Mehmet Necati GÜNGÖR Sosyal medyada, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun Cumhurbaşkanının konuşmasını alkışlayan görüntüleri eleştiri konusu oldu. Bizim, Feyzioğlu ile ilgili olumlu düşüncelerimizi bilen bazı dostlar da telefonla arayarak “bu görüntülere ne diyorsun?” sorusunu yönelttiler. Öğrenebildiğim kadarıyla Feyzioğlu, yargının ve avukatların sorunlarını anlatmak üzere 14 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı ile 35 dakika süren bir görüşme yapmış. Bu görüşmede yargının sorunlarını dile getirmiş, çözümler önermiş. Cumhurbaşkanı da bu görüşmeden hoşnut olmalı ki; “arkadaşlarımız Barolar Birliği Başkanımızla bu konuları görüşüyorlar” diyerek güzel bir gönderme yapmış. Feyzioğlu da, alkışladığını fark ettirmek için muhtarlar gibi omuz hizasından biraz yüksekte el çırpmış. Olayın yadırganan kısmı burası. Sayın Cumhurbaşkanı ile Feyzioğlu arasında daha önce bir toplantıda yaşanan o malûm olayı hatırlayanlar, “bu ne şimdi?” sorusunu sormakta haklı olabilirler. Zira, o toplantıda Feyzioğlu konuşmasını uzatınca Cumhurbaşkanı rahatsız olmuş, yerinden kalkarak salonu terk etmiş, eski Cumhurbaşkanı Gül ile dönemin başbakanını da “hadi gidiyoruz” diyerek salonu terk etmeye zorlamıştı. Ben, bu alkış meselesine fazla takılmadım. Feyzioğlu, Türkiye’nin en büyük hukuk kurumlarından birini temsil ediyor. Üyelerinin haklarını korumak ve iyileştirmek gibi görevleri de var elbet. Böyle bir durumda Feyzioğlu ne yapabilir? Gidip sorunlarını bu işlerin tek yetkilisi olan Cumhurbaşkanına anlatır. Ondan da, meselâ avukatlara yeşil pasaport verileceği gibi bir vaadi işitince sonuçtan keyif alarak o hareketi yapmış olabilir. İnsanlarımızı hemen kıyma makinasına atıp, dilim dilim etmeyelim. Feyzioğlu, ülkemizin önemli hukuk adamlarından birisidir, ciddi ve saygın bir insandır. O’nun meslek mensuplarına karşı ödevlerinin gereği olarak yaptığı bir görüşmeyi “yalakalık” diye nitelemek ayıptır, biraz da haksızlıktır. Bu arada, yargı ile ilgili önemli bir gelişmeyi daha öğrenmiş olduk. Bilindiği gibi hapishanelerde anneleriyle birlikte ceza çeken günahsız çocuklarımız var. Onlar için ev tipi konutlar inşa edilecek, çocukların anneleriyle birlikte ev ortamında ve ortak alanlarda diğer çocuklarla etkileşimde bulunarak o süreleri doldurmaları sağlanacak. Ne güzel. Çağdaş bir düzenleme diye bakmak lâzım. Umarız, bu düzenleme, avukatlara yeşil pasaport vaadiyle birlikte bir seçim söylemi olarak kalmasın. Bu arada bir de üzücü olay yaşandı İstanbul’da. CHP Büyükşehir adayı Ekrem İmamoğlu, Yeni Bosna Camiinde Cuma namazından çıkarken “azman” diye tabir edebileceğimiz bir mahlûkun sözlü saldırısına uğramış. Polis müdahale etmeseymiş, belki daha kötüsü da olabilirmiş. Ne yapmak istedikleri açık. Muhalifleri ve adaylarını yıldırmak istiyorlar. Baksınlar İmamoğlu’nun gözlerine; o gözlerde bir korku emaresi var mı? Bu tür hareketler İmamoğlu’nun oylarını arttırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Milletle inatlaşılmaz! Fili züccaciye dükkânına sokmasınlar!