Birçok insan benim yaşadıklarımı dinlerken böyle bir şevin olabileceği fikrinde zorlanıyor. Benim ise onlara söyleyebileceğim tek şey; içinde bulunduğumuz koşulların yaşanmasında tesadüfün hiçbir rol oynamadığıdır.

Benim bu deneyimden çıkarabildiğim tek sonuç; herkes kendi gerçeğine sahip çıkmalıdır. Çünkü bu karanlıkta yanan bir ışık gibi çok derin bir deneyimdir.

Arabamla her zamanki gibi işe gittiğim yolda ilerlerken Bahçelievler kavşağındaki ışıkta durdum. Bir anda araba çarpışmalarının çıkardığı o korkunç sesle irkildim. Etrafıma baktığımda diğer arabaların sürücülerinin sakin bir şekilde ışıkların yanmasını beklediklerini gördüm. Böylesine korkunç bir sesi duymamış olamazlardı. Hemen pencereyi açarak yanımdaki arabanın sürücüsüne deminki sesi sordum.

Öyle bir sesin olmadığını söylüyordu ki bu sefer kulağıma çığlık atan çocuk sesleri geldi. "Bir şey duymuyor musunuz? Çocuklar çığlık atıyor?" dedim.

O esnada ışık yanmış, arabanın sürücüsü şaşkın bir halde yoluna devam etti. Arkamdaki arabaların korna sesiyle yoluma devam ettim. Sanki dünya durmuş ve ben garip parlak gümüş bir ışığın içinden geçmiştim. Arabayı henüz çalıştırmıştım ki bir sonraki kavşakta büyük bir gürültü koptu. Arabadan inip koştuğumda içinde anaokulunun talebelerinin bulunduğu servis arabasının trafik ışıklarının olduğu direğe çarptığını gördüm. Arabadan çocuk çığlıkları yükseliyordu, tıpkı bir dakika önce duyduğum seslerdi bunlar.

Şaşkın bir halde dururken biraz önce konuşmaya çalıştığım bey dehşet içinde yanıma yaklaşarak panik ve şu cümleyi söyledi: "İn misin, cin misin? Defol buradan" Ona veremediğim cevabı şimdi size vermek istiyorum. Belki de yaşadığımız dünyanın her bir parçası kendi ha da bilgi veriyor ama henüz bilimin tam olarak çöze dalgalar halinde veriyor. Tıpkı benim de çözemediği dalgalar halinde veriyor. Tıpkı benim de çözemediğim gibi.

Rüya SAYIN

Ankara