Birsen GÜRDİL  1777 yılında Kastamonu’dan pılısını, pırtısını toplayarak İstanbul’a göç eden Bekir Efendi, Bahçekapı’ya yerleşerek bugün bile hala hizmet veren ilk dükkânını açarak şekerciliğe ve helvacılığa başlar. Çevresinde sevilen saygı gören Bekir Efendi’nin ürettiği ağız tatlandıran lokum ve akide şekerleri de kısa zamanda beğeni kazanmıştır. Tatlı yiyeceklere düşkün İstanbullular, Bekir Efendi’nin dükkânında adeta kuyruk oluşturmuştur. Devrin Padişahı 1. Abdülhamit ismi İstanbul’a yayılmış olan şekerci Bekir Efendi’nin çeşitli tatlarda ürettiği akide şekerlerini, lokumlarını ve helvalarını çok beğenince, dürüst, saygın ve son derece mütevazı bu şekerciyi Osmanlı Sarayı’na şekerci başı olarak tayin eder. Bekir Efendi’nin şöhreti ve yaptığı lokum ve şekerlemeler ülke sınırlarını da aşar. Artık Türk lokumu ve akide şekerleri günlük ve bayramlık olmak üzere her eve girmeye başlar. İki asrı bulan bu efsane şirket aradan geçen uzun yıllara rağmen kalitesini bozmadan ve artan çeşitleri ile Türkiye’nin kuşaktan kuşağa akıp gelen en eski kurulu olarak günümüzde de geçmiş yıllardaki başarılarını sürdürmektedir. Hacı Bekir’in yarattığı efsane tatları bugün beşinci kuşak yine aynı lezzet ve temizlikle üretmeye devam etmektedir. Hacı Bekir deyince insanın aklına ilk gelen lokumun unvanı yurtdışında da duyulmuş. Nitekim İstanbul’da lokumun tadını çok beğenen bir İngiliz Turist ülkesine giderken kutu, kutu lokum götürmüştür. İngiliz dostları lezzetini çok beğendikleri bu nefis tatlının adının ne olduğunu soranlara, telaffuzda zorluk çekince “TurkishDelight” demek zorunda kalmıştır. İşte bizim lokumumuz uluslararası şekercilik literatürüne bu isimle kaydedilmiştir. Bayramlarımızın, mutlu günlerimizin daha doğrusu tat dünyamızın değişmez ikramı olan lokumun çok eski ve basit bir tarifi vardır. Şeker, nişasta ve suyun karışımı ile meydana gelen sade lokuma zamanla bazı ilaveler yapılarak bugün 20 çeşide ulaşmıştır. Çeşitli meyveler, fındık, fıstık, çikolata, kakao, hatta baharat eklenerek hazırlanan lokumların ayrı ayrı alıcısı bulunmaktadır. Tabi lokumun asıl gizli sırrı pişirmedeki ustalıkta gizlidir. Günümüz Hacı Bekir’inde lokum ve akide şekerlerinin ötesinde ezme fıstık, tahin helvaları, demirhindi başta olmak üzere pek çok şerbetler, çeşitli çikolatalar ve de unlu mamullerle zengin bir üretim yelpazesine sahip bulunmaktadır. Asırlar boy kaliteden ödün vermeden üretimine devam eden Hacı Bekir Şekerci’sinin beşinci kuşak temsilcisi Hande Celalyan, dedelerinin ilkelerine bağlı olarak özenle üretmekte oldukları tatları birbirinden farklı bu yiyecekler dünyasının başarısın şu şekilde vasıflandırmaktadır, “İki asırdır var olan Türkiye’nin en uzun ömürlü efsane bu şirketi bir bayrak yarışı misali günümüze kadar gelmiştir. Bundan sonrada asırlar boyu bu yarış devam edecektir. Ürünlerimizde kesinlikle nişasta bazlı şeker kullanmıyoruz. Ürünlerimiz halis şekerden yapılmaktadır. Gıda üretimi büyük sorumluluk ister. Bu konuda son derece hassas davranmaktayız. Tüketiciye ve müşterilerimize sağlıklı ürünler sunmak bizim en büyük sorumluluğumuzdur.” Dedelerinin özgün tariflere sadık kalınarak, ilk günkü heyecan ve özenle ve de dedelerinin ilkelerine bağlı olarak ürettikleri bol çeşitli tatlar ile lezzet dünyamıza büyük katkıda bulunan asırlık bu kuruluşa sonsuza dek başarılar dilerim. Gıda teröristleri yakalandı Asırlık gıda üreten müesseseler insan sağlın gösterdikleri sonsuz saygı sonucu bugün yine topluma aynı hassasiyeti gösterip, dünya markası olurken, bazı sahtekârlar çeşitli kahvehanelerden topladıkları kullanılmış çayları kurdukları fabrikada tekrar elden geçirip çeşitli sahte kimyasal boyalarla harmanlayıp, piyasaya sürdükleri ve bu işi uzun süredir yürüttükleri, polisin sahte çay üretilen fabrikaya yaptığı ani baskın sonucu ortaya çıkmıştır. Mersin’de çeşitli otel, lokanta ve kahvehanelerde kullanılan poşet çaylarda dahil olmak üzere elde ettikleri insan sağlına son derece zararlı bu artık çayları kimyasal siyah boya ile karıştırarak piyasaya sürdükleri çeteyi Mersin Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Organize Sanayi Bölgesi’ndeki faaliyet gösterdikleri fabrikaya ani bir baskın düzenleyerek toplu ölümlere sebebiyet verebilecek bu zehirli çaylara el koymuş, iki çalışanda tutuklanmıştır. 49-50 ton olarak ele geçirilen kullanılmış çaylar, kimyasal madde ve boyalarla birlikte Mersin’in turistik tesislerine satılmak üzere paketlenmiş çaylara el koyan polisler olayı duyup kayıplara karışan fabrika sahibi gıda canavarı vicdansız, insanlıktan uzak F. A’yı her yerde aramaya başlamıştır. Polisin yaptığı araştırmalar sonunda bu sahtekârların Mersin ve çevresinde pek çok turistik tesise çay sattıkları ortaya çıkmıştır.