Gazeteciliğin ne olduğuna ilişkin onlarca hatta yüzlerce tanım var. Bu kadar çok tanımı yapılmış herhangi bir şey gibi gazeteciliğin de ne olduğunu bir kalemde söylemek zor fakat son dönemde ekstra bir kafa karışıklığı da var bu konuda.

Gökhan Bulut

Gazetecilik üzerindeki çeşitli baskılar ve medya sermayesinin kompozisyonu, halkın bilgi alma-üretme taleplerini doğal ve haklı olarak yükseltti. Bu yükseliş geleneksel gazeteciliğin gerilemesiyle birleşince toplumsal bilgi üretimi alanı bir yandan daraldı, bir yandan saçılarak çoğaldı ve sözünü ettiğimiz karmaşa katladı.

Diğerlerine ek olarak bugün üç belirgin sebebi olduğunu söyleyebiliriz bu kafa karışıklığının,

  • Mobil teknolojik aygıtlarla birlikte üretimin olanaklarının yaygınlaşması ve pratikleşmesi,
  • Çeşitli mecralarda yayımlanan her “içeriğin” haber, her “pratiğin” gazetecilik sayılması, 
  • Dijital mecralarda yapılan her işin gazetecilik sayılması.

Evet bugün küçük bir teknolojik aygıtla aynı anda ses ve görüntü kaydı alınabiliyor, basit kurgular yapılabiliyor, metin yazılabiliyor ve internete erişilebiliyor… Bu böyle diye o küçük aygıtla yapılan her şeyin gazetecilik sayılması aslında basit ama tehlikeli bir hata.

Cep telefonunu yukarı doğru kaldırıp sallayarak “şununla artık her şey mümkün” sözleriyle yapılan bir “mobil gazetecilik”(!) güzellemesi var. “Gazetecilikte mobil cihazların kullanılması” ile “mobil cihazlarla yapılan her şeyin gazetecilik sayılması” birbirine karıştırılıyor ne yazık ki.

Gazetecilik her şeyden önce kolektif bir iştir ve editöryal süreçlere tabidir. Ayrıca kurumsal yapılara gereksinim duyar. Editöryal süreç, haberin doğruluğu ve güvenilirliği için şarttır. 

Teknolojinin etkisi göz ardı edilemez ve teknolojiyle birlikte gazeteciliği genişleten pek çok imkan bulunduğu da gerçek ama teknolojiyle yapılan her şeyin gazetecilik olduğunu kabul etmek gazeteciliğe haksızlık olur.  Tabii ki "gazetecilik nedir" sorusundan başlamak üzere uzun ve çetrefilli bir mesele bu. Teknoloji, yayıncılık, gazetecilik, ifade özgürlüğü, sansür, tekelleşme... Ayrıca "yurttaş gazeteciliği", "sosyal medya/platform haberciliği" vb. başlıklarla da tartışılmalı mutlaka ama en azından ilk elden eleyebileceğimiz çok fazla örnek olduğunu baştan söyleyebiliriz sanırım. Söylemeliyiz de. 

Gazetecilik her tarihsel olgu gibi değişiyor, dönüşüyor ve dolayısıyla yeniden tanımlamaya ihtiyaç duyuyor mutlaka. Gazeteciliği bugünün gerçekliği içinde yeniden tanımlamak için gerçekçi ve samimi bir çaba göstermek alanla ilgili herkesin sorumluluğu. Bununla birlikte köşe yazarlarının gazeteci olup olmadığına yüzyıllar sonra bile henüz tam yanıt veremiyorken teknolojik aygıtların teknik imkanlarına ve bireylerin içerik üretimine gazetecilik demek konusunda aceleci davranmak doğru değil.

Her şeye gazetecilik demek zorunda değiliz. Bir şeye gazetecilik demediğimizde bu onun değersiz olduğu anlamına gelmez. Gazetecilik dediğimizde de mutlaka değerli olduğu sonucu çıkmaz. Lakin içerik nedir ve ne olmalıdır bilmiyoruz ve bunu tartışabiliriz ama haber içerik değildir.

Gazeteciliğin bugün ne olduğu konusunda fikir yürütürken günümüzde çeşitlenen pratiklere önyargılı bir ayrıştırmayla da peşin bir içermeye de değil tarihselliği içinde bakmak gerekir.

Bugün “gazetecilik nedir?” sorusuna yanıt verirken "ne gazetecilik değildir?" diye sorarak başlamak gerekiyor.