Günümüzün Osmanlıcıları, Büyük Atatürk’ü Halifeliği kaldırdığı için suçlarlar. Şeriat dedikleri, Kur’an ve sünnetten çıkarılan hükümlerdir. Cumhuriyetin hedefi ise dini vicdanlara bırakıp, devleti seküler düzlemde, modern hukuka göre düzenlemektir. Yani,  kısca; din ile devlet işlerini ayrı tutmaktır. O günün anlayışına göre hasas bir konudur. Tarih: 3 Mart 1340. (1924) Henüz takvim inkılâbı yapılmamıştır. Hicri takvimden milâdi takvime geçilmemiştir. Adliye Vekili (O günkü söylenişle Adalet Bakanı) Seyyit Bey Kürsüye gelir. Uzun bir konuşma yapar. Özetle der ki: “Hilafet meselesi dini olmaktan ziyade dünyevi bir meseledir. Mesalih-i amme, yani milletin hukuku cümlesindendir. İtikata taalluk eden bir yanı yoktur.” “Vakıa, itikadiyata dair teklif olunan asarı İslâmiye’de (İslâmi eserler) dahi bu meseleden uzun uzadıya bahs olunuyor. Fakat bu, hilafet meselesinin akaidi İslamiyeden madun (daha aşağıda) olduğu için değil, belki bu mesele etrafında sonradan hasıl olan bir takım hurafat ve efkârı batılayı (batıl inançlar) iptal içindir. Bu noktayı ulemayı İslam (İslam alimleri) kitaplarında sarahaten beyan ederler.” Sonra devam eder: (Meclis zabıtlarından orijinal haliyle) “Efendimiz irtihali nebevilerinde Ashabı Kiram Hazeratına bu Hilafet meselesini izah etmemişlerdir. Şiddetli bir hararet içinde irtihal etmişlerdi. Bir aralık ‘bana kalem kağıt  getiriniz, size bazı vesayada (vasiyet) bulunmak isterim’ demişlerdir. Bazı ashap derhal kalem kağıt getirmek istedilerse de Hazreti Ömer mani oldu. Şiddetli hararetten sayıklıyor dedi. Bize Kitabullah kâfidir, demişti. Bunun üzerine biraz gürültü oldu. Hazreti Peygamber, “gürültü etmeyin, dışarı çıkın, beni yalnız bırakın” buyurdular. Ondan sonra şıkkı şifa etmediler.  Zannedersem o gün veya ertesi günü vefat ettiler. Muhterem efendiler, asıl kanunu din olan Kuran-ı Kerim’e müracaat ederseniz görürsünüz ki, bizim şekli Hilafet hakkında yani İslam Hilafeti hakkında hiçbir ayeti kerime yoktur.” Günümüz yazı şekliyle 23 sayfa tutan bir konuşmadır. Seyit Bey, alim seviyesinde bir bakandır. Bu konuda yetkin ve bilgili bir şahsiyettir. O oturumda Meclis nefes almadan kendisini dinlemiş, itiraz eden bir kişi bile çıkmamıştır. Sonrasında yapılan oylamada Hilafetin kaldırılması ittifakla kabul edilmiştir. Merhum Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in talimatı üzerine Meclis zabıtlarından çıkarıp kendilerine takdim ettiğim bir konuşmadır. Çok önemli bilgiler vardır. Baştan sona okunması gerekir. Hilafet, hilafet diyorlar da, Halife’nin birinci dünya savaşında çıkardığı “cihad” çağrısına hiçbir İslam ülkesinin uymadığını, bilakis bizi arkadan hançerleyen unsurlar olduğunu unutuyorlar. Akıl “nisyan” ile malûl olsa da tarih unutmaz ve affetmez.