Utku ŞENSOY Bu iki başlığa bakınca gayrı ihtiyari; “hayırdır ne oluyor?” sorusunu sormaktan kendimizi alamıyoruz. Ancak “Türkiye” ve “ürkütücü-özgür olmayan” gibi sindirmesi pek de kolay olmayan bu sert sıfatları son dönemde sıklıkla görünce; “Bu eleştiriler tamamen asılsız ve art niyetlidir!” mi demeliyiz, “Biz bu eleştirileri hak ettik!”mi demeliyiz.Yoksa “Artık kendi evimize çeki düzen vermenin zamanı” mı demek lazım. Yıllarını yurt dışında geçiren biri olarak bu tür eleştirilerin özellikle yurt dışındaki insanımızı daha çok etkilediğine incittiğine tanık oldum. Şahsi düşüncemiz; hiçbir dönem bu tür hakaretamiz eleştirilere maruz kalmamak için, “inadına demokrasi, inadına daha fazla özgürlük”demek zorundayız. Hem de AB ya da başka bir uluslararası kurum-kuruluşun bize verdiği ev ödevi için değil;“ülkemiz için, insanımız bunu hak ettiği için, ibreti alem içindemokrasiye, evrensel hak ve özgürlüklere çok daha fazla sıkı sıkıya sarılmalıyız”. Ülkemize yönelik eleştiri oklarının gönderildiği merkezlere uzanıp konuyu biraz daha açalım. Önce Paris ardından Washington’daki “uluslararası saygınlığı” olan düşünce kuruluşları art arda yayınladıkları BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ RAPORLARI’nı mercek altına alalım. Ne yazık ki uluslararası basın örgütlerince peş peşe yayınlanan “basın özgürlüğü raporları” Türkiye açısından pek de iç açıcı değil. Hatta Türkiye’ye “üçüncü dünya ülkesi” muamelesi yapmaları gururumuzu hayli incitti. Şu zehir zemberek sözlere bakıp da kızmamak Türkiye neden bu durumda? demek geliyor içimizden. Önce SINIR TANIMAYAN GAZETECİLER ÖRGÜTÜ Türkiye’yi yerden yere vurup; “gazetecilik yapmanın zor olduğu ülkeler” kategorisine aldı. Türkiye’ye özel bir bölüm ayıran kuruluş hatırlarsanız geçtiğimiz hafta, “en ürkütücü ülkelerden biri”tanımlamasında bulunmuştu. Paris’ten sonra bu kez Washington’daki düşünce kuruluşu FREEDOM HOUSE, “2017 Basın Özgürlüğü Endeksi”ndeTürkiye’yi hedef alıp,”özgür olmayan” ülkeler kategorisinde gösterdi.Freedom House raporunda Türkiye,BruneiSultanlığı ile aynı kategoride gösterildi, 163 ve 164›üncü sıraları paylaştı TÜRKİYE;“EN FAZLA GERİLEYEN ÜLKELERDEN” Freedom House’ ınraporunda basın özgürlüğünün en çok gerilediği ülkeler arasında Türkiye’nin yanı sıra, Polonya, Burundi, Macaristan, Bolivya, Sırbistan ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti sayıldı. Raporda, Türkiye, Etiyopya ve Venezuela gibi “otoriter” düzenlerdeki yetkililerin, «siyasi veya sosyal çalkantıları bağımsız ya da muhalif yayın organlarına baskı yapmak için mazeret olarak kullandığı» iddiası yer aldı. Freedom House 2016 raporunda Türkiye’deki basın özgürlüğü ihlallerine dikkat çekilirken şu çarpıcı ifadeler kullanıldı: “Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik darbe girişimi, bağımsız ve eleştiren medyanın hali hazırda vahim olan durumunu daha da kötüleştirdi. Başarısız darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL sırasında onlarca yayın organı kapatıldı, binlerce gazeteci ve medya çalışanı işlerini kaybetti, birçoğunun da yurt dışına çıkması yasaklandı. Gazetecileri Koruma Komitesi’ne (CPJ) göre, Aralık 2016 itibarıyla 81 gazeteci hapisteydi ve bu dünyadaki en yüksek sayıydı”. Yine aynı rapordan bir başka çarpıcıparagraf; Türkiye’de basın özgürlüğündeki düşüşün kilometre taşları olarak bakın hangi olaylar gösteriliyor: “2008 yılında Recep Tayyip Erdoğan’ın Doğan Medya’yı boykot çağrısı, 2011 yılında muhalif gazetecilerin işten çıkarılması, 2012 yılında tutuklu gazeteci oranı, 2013 yılında Gezi direnişi ve 17-25 Aralık protestoları döneminde gazetecilere yönelik baskılar ve en son olarak da geçen yılki OHAL”. Bu satırlardan görüleceği üzere Türkiye hak etmediği biçimde sert eleştirilere maruz kalıyor. “Hak etmediği” derken, evimizde her şey güllük gülistanlık olup da bu kuruluşlar ağızbirliği etmişçesine mi Ankara’yı yerden yere vuruyor? Ne yazık ki tabii ki de değil! Burada vurgu yapmak istediğimiz artık bu tür ucuz eleştirilerle gündeme gelmek istemiyorsak, iktidarı, muhalefeti, STK ları, Gazeteci Cemiyetleri ile el ele verip acil bir “eylem planı” ile yapıcı eleştirilerden “gocunmadan” “açık” ve “şeffaf” biçimde “kendi evimize hızla çeki düzen vermemiz gerekir” Ve bunu; “ülkemiz için, insanımız bunu hak ettiği için, demokrasiye, evrensel hak ve özgürlüklere bağlılığımızı tüm dünyaya ilan etmek, dördüncü kuvvet medyayı hak ettiği yere koyup, özgür biçimde kamu adına eleştiri görevini yapmasını sağlamak için ivedilikle yapmalıyız”. Bu devirde, “fikirlerini yazı ile ifade edenlerin kalemlerini kırmak değil Türkiye’ye,kara listedeki Çin’e Suriye, Türkmenistan, Eritre ve Kuzey Kore bile yakışmıyor.