Federasyon’un kulüpleri değil, kulüplerin federasyonu yönettiği 21 takımlı Süper Lig (!) başladı. Daha sezon başında 2 kulübümüz Avrupa dışında kalarak, futbolumuzun nerede olduğunu hepimize gösterdi. Siyaset, işadamı, müteahhit işbirliğinin futbolumuza hiçbir katkısı olmayacağını hala anlamış değiliz. Anlamamakta da ısrarlıyız “Yazık hem de çok yazık.” * * * Gençlerbirliği’nde neler olduğunu anlamak mümkün değil. Eski Demirperde ülkeleri gibi halktan ve basından uzak, şahsi heveslerini tatmin için, yönetme arzusunda olanların toplandığı kulüp görüntüsünde. Başkan whatsapp kanalıyla 2.Başkanı görevden alıp, yönetimi yenileme adına kongre kararı alıyor. İnanılır gibi değil... Bu yönetimi acaba kim seçti, ayıptır. Gençlerbirliği gibi bir camiaya, yapılan işler hiç ama hiç yakışmıyor. Ne bir söz var, ne de bir tepki. Bu nasıl bir duruştur. Beyefendiler, unutmayınız ki; “Adam olacak çocuk, duruşundan belli olur.” * * * Gelelim Ankaragücü’ne... Siyasetin yörüngesinden çıkamayan kulüp, her sene olduğu gibi, transfer yasağını son gün kaldırıp, bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bu nereye kadar gider, Allah bilir. Ancak... Kulübün paradan ziyade, kulüp sevgisini yüreğinde hisseden, gerçek Ankaragüçlü yöneticilere ihtiyacı var. Planlı ve programlı uzun bir çalışmayla borçlardan kurtulup, kulüp geleceğindeki ipoteği ortadan kaldırmak, asıl görev olmalıdır. Bunu yapacak Ankaragüçlüler, her zaman çıkmıştır ve çıkacaktır. Ankaragücü siyaset gölgesinde kulüp yöneticiliği yapılacak küçük bir camia asla değildir. Ankaragücü’nde sevgi ve saygıyı görürseniz, tarih sizi yazar. Yoksa... İleriki yıllarda adınızı hatırlayacak Ankaragüçlü bulmakta çok güçlük çekersiniz.