Başarabilselerdi Türkiye sonu gelmez bir karanlığa gömülecekti. Çok şükür, olmadı. Komuta kademesinin devlete sahip çıkan feraseti, milletin tankların üstüne yürüyen cesareti ile bu belâ savuşturuldu. Ordusu, milleti ve polisi ile bir kahramanlık destanı yazıldı. Bu kahramanlardan birisi ve en önemlisi, hiç şüphesiz Zekâi Paşa’dır. Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekâi Aksakallı. Darbecilerin ilk önce vurulacaklar listesinde o varmış. O’nu hileli bir emirle Gazi Orduevindeki düğüne yönlendirmişler. “Komutanın emri, gelinin hediyesini adımıza o taksın” diyerek. Orduevi çıkışında bakmış ki, iki şüpheli araç kendisini takip ediyor. Çok geçmeden, siyah olanı arabanın önünü kesiyor, beyaz olanı yanına yanaşıyor. Özel harp eğitimi almış paşamızın yanında eşi de var. Çevik bir hareketle bulunduğu kapıyı hızla açıp darbecileri darp ediyor. Sonra, “kaçma-kurtulma” eğitimi almış kahraman şoförü müthiş bir maharetle Paşa’yı ve eşini takipçilerin arasından kurtarıp Balgat’ta bir mekâna ulaştırıyor. Zekâi Paşa, hemen emrindeki kuvvetin elemanlarını topluyor, emirler veriyor. Kendisi de milletin yüreğine su serpen O haykırışını yapıyor televizyonlardan: “Bu hainler başaramayacaklar, milletimiz rahat olsun!” Ve öyle oluyor. Özel Kuvvetler Komutanının, kendisi gibi Kahraman olan emir subayı aziz şehidimiz Başçavuş Resul Dilek, birliği teslim almaya gelen haini alnından vurarak ihanete ilk kurşunu sıkıyor. Allah’ın engin rahmeti O’nun ve diğer şehitlerimizin üzerine olsun. Zekâi Paşa, sergilediği büyük cesaret ve kahramanlığı ile tarihe geçti. Karanlığı yırttı! Kendisini yakından tanıyorum. Erzurum dadaşıdır. Şerefli bir ailenin şerefli bir evlâdıdır. Tarihi kahramanlar yazar. Zekâi Paşa o gece o meydanda tarih yazdı. Milletin “makûs” talihini yendi.