Mehmet Necati GÜNGÖR “Hastane soygunu mu” başlıklı yazıma konu olan, Sakarya Devlet hastanesinde 500 küsur liralık fatura ile yolcu edilip “sağlam” raporu verilen, üstelik iyileştirilemeden yolcu edilen Nargiza Sidamutov, meğer T.C. vatandaşı değilmiş. Yazıma teşekkür etmiş, ayrıca bazı bilgiler paylaşmış. Anlattığına göre, kendisi Türkmenistan vatandaşıymış halen. Eşinden ayrılmış, 12 yaşındaki kızının velayetini mahkeme kendisine vermiş. “Türk vatandaşı olan kızım uğruna her yıl ellerim kelepçelenip nezarethanelere atılıyor. Vatandaş olmadığım için çalışmam da yasak.” Ara sıra Türkiye’ye gelip, kimsesiz kızına refakat ediyormuş. Diyor ki: “Benim ülkem Türkmenistan çocuğumu kabul etmiyor. Kabul etse de, ben bir anne olarak kızımın yaban ellerde farklı bir dil konuşup, dışlanmasına tahammül edemem. Kızımın yabancı diye anılmasını istemem.” Hayatı dramlarla dolu. Türkmenistan’da bir ailenin yanında yetişkin yaşlara kadar evlatlık olarak kalmış. Ailesini yıllar sonra bulmuş. 12 yaşındaki kızına ikamet verilmemesi üzerine İstanbul 1. İdare Mahkemesine dava açmış ve kazanmış. Ama buna rağmen valilik ikamet vermemekte direniyormuş. Halen bu mücadeleye sürdürüyor ve başta Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı olmak üzere, devletimizi yönetenlerden yardım bekliyor. Anne her seferinde sınır dışı ediliyor, 12 yaşındaki kızı yapayalnız bırakılıyormuş ülkemizde. Son gelişinde, bindirildiği polis otosunun camını kırarak suç işlemiş. Bunu bilerek yaptığını söylüyor. “Belki hakkımda soruşturma açılır, bir süre daha kızımın yanında kalırım” düşüncesiyle. Hayat mücadelesine, zaman zaman içine düştüğü parasızlık da damgasını vuruyormuş. Hastanede önüne 500 liralık fatura konmuş, onu bile ödeyememiş, senet imzalamış galiba. Acıklı bir hikâyesi var. Hem annenin, hem kızının. Kız 12 yaşında, koskoca İstanbul’da yapayalnız. Anne çaresiz ve yalvarmaklı. “Ne olur bana ikamet verin, vatandaşınız olayım” diye yalvarıyor devletimize. Devletimizi yönetenlere; başta insani duyarlılığı yüksek görülen Sayın Cumhurbaşkanımıza ve İçişleri Bakanımıza, bu hazin hikâyeyi “çare bulunur” ümidiyle iletiyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ciddi ve büyük bir devlettir. Adildir, merhametlidir. 12 yaşındaki bir kız çocuğunun, koca İstanbul’da annesiz ve kimsesiz kalmasına seyirci kalmaz diye düşünüyorum. Bu çaresiz kadına çare olun lütfen!