mehmet Necati GÜNGÖR Bizim toplum, büyük çoğunlukla kendini “dindar” olarak tanımlar. Bazılarıyla anlayış farkımız olsa da biz de dindar sayılırız. Meselâ Cuma namazlarına gideriz. Elimizden geldiğinde İslâmın şiarlarını yerine getirmeye çelişiriz. Çünkü imanımız var. Allah’a ve O’nun gönderdiklerine ve bildirdiklerine iman ederiz. Dindarlık, büyük bir sorumluluktur. Bilinçli olmayı gerektirir. Önce Allah’a iman etmektir. Allah’ın “alim” sıfatını bilerek bilime inanmaktır aynı zamanda. Dünyayı ve insanlığı kasıp kavuran Corona virüs salgını ile ilgili tedbirler alınıyor. İlk şart temizlik. Zira, temizlik imandandır demiş atalarımız. Diyanet bu konuda uyandı ama, geç ve eksik uyandı. Bu salgın Aralık ayından beri bilindiği, Kâbeye girişler bile yasaklandığı halde neden 20 bin kişinin Umre’ye gitmesine izin verildi? Cuma namazları ile ilgili “yerine evlerinizde öğle namazını kılın” tarzında bir uyarı neden vaktinde verilmedi? Ve son olarak; Diyanet İşleri Başkanı, camilerin neden münferit olarak cemaate açık tutulacağını söylüyor? Cübbeli Ahmet’ten mi korkuluyor? Cami görevlileri uyarı yapacakmış. Bu ülkede “abdestliyim, bana bir şey olmaz. Müslümanı Allah korur” tarzında inançlara sahip kaç milyon insanımız var, hesapladınız mı? Onların büyük bir kısmı vakit namazlarını da camilerde eda ederler. Bu durumda her biri münferiden semt camiine gidip aralarında cemaat oluştursalar, virüsü birbirlerine bulaştırsalar, bunun sorumluluğu kime ait olacak? Dindarlık sorumluluktur dedik. Önce Allah’a ve buyruklarına, sonra ailemize, çevremize, insanlığa karşı sorumluluklarımız var. Cahilce davranıp, bilimi göz ardı edip, insanlara hastalık bulaştırmak, ölümlere sebep olmak Müslüman’a yakışır mı? Umrecilerin karantinaya alındığı söyleniyor. Sosyal medyaya yansıyan bazı görüntülerden sonra inanmak zor. Hatta, umreden dönen 17 milletvekilinin karantinaya alınmadığı söyleniyor. Ne o, sayın vekiller, o konuda da mı dokunulmazlığa sahipler? Dindarlık insana önce inandığı dini doğru anlama sorumluluğunu vermeli, onu hurafelerden uzak tutmalıdır Dönüp Cübbeli gibilerine bakalım; onların anlattığı da İslâm mıdır? Yahut, bu tür kalıpsız ve pervasız anlatımlara inanmak var mıdır? Mü’minsek, dindarsak, sorumluluğumuzu bilerek hareket etmeliyiz. İnsanlığa ve insanlara zarar vermeden yaşamalıyız. Şeyh Edebali’nin dediği gibi: “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.”