At izi it izine karıştı ifadesi, bana bir Fransız atasözünü hatırlattı. Şöyle bir deyimdi: “Duvara bir çamur atınız, ne kadar silerseniz silin, izi kalır..” Bugün Türkiye, böyle bir dönem yaşıyor. Kızdığınız, hoşlanmadığınız biri mi var, atın iftirayı.. Attırın içeri.. Adam serbest kalsa da, beraat etse de, bir türlü onun izini silemiyor. Daha da enteresanı iftiranın doğru olmadığını ispatlamak zorunda. Oysa o iftirayı, o iddiayı atan her kimse, bunun doğruluğunu kanıtlamaya mecbur. Ama ne yazık ki ülkemizde böyle durumlarla sık sık karşı karşıya kalıyor, siyasette buna fazlasıyla tanık oluyoruz. Ergenekon ve balyoz iftira ve iddiaları bunun canlı örnekleri değil mi? At izi it izine karıştığı için binlerce insan mağdur ve perişan olmadı mı?. Yalan ve yalancı adaletin kurbanı olmadı mı? İlahi adalet, elbetti ki tecelli edecekti. Mazlumun ahından kim kurtulmuş ki? Şimdi onlar, yargının vicdanına sığınıp yardım dileniyorlar. Hiç mi akıllarına gelmedi “Etme bulma” sözü? Evet eden de bulacak, ettiren de.. At (izi, it) izine karıştığı için bir 15Temmuz felaketi yaşamadık mı? İyi ki Türk milleti varmış. Hâkim iradenin, hür iradenin, egemen iradenin asli sahibi yüce ulusumuz, ülkeyi bir badireden kurtardı. Hem de ölümüne kurtardı. Böyle bir millete sahip olduğumuz için Ulu Tanrı’ya binlerce defa şükran borçluyuz. Yüce milletimize ölümüne kurtuluş ruhu, nereden geliyordu? Atatürk’ten geliyordu. Atatürk ruhundan geliyordu. O ruh, egemenliğin, özgürlüğün ve bağımsızlığın ruhuydu. “Hürriyet ve bağımsızlık benim karakterimdir” diyen sesin ruhundan geliyordu. Özgürlüğüne ve bağımsızlığına bu derece sahip bir ulusun önünde kim durabilirdi ki? At izinin, it izine karışmadığı bir destanın öyküsünü, bu asil ulustan başka kim yaşayabilirdi ki? At izinin it izine karıştığı bir ülkede savcı cüppesi taşıyan bir adam, Başsavcı kimliğindeki bir kişi tartaklayarak gözaltına almadı mı? At izinin it izine karıştığı bir ülkede sanal iddianamelerle, yalancı gizli tarih oyunlarıyla ve düzmece yalanlarla yüzlerce kişi hapse atılıp hükümlü yaftası giymediler mi? Gammazlamanın iftira sınırlarını aştığı bu ülkede, “Adalet mülkün temelidir.” Öz deyimi rafa kaldırılmadı mı? Bu örnekleri çoğaltmak saymakla bitmez. Böylesine olumsuz örneklerin yaşandığı bir ülkede, evrensel hukuktan nasıl söz edilebilir? Yargının taraf haline getirildiği bir ülkede at izinin it izine karışmaması nasıl mümkün olabilir? Adalet, gerçekten mülkün temeli olmalı, iftira ve sanal iddialar artık sona ermeli, gammazlık çirkefliğinden kurtulmalıyız. Kurunun yanında yaşın yanmaması da mutlaka sağlanmalıdır. İşte o zaman at izinin it izine karışmaması mümkün olabilecektir.