Mehmet Necati GÜNGÖR Ülkenin, yabancı müstevlilerin işal ve emelleri altında bulunduğu bir dönemde Erzurumlu şair Sıtkı Müştak Dursunoğlu 1918 yılında aldı eline kalemi ve şu manzumeyi yazdı: “Tarihler ağlar vatan yanarken/ Eller öz vatanda nara atarken, Ufukta ümidin nuru batarken/İlk sesi haykıran yüce Erzurum, Vatanı kurtaran yüce Erzurum.” Erzurum’un kurtuluşundan, İstiklâl Marşımızın kabulüne kadar geçen zaman içinde “Erzurum Marşı” olarak okunan bu dizeler, günümüzün Türkiyesine mesaj verir niteliktedir. Gerçi, o kara günlerde  ilk sesi haykıran yüce Erzurum, günümüzde son sesini iktidarın uygulamalarına “bravo” diyerek kullanıyor ama olsun. Erzurum, milli mücadele döneminde ilk sesi haykıran bir şehir oldu. Büyük Atatürk, kurtuluşun ön adımını bu şehirde attı, Cumhuriyetin önsözünü de bu şehirde yazdı. Erzurum kongresi kararlarına bakalım: “Vatan bir bütündür, parçalanamaz. Manda ve himaye kabul edilemez!” Bugün, bölücü terör örgütü tarafından vatanın bütünlüğüne kastedilmekte, bir papazın tutuklanması yüzünden şımarık bir kovboy tarafından Türkiye’yi manda gibi görme cüretkârlığı sergilenmektedir. Bütün bu olgulara karşı, tıpkı milli mücadele döneminde olduğu gibi tek ses, tek yürek olmak mecburiyetindeyiz. Bu milli gücün karşısında hiç bir hain tasavvurun sonuca ulaşamayacağını bir kere daha dosta düşmana göstermenin tam zamanıdır. Türkiye, bu gün bir ekonomik abluka altındadır. Önce dolar operasyonu ile ekonomisi çökertilmekte, ardından nelerin planlandığı bilinmeyen diğer emperyalist operasyonlar sıraya konulmaktadır. Dolar, dün gece (Pazartesi) itibariyle 5.40’ı görmüştür. Euro ise 6,12 bandındadır. Bu satırların yazıldığı gece 1.30’dan sabaha kadar kaça dayanacağını ise bilmiyoruz. Vurucu gücü kumpaslarla bitirilmiş, ekonomik gücü zayıflatılmış, çareleri sınıra dayanmış bir ülkenin vatandaşlarıyız. Yani, hepimiz aynı gemideyiz. Gemi, su alıyor. İktidara muhalefet yapmanın zamanı değildir. Evet, geldiğimiz nokta, iktidarın hatalarından kaynaklandı. Bunu biliyoruz. Ama, olanları yargılama konusu yapacak durumda değiliz. Zaman daraldı. Kesin çareler ve çözümleri elbirliği ile oluşturmak durumundayız. İktidara da, muhalefete de büyük görevler düşüyor. Ülke hepimizin. Birbirimize düşmenin zamanı değildir. İnadım inat demenin zamanı da... Herkes aklını başına almalı, müşterek çözüm için bir araya gelinmelidir. Değerli diplomatlarımız, ekonomistlerimiz, devlet adamlarımız var. Her biri bulundukları köşelerden fikir yürütüyorlar. Bunlar etkin bir güç halinde bir araya getirilerek çareler üretilmelidir. Öz vatanda nara atmak isteyenlerin hain emellerine fırsat verilmemelidir. Gelin, bu yangına hep birlikte su taşıyalım. İktidar, kibrini; muhalefet şaşkınlığını üstünden atarak bir araya gelmelidirler.