Adı gibi özgür ve salaş bir galeri: Boho

Ankara Kale’de, Aslanhane Sokak’ta yer alan Boho Sanat Galerisi, iki buçuk yıldır faaliyet yürütüyor. Tam bir Ankara âşığı olan sahibi Sari Marianne Ekici’nin “hayâlim” dediği mekân, sadece galeri olarak hizmet vermiyor. Hem ikinci el eşya ve el işlerinin satıldığı hem de fotoğraf çekim alanı olarak kullanılan Boho, bahçesi, kafesi ve etkinlikleriyle Kale’nin en önemli sanat merkezlerinden birini oluşturuyor. Yıllar önce geldiği Ankara’nın en çok Kale bölgesini seven Ekici, Boho Sanat Galerisi’ni 24 Saat gazetesi için anlatıyor

[caption id="attachment_183449" align="alignright" width="305"] Sari Marianne Ekici[/caption] SULTAN YAVUZ -  Finlandiyalı Sari Marianne Ekici, 1987 yılında gelmiş Ankara’ya ve o tarihten beri en çok Kale’yi sevmiş. Antikacıların ve eski dokunun kendisini cezbettiğini ifade eden Ekici, “Bir gün benim de burada bir konağım olacak” diye hayâlini kurduğu mekâna nihayet iki buçuk yıl önce ulaşmış. Eski bir binayı restore ederek bir sanat galerisi ve kafe hâline getiren Ekici, burada sadece resim sergileri açmakla kalmıyor, kendi ürettiklerinin de içinde yer aldığı gümüş takıları, keçe el işlerini ve ikinci el kıyafetleri meraklılarıyla buluşturuyor. Ekici, Türkiye macerasını şöyle anlatıyor: “Ben 38 yıl önce Ankara’ya geldim, eşim Türk ve iki kız annesiyim. İlk on beş yıl telefon şirketlerinde çalıştıktan sonra on beş yıl da elçilikte görev yaptım ve sonra emekli oldum. Başlangıçta bir hobi olarak Boho’yu açsam da, sonra ciddi bir boyuta taşıdık. Benim yetişkinlik dönemimin çoğu Türkiye’de geçti ve Türkiye benim vatanım oldu, rüyalarımı bile Türkçe görüyorum. Türkiye’yi o kadar benimsedim ki, Finlandiya’ya babamı ve kız kardeşlerimi görmeye gittiğimde yabancılık çekiyorum çünkü buradaki kültürü çok içselleştirdim. Finlandiya benim doğup büyüdüğüm yer ama 30 yılda çok şey değişiti. Benim bıraktığım Finlandiya değil artık orası… Türkiye’ye ise hep çalıştığım için çok kolay adapte oldum. 10 yıldan beri de resim yapıyorum. İlk hocam Mustafa Ayaz’dan sonra, Baran Kamiloğlu ve Hüseyin Yıldırım’dan dersler aldım. Artık kendi çalışmalarımı yürütüyorum ve sergi, fuar derken oldukça yoğun bir tempoda çalışıyorum.” “Ankara Kalesi’ne yeterli özen gösterilmiyor” Ankara Kalesi’ne yeterli ilgi gösterilmediğini belirten Ekici, esnafla birlikte ellerinden gelen herşeyi yaptıklarını söylüyor. Kalede yapılacak olası bir restorasyon çalışmasının Kale’nin ruhunu bozmadan gerçekleştirilmesi gerektiğinin altını çizen Ekici, “İnşallah bir maket gibi olmaz. Buradaki eski dokuyu ve esnafı korumazlarsa, Kale’nin ruhu gider” diyor. Avrupa’da en kıymetli yerlerin, kalelerin içinde bulunduğu “eski şehirler” olduğunu vurgulayan Ekici, “Herkes oralara gider, mutlaka sanat vardır. Atölyeler ve değişik restoranların olduğu cıvıl cıvıl yerlerdir. Kale’de de insanlar geziyor ama saat 18.00’den sonra esnaf dükkânları kapatıyor ve bir hareket kalmıyor, bu üzücü...” diye anlatıyor. Kale’ye, doğrudan ulaşım olmamasından yakınan Ekici, “Ring veya servis konulması lazım, tepede yer aldığı için herkes yürüyemez. Park problemimiz de var, yeterli gelmiyor. Öte yandan güvenlik de sorun, karanlık olunca kimse tek başına burada yürümek istemez, belki sivil polis ya da daha etkin bir güvenlik olabilir. Zaten İbrahim Terzioğlu’nun da içinde yer aldığı Kale oluşumunda bu sıkıntılar listeniyor” diyor. Boho’nun etkinlikleri Üç bölümden oluşan Boho Art Gallery’de genellikle ayda iki kez sergi açılıyor. Bunun yanı sıra söyleşilerin de yer aldığı Boho, bir menüye sahip olmasa da alt katını kafe olarak da hizmete açıyor. El yapımı ürünlerden oluşan alt kattaki markette, aynı zamanda Ekici’nin İtalya, Fransa ve Almanya’daki bit pazarlarından topladığı ikinci el kıyafetlerin de satışı yapılıyor. Çok yönlü olduğunu ifade eden Ekici, “Ben resim yapıyorum, keçe ürünler tasarlıyorum, takı ve gümüşle uğraşıyorum bunların yanında galeri de işletiyorum” diyor. Kale’de olmaktan memnun olduğunu kaydeden Ekici, özellikle ismi nedeniyle Boho’nun tanındığını ve dikkat çektiğini belirterek şunları söylüyor: “Boho, ‘bohemian’ sözcüğünden geliyor, “salaş, göçebe” gibi anlamları ifade ediyor ve burası da salaş bir yer. Tipik bir Kale mekânı da değil, Avrupa’yı andırıyor. Boho adı insanların merakını cezbediyor, o yüzden de akılda kalıyor. Bazen sergi açılışlarına 200 kişi geliyor, bahçemizde de misafirlerimizi ağırlayabiliyoruz. Bazen de insanlar fotoğraf çekimleri için burayı kullanabiliyorlar, ürün ya da kıyafet çekimleri gibi… Bu da hoşumuza gidiyor. Şimdiye kadar usta isimlerin eserlerini sergiledik ama yeni ressamlara, yeni yeteneklere de yer vermeyi düşünüyoruz artık. Burada resim kursu vermeyi, çocuklara yönelik atölyeler gerçekleştirmeyi de istiyoruz. Bir de Boho olarak hem Türkiye’nin farklı yerlerinde hem de yurt dışında da sergiler açmayı planlıyoruz. Projemiz çok yani…” Boho Sanat Galerisi’ni, bohoconceptstore ve bohoartgallery İnstagram sayfalarından takip edebilirsiniz.
Editör: TE Bilisim