Utku ŞENSOY  Öncelikle bu yazının halk oylamasının yapıldığı Pazar sabahında yazılmış olduğunu belirtmek isterim. Zaman zaman yüksek tansiyonlu olmasına rağmen sonuçları itibarıyla “normal değerlerde” bir referandum-halk oylaması sürecinin yapıldığını ifade etmemiz gerekir. Her ne kadar iktidarın “tüm devlet imkanlarını seferber ederek” orantısız bir güç ile halk oylamasına yüklendiği iddiaları havada uçuşsa da, bu çoğu zaman bu topraklarda böyle süregelmiş, belki bu kez; “kantarın topuzu fazlaca kaçmıştır” şeklinde bir değerlendirmeyle bu süreci özetleyebiliriz. Tabii ki gönül isterdi ki yazılı ve görsel basınıyla medyada muhalif seslere daha fazla yer verilebilip, muhalif seslerin “ayrıştırıcı” olduğuna vurgu yapmaktan çok “demokrasi zenginliği” ön plana çıkarılabilseydi… Hangi cenahtan olursa olsun muhalif görüş ve kalemlerinbu halkoylaması sürecinde demir parmaklıklar ardında olmalarındansa,“hür ve özgür irade beyanları” ve farklı görüşlerini kamuoyu önünde sergileyebilme imkanları sunulabilmiş olsaydı… Bu tür;“olsaydı, olabilseydi” kelimeleriyle noktalanabilecek onlarca arzu ve talebi sıralamanın bu aşamada bir anlamı yok. Keza sonuca ilişkin değerlendirme ve analizler de günler haftalar boyunca en yetkili ağızlardan sokaktaki vatandaşa, değerli bilim adamlarından dünyanın dört bir yanındaki Türkiye analistlerine kadar yazılıp çizilip konuşulmaya devam edilecek. Bizi bu aşamada ilgilendiren EVET-HAYIR sonuçlarından ziyade, sonuç her ne olursa olsun ülkemizin birliği ve ulusal bekamızı sürdürebilmemiz için; iktidarı-muhalefeti, sağcısı-solcusu, Alevi-Sünni, Türk-Kürt ayrımı yapmaksızın hep birlikte bundan sonraki yol haritamızda nelere evet nelere hayır dememiz gerektiğinin çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Tam bağımsız bir Türkiye için, Misak-ı milli için, ulusal birliğimiz için, komşularımızla kavgasız bir dış politika için, huzurlu bir yaşam için, adil paylaşım için, yargı bağımsızlığı ve güçler ayrılığı için, özgür basın için, çağdaş bir siyasi partiler ve seçim yasaları için, şeffaf bir yönetim için EVET demek ne kadar önemli ise, egemen güçlerin ülkemiz üzerindeki oyunlarına, Ortadoğu batağına çekilmeye, gerginlikler ve yüksek tansiyondan nemalanan karanlık odaklara, toplumun huzurunu kaçıran güç odaklarına, haksız kazanç ile yetim hakkı yiyenlere, kamu mallarını talan etmek isteyenlere HAYIR demek o kadar önemlidir. Kabaca dile getirdiğimiz bu evet hayırları elbirliği ile yaşama geçiremez, dosta düşmana “Kırmızı Çizgilerimizi” hep bir ağızdan haykıramazsak, yakın bir gelecekte kurtlar sofrasının mezesi, paylaşılacak pastanın bölünen parçaları olmamız kaçınılmaz olabilir. Şehitlerimizin kanlarıyla sulanan topraklarımız üzerindekisinsi hedefleri için ağzı sulanan karanlık güçler daha önce birçok ülkede uyguladıkları masa başı oyunlarının bir benzeri ve nihai hedefleri için hamlelerini başlatıp, piyonlarını harekete geçirebilir. Artık halk oylaması geride kaldı, zaman; ”tansiyonu düşürme, birlik olma, kenetlenme zamanıdır”. Aklımızı başımıza alıp; “iktidarı muhalefeti, aydını işçisiyle hep birlikte hareket etmemiz artık bir zorunluluktur”. Aksi takdirde bedelini er ya da geç aynı geminin yolcuları olarak her birimizin ödemesi kaçınılmazdır.