Birsen GÜRDİL Napolyon Bonapart “Dünya bir devlet olsaydı. Başkenti İstanbul olurdu” sözü ile dünya tarihine yazılmış bir deyim olmuştur. Evet, İstanbul gerçekten bugün bile dünyanın hayran kaldığı bir başkent havasını taşıyan muhteşem bir şehirdir. Doğanın alabildiğine cömert davrandığı bu kenti insanoğulları da ellerinden geldiğince güzelleştirmeye çalışmışlardır. Dahi Mimar Sinan ve pek çok Osmanlı ve Türk mimarlar ellerinden geldiğince meydana getirdikleri muhteşem Cami ve yapıların yanı sıra yabancı kökenli mimarlarda meydana getirdikleri bir birinden muhteşem yapıları ile İstanbul’un siluetini değiştirmişlerdir. Unutulması imkânsız bu mimarlar, Garabet Balyan, Sarkis Balyan, Nigğoos Balyan, Vallavry, Antonio Lasciar, Paolo Vietti, Alessandro, Fossettini, Edoardo de Nari, aimondo d’Aronco ve birkaç ünlü yabancı mimardır. Osmanlı döneminin batılaşması günlerinde görülen muhteşem yapıların en ünlülerini Balyan ailesi mensupları yapmıştır. Ermeni Baylan ailesinin 18. Ve 19. Yüzyıllarda İstanbul’a kazandırdıkları emsalsiz yapıtlarından bazıları Krikor Balyan, Beylerbeyi ve Valide Sultan Saraylarının yanı sıra çok sayıda köşk ve Cami yapmıştır. Kardeşi Senekerim Balyan 1826’da Beyazıt Kulesi’ni, Krikor Balyan’ın oğlu Garabet Balyan 1800, 1866 tarihleri arasındaki kısa ömründe irili ufaklı pek çok eser inşa derken oğulları Nigoıos, Hagop ve Sarkisi mimarlık eğitimi alması için Fransa’ya göndermiştir. Nigoğos, üstün başarı ile döndüğü İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı ve Ortaköy’deki büyük Mecidiye Camii’ni yapmıştır. Hagop ve Sarkis Balyan kardeşler beş kuşak boyunca başta Çırağan Sarayı olmak üzere Adile Sultan Sarayı, Kağıthane Camii ve daha pek çok irili ufaklı yapıyı İstanbul’a kazandırmışlardır. İstanbul’da hayata gözlerini yuman Balyan ailesinin mezarları zamanla ve bazı nakiller sırasında kaybolunca Türkiye’den Fransa’ya göç eden Hraç ve Hagop Kırmızıyan kardeşler ünlü bu mimarların mezarlarını bularak, tüm ailelerinin kabirlerini bir anıt mezarda topladılar. Mimar Tavit Aynalı’nın çizdiği projenin beğenilip uygulanması ile meydana gelen Balyan Anıt Mezarı 1 Ekim 2016 yılında düzenlenen muhteşem bir törenle açılmıştır Balyan ailesi bugün Üsküdar Surp Haç Ermeni Mezarlığında huzur içinde yatmaktadırlar. 1856 yılında tamamlanan Dolmabahçe Sarayı ve 1854 yılında hlakın ibadetine açılan Ortaköy, Büyük Mecidiye Camii mimarlık sanatının bir şaheseri olarak ün salmış tarihi yapılardır. İstanbul’un güzelleşmesinde emeği geçen bir büyük usta ise Alexandre Vallaury’dir İstanbul’a birbirinden değerli yapıtlar kazandıran bu muhteşem mimar bir Levanten ailenin çocuğu olarak 1850 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Gençliğinde İstanbul’un en ünlü pastanesi olan Lebon’da çalışan Vallaury, daha sonra patronunun kızı ile evlenmiştir. İstanbul’da Saint Joseph’te okuduktan sonra Fransa’a giderek Ecole dgs Beaux-Arts’da 10 yıl süren bir eğitim yaşamından sonra geldiği İstanbul’da Osman Hamdi Bey’le tanışmıştır. 1800’lerin sonu, 1900’lülerin başında başlayan mimarı çalışmalarını 30 yıla sığdıran Vallary Pera, Emek sinemasının bulunduğu bina, Hidayet Camii, Karaköy’deki Osmanlı Bankası, Arkeoloji Müzesi, Pera Palas, Yeni Karaköy Hanı, Tokatlı an oteli, Büyükada’da Rum Yetimhanesi, İstanbul Lisesi binası, Afife Paşa Yalısı, Abdülmecit Efendi Köşkü, Rıdvan Paşa Köşkü, Eski Haydarpaşa Lisesi, bugünün Marmara Üniversitesi Tıp ve Hukuk Fakültesi gibi hala bütün ihtişamları ile ayakta duran bir mimarı şaheserlerdir. Bu eserlerle ölümsüzleşen dahi mimar, 2 Mayıs 1921 tarihinde İstanbul’da hayata gözlerini yummuştur. Balyan kardeşler, Vallaury gibi İstanbul’a kazandırdıkları yapılarla anılan mimarlardan biriside Lütfi Kırdar Kongre Sarayı, eski İnönü Stadyumu, Baran Yalısı, Sahil Villasının mimarı olan Pqolo Vietti’dir İtalyan mimar Edoardo de Hari ise bugün Sakıp Sabancı Müzesi’nin bulunduğu binayı yapan mimardır. Raimondo d’Aronco’nun muhteşem eserleri ise Ali Vafi Köşkü, Faik ve Bekir Beylerin ikiz yalıları ve Dikranyan yalısıdır. İtalyan kökenli olan Alexandre Fransız vatandaşı olduktan sonra İstanbul’da yaptığı inşaatların sayısı sayılmayacak kadar çoktur. Tophane Muşire Zeki Paşa Yalısı, Ahmet Atıf Paşa Yalısı, Osman Reis Camii, bugün Başbakanlık çalışma ofisi olarak kullanılan Şehzade Vahidettin Köşkü yapıtlarının da mimarıdır. İstanbul’a değer katan yapılara imza atan diğer bir mimar ise Sloven kökenli Antunio Lasclac’tır. Hidiv Kasrı, Bebek’te bulunan Mısır Başkonsolosluğu binası ve Nişantaşı Anadolu Lisesi binasıdır. Bugün bizim topraklarımızda gömülü olan sizler sayesinde, İstanbul bir dünya şehridir.