Adaletin/adilliğin tüm alanlarda sağlanması arzu edilmekte ve bunun bir anlamda görece olduğu genel olarak bilinmekle birlikte vergide adalet sağlanabilir mi? Ya da ülkemizde vergi adaleti sağlanmakta mıdır?

Mehmet Ali Aktaş

Kıymetli okurlarım merhabalar,

Teveccühleriniz olur ise sizlerle vergi, vergide adalet, vergi ahlakı, sosyal güvenlik, muhasebe hukuku, etik, enflasyon, enflasyon düzeltmesinin (enflasyon muhasebesinin) paydaşlar üzerindeki etkileri, ilgili kurumların uygulamaları ve benzer konularda bir anlamda sohbet ederken özgün paylaşımlar ve bilgilendirmeler yapmak arzusundayım.

Siz değerli okurlarımdan özetlemeye çalıştığım konularda sorularınızı, katkılarınızı ve görüşlerinizi e-posta yolu ile [email protected] adresine iletmenizi bekliyor olacağım.

Spesifik konular yerine bugün genel bir yazı ile başlamayı anlamlı buldum kendimce. Dilerim siz okurlarım da bundan mutlu olacaktır.

 O halde yazımızın başlığını oluşturalım ve detaylandıralım izninizle;

Olmazsa olmazlar: Vergide adalet ve ahlak 

Adaletin/adilliğin tüm alanlarda sağlanması arzu edilmekte ve bunun bir anlamda görece olduğu genel olarak bilinmekle birlikte vergide adalet sağlanabilir mi? Ya da ülkemizde vergi adaleti sağlanmakta mıdır? 

Bu sorunun yanıtını vermeden önce verginin tanımını kısaca yapmakta yarar var. 

Vergi: Devletin kamu ihtiyaçlarını karşılamak gayesi ile kişilerden ekonomik güçlerine göre karşılıksız ve zora dayalı olarak alınan değer olarak tanımlanmaktadır.

Anayasanın 73. maddesi “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır” hükmünü içermektedir. 

Peki ülkemizde herkes mali gücüne göre mi vergi ödemektedir?

Bunun yanıtını vermeden önce vergi gelirleri içerisinde dolaylı ve dolaysız vergi oranlarına bakmak doğru olacaktır. Bir başka anlatımla harcama yapanlardan alınan (dolaylı) ve yıllık kazanç üzerinden alınan vergi oranlarını yani vergi gelirleri içindeki ağırlıklarını da gözden kaçırmamak gerekecek.

Ülkemizde Dolaylı Vergilerin vergi gelirleri içerisindeki payı %70 ler seviyesinde iken dolaysız vergilerin oranının ise %30 lar seviyesinde olduğu bilinmektedir.

Peki bu durumda kamu ihtiyaçlarının karşılanmasına zorunlu katılım da adalet sağlanmakta mıdır? 

Küçük bir konu daha, şirketler, işletmeler, özetle ticarethaneler dolaylı vergi yüküne katlanmazlar… Şöyle ki;

Akılda kalıcı olması gayesi ile, işletmelerin yaptıkları giderler ve edindikleri varlıklar üzerinden ödedikleri KatmaDeğerVergisi onların üzerinde kalmaz. Biraz daha netleştirelim. İşletmeler/tacirler ödedikleri KDV tutarını aldıkları KDV tutarından tenzil ederler. Aldıkları KDV Ödedikleri KDV den yüksek ise aradaki farkı ödemekle yükümlüdürler.

Ancak nihai tüketiciler bu verginin esas ödeyenleridir. İşletmeler/tacirler ise bu vergiye yalnızca aracılık ederler…

Bu konuyu dillendirmekteki gaye vergide adil olmanın başında vergi türleri içerisinde de mali güç ilkesinin korunmasına yönelik arzulardan kaynaklanmaktadır.

Gelişmiş ekonomilere bakıldığında dolaylı ve dolaysız vergi dağılımının ülkemize göre neredeyse tersi durumda olduğu görülmektedir.

Takdirin siz okurlara bırakmakta yarar olduğunu söylemekle birlikte, benim de iştirak ettiğim genel kabule göre vergide adalet konusu görece kalmakta ya da vergide mutlak adaletten söz etmek pek olanaklı olmayabilmektedir…

Bir başka konu vardı yazı başlığında vergi ahlakı… Vergi ahlakı denildiğinde tek bir ahlaktan söz etmediğimi ifade etmek isterim.

Vergide ahlak? Tahakkukta (yani beyan etmede) ahlak mı yoksa ödemede (beyandan sonra verginin süresinde ödenmesi) ahlak mı?

Beyanname vermek durumunda olanlar bir defada doğru bildirimde bulunuyorlar ise vergide tahakkuk ahlakı oluştu demektir.

Beyanname vermek suretiyle gelirlerini beyan edenler vergilerini zamanında ödüyorlar ise bu durumda da vergide ödeme ahlakı oluşmuş anlamına gelir.

Ülkemizde tahakkuk ahlakı ve ödeme ahlakı olgunlaşmış mıdır? Ya da işler durumda mıdır? 

Tahakkuk ve ödeme ahlakının işler durumda olması gayesi ile vergi mevzuatındaki yaptırımlar yeterli midir? Bence vergi ahlakının işlerliğinin sağlanmasını teminen yaptırımlar daha uygulanabilir duruma getirilebilir.

Hadi biraz daha ileri gidelim, tahakkuk ve ödeme ahlakının sağlanması aşamasında bunun aşındırılması söz konusu olabilir mi?

Burada söylemek istediğim şu;

Çok elzem olmadıkça mali aflar konusunda dikkatli olunmalıdır. Zira zaman zaman vergi affı çıkarıldığında affın vergisinin vergi ahlakına uyum sağlayanlarca karşılandığı gözden kaçırılmamalıdır.

O halde saygıdeğer okurlarım yazımızın başlığına döndüğümüzde vergi adaletinin sağlanması konusunda mali güç ilkesine uyumlu olunması gerektiği, vergi ahlakı konusunda ise vergi mükelleflerinin duyarlı olması, vergi ahlakını olumsuz etkileyecek düzenlemelerin çok elzem olmadıkça oluşturulmaması gerektiği düşüncesindeyim.

Yaşadığım bir hususu sizlere aktararak bugünkü sohbetimize son verelim,

Geçmişte çıkan bir mali af düzenlemesi ile bağlantılı bilgilendirme konferansında konuşuyorum… bir kıymetli muhasebe meslek mensubu soru soruyor: “Hocam bu düzenleme ile neler sıfırlanıyor” ve ben yanıt veriyorum “Kıymetli meslektaşım meslek sıfırlanıyor meslek…”

Tekrar görüşmek dileğiyle…