Utku ŞENSOY Susuz yaşam düşünülemez. Her insanın vazgeçilmez yaşam hakkıdır su. Sağlıklı içilebilir suya erişim, en temel insan haklarındandır. Suyun yerini başka hiçbir içecek tutamadığı için, su sadece SU olarak içilmelidir! Mineral zengini ve alkali değeri yüksek sular ise çok daha yararlıdır. İçtiğimiz suyu kısa aralıklarla, tüm güne yayarak, düzenli tüketmek doğrusudur. Susuz kalmak; belleği zayıflatır, tansiyonu düşürür, yorgun olur, depresif ruh haline, kafa karışıklığına yol açar; bağışıklığı zayıflatır, kabızlığa, göz kuruluğuna, reflüye ve mide yanmasına neden olur, uyku hali yapar, daha çok yedirir… Anadolu’muzda suyun en az olduğu dönemden geçiyoruz. Ekim-Kasım ayları, akarsularımızdaki su debisinin ve akışının daha az, yeraltı su seviyesinin en düşük olduğu, göl ve göletlerimiz özellikle de içme suyu baraj göllerimizdeki su miktarının en alt düzeyde olduğu dönemdir. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Su Çalışma Grubu’ndan Hasan Akyar’ın paylaştığı bilgilere göre, kıt kaynak suyun en çok tasarruf edilmesi gereken dönem tam da bu zamandır. Hanelerimizde gerçekleştireceğimiz bireysel önlemlerin yanı sıra belediyelerin yapması gereken altyapı iyileştirme çalışmalarıyla önemli ölçüde tasarruf sağlanabilir. Ankara örneğinden hareket edecek olursak, yüzde 40’lar seviyesindeki başkentin içme suyundaki kayıp-kaçak oranı inanılmaz büyüklükteki kaynağın heba edilmesi anlamına geliyor. İçme suyu şebekesinde tüketilen net su miktarı kişi başına günde 105 litre olarak görünmesine rağmen, ki bu günlük 3 metreküp suya eşdeğerdir, şebekeye verilen brüt su miktarı kişi başı günde 255 litredir. Ankara’da Kayıp ve kaçak oranının yüzde 30’lar seviyesine çekilmesiyle başkenti besleyen Akyar ve Eğrekkaya barajlarından birer tane daha sisteme katılması anlamına geleceği belirtiliyor. Son derece kıt olan müthiş bir kaynağımızı ihmallerden dolayı yıllardır göz göre göre yok ediyor, boşa akıtıyoruz. HAZAN MEVSİMİ SÜRÜYOR Cadde ve sokaklarda sararıp dökülen yapraklar yoğunlaştı. Bunların aralıksız toplanıp ilk yağmurlarla ızgaralara ulaşıp tıkanmaya yol açmalarını önlemek bu mevsimde çok önemlidir. Başlayacak olan yağışlı dönemde bu yaprakların yağmur ızgaraları rögarları, yağmursuyu kanallarını tıkayacak olursa, geri tepmelerle su baskınlarına bile neden olabilir. ELEKTRİK ZAMLARININ SU FİYATINA ETKİSİ Son aylarda elektrik birim fiyatlarına ardı ardına yapılan zamlar, kullanıma sunulan içme suyunun maliyetini de ciddi bir biçimde arttırdı. Her ne kadar Ankara içme suyu barajlarından İvedik Arıtma Tesisine cazibe ile iletilse de, kentin büyük bir bölümüne (kent nüfusunun yaklaşık yüzde 85’ine, 850’li kotlardan 1300 metrelik kotlara kadar) kademeli pompajlarla içme suyu sağlanmaktadır. Gerek arıtma tesisinin işletilmesi, gerekse pompa (terfi) istasyonlarının çalıştırılması büyük miktarlarda elektrik enerjisi tüketmektedir. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde içme suyu birim fiyatlarında artış kaçınılmazdır! ANKARA’YA SAĞLANAN SU (19 Kasım 2019) İvedik Arıtma Tesisi’ne; Kurtboğazı ve Çamlıdere Barajlarından toplam 1 milyon 221 bin metreküp ham su iletilmiş. Çubuk-II barajından Pursaklar Arıtma Tesisi’ne ise 69 400 metreküp ham su aktarılmıştır. İMO Su Çalışma Grubu, İvedik Arıtma Tesisi ile konutunuz arasındaki ana besleme hatlarında, ara depolarda, pompa istasyonlarında, ev bağlantınızda, konut içi su tesisatınızda ve binanızın deposunda herhangi bir kayıp/kaçak kirlenme vb. risk taşıyan dış unsurlar bulunmuyorsa, Ankara şebeke suyunu dilediğimiz gibi kullanabileceğimizi belirtiyor. 19 Kasım 2019 günü itibariyle yukarıdaki tabloda yer alan Ankara İçme suyu Barajlarında güvenilir olarak çekilebilecek net su miktarı toplamı yaklaşık 175 milyon metreküptür. Söz konusu barajlara hiç su gelmese bile, baraj göllerinde depolanmış olan mevcut net su, Ankara’nın yaklaşık 135 günlük tüketimini karşılayabilecek düzeydeymiş. Biz yine de üzerimize düşen görevi yapmayı ihmal etmeyelim, daha az suyla işlerimizi halletmeyi öğrenip, musluklarımızı kapatmayı, tesisatımızı kontrol etmeyi öğrenelim. Unutmayın, çölleşmeden etkilenen insan sayısı bir buçuk milyarı geçti! Ülkemizin içinde bulunduğu sorunlu coğrafyada yaşayanların bir damla suya muhtaç olacağı, bu yüzden savaşların bile yaşanacağı günler ne yazık ki çok uzak değil. Bugüne kadar din-mezhep-enerji savaşlarına sahne olan Orta Doğu’nun yakın gelecekteki en büyük savaş nedeni SU olacaktır. Bu bölgede su fakiri olmamıza rağmen tek su kaynağı Türkiye’nin elindedir.