Ramazan ayının başlamasına az kaldı. Oruç tutan okurlarımızın oruçlarının makbul olmasını dilerim.
Ramazan ayının özelliklerinden biri de teravih namazlarıdır. Namaza, “Allahu ekber” sözüyle başlanır bilirsiniz. Geçmiş yıllarda bütün imamlar aynı sözle namaza dururlardı. Son 20 yıl içinde bu homojenlik bozuldu ve bazı imamların, “Ellahu ekber” diyerek namazı başlattıklarını fark ettim.
Allahu ekber mi? Ellahu ekber mi?
Haber bülteni izlerken, bazı spikerlerin bazı sözcükleri sürekli yanlış söylediğini duyarsanız ne yaparsınız? Ben, kanal değiştiririm. Ama camide siz namaz sırasında “Allah mı ellah mı” diye düşünürken, cami değiştiremezsiniz.
Ramazan ayının özelliklerinden biri iftar ve ekranlarda avuçlarınızı açarak dinlediğimiz iftar duasıdır. 70’li yıllardan itibaren sesine ve telaffuzuna, radyo ve televizyondaki iftar duasını dinlerken hayran kaldığımız Nur Subaşı’dan sonra, onun gibi etkili bir dua seslendireni duymadık ne yazık ki. Etkiyi bırakın, dua sözlerinde bile anlam bozuklukları var.
Her akşam iftar duası yapılan bir kanalda, hepimizin bildiği besmelenin son yıllarda yanlış söylendiğinin farkında mısınız bilmiyorum. Birkaç yıldır bütün Ramazan, Ankara iftarında, Bismillah tamlaması bismilleh diye söylendi. Yani Bismilleeehirrehmeenirrahim dendi. Böylece her akşam Allah’ın adı, ellah biçiminde, bir tiyatrocu tarafından yanlış telaffuz edildi. Bir tarikatin şifresi midir diye düşünmeden edemiyorsunuz. Aslında bunu birçok kişiden de duyuyoruz, kalın a'dan kurtulmak için ince a sesi yerine açık e sesine yöneliyorlar. Oysa birçok eski veya tecrübeli hoca, her zaman ince a sesini doğru söylemiş ve e'ye yönelmemişlerdir.
Bismillahirrahmanirrahim sözünden ilk 4 heceyi çekersek bismillah kalır. “Allah’ın adıyla”demektir. Pek çok kişi ihsar yaparak bismillah der ve kullanımı oldukça yaygındır. Bunun gibi kısaltma yani ihsar yapılan sözler bulunur dinde ve ibadette. Kapıları açarken “haydi bismillah”, balığa olta atarken “haydi bismillah” denir. Oturduğu yerden namaza kalkarken de “haydi bismillah” diyen olduğu gibi bir konuşmayı yapmak üzere yerinden kalkan kişi, içinden “haydi bismillah” der. Yani bismilleeh demez.
“Allahın izniyle” anlamında, “bi iznillah” diye bir söz var ki hutbede söylenir. Hiçbir imam, bi iznilleeh demez tümü birden “bi iznillah” der. Yine hutbelerde veya dini sohbetlerde duyulan, “Allah yolunda” anlamındaki “fi sebilillah” sözünü fi sebililleeeh derseniz size sadece gülerler. Komik hocalar, böyle yanlış telaffuzlardan doğar. Çünkü besmelenin ilk şeklinin, Hud suresinde geçen “Bismillâhi Mecraha” diye başlayan ayet olduğunu bilen hiçbir hoca, besmele ayetinin içine e harfini katmaz.
Türkiye’de radyoların iftar duası yapmaya başladığı tarihten bugüne kadar radyo ve televizyonlarda besmele, bismillâhirrahmanirrahim diye okunmuş, ülkemizdeki 80 milyonun tamamı böyle bilmiş, böyle söylemiştir. TRT’deki eski kayıtlar dinlenirse fark edilecektir. TRT’nin efsane programlarından İnanç Dünyası’nda birkaç yıl, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe açıklamasını seslendirdim. Bir kez bile bismillehirahmenirrahim deseydim, yapımcı Asaf Demirbaş, anında kapıdan kovalardı. Televizyonun 1975, 1983 ve 2010 yılında yayımlanan iftar duaları, youtube sitesinde mevcuttur ve aynen ‘bismillâhirrahmanirrahim’ diye okunmaktadır. Hatta bu kayıtların bir farkı da o duaları edenlerin bugünkünden daha samimi olarak dua ettiklerinin hissedilmesidir. Çünkü o programda sunuculuk yapanlara, külliyetli bir para verilmezdi. O yıllarda duaların çok daha samimi yapıldığına, sesi dikkatle dinleyerek şahitlik edebilirsiniz.
Son yıllarda bir avuç kişi, bu ayetin okunuşunu değiştirmeye kalkıp içine e soktu. Gerekçe de Elif harfinin uzatmada e diye okunmasıymış. Yukarıda bi iznillah, bi sebilillah örneklerini verdik. Buralardaki elif, lam ve h seslerinin besmeleden hiç farkı yoktur. Arapçayı Bismillah yazıp İngilizce gibi bismilleh diye okuyamazsınız. İngilizler de bizim besmele kelimesini basmala olarak yazar ve bu şekilde de sözlüklerine almışlardır. Camilerdeki hat sanatıyla yazılmış Besmele levhalarındaki uzatma yapan çekme işareti boşuna konulmaz. Bu doğru telaffuzlar, bu millete dedelerimizden, ninelerimizden, mahalle mekteplerinden, mahalle hocalarından intikal etti. Türk milleti besmeleyi dama saygılı ve adabıyla okur. Yanlış olan, bu kişilerin telaffuzudur.
“Besmele kelimesini kimi ‘Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla’, kimi de ‘Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla’ diye söyler, bunlar da a’yı e olarak söylemiş, ne var bunda” diye düşünenler olabilir. Bu söz, Arapça sözlüklerdeki normal bir kelime olsa, böyle düşünmek doğrudur. Ama bu söz, Allah’ın sözüdür ve doğru okumak gerekir. İşin bir başka boyutu, bu kişiler yalnızca besmeleyi değil kelimeyi tevhidi de farklı söyler. Herkes “Lâ ilâhe illâllah” derken bunlar “Lee ileehe illallah” der. Bu dinde ayrılık değil midir? Bu metni yazarken Kâbe İmamı Şeyh Mahir’den İsm-i Azam duasını dinledim. Besmeleyi de Kelime-i Tevhid’i de bizim gibi söylüyor yani bir avuç azınlık gibi değil.
Besmele aynen Türkçe’de yazıldığı gibi okunur. Allah yazılıp ellah okunmaz. Kabir taşlarında, çeşmelerde, binalarda bulunur. Arabalarda bile bismillahirrahmanirrahim yazısını görürüz.
Okunuşunda yalnızca inceltme ve uzatmalar vardır. Ayetin başından başlarsak; Türkçeye göre ilk iki hece yani Bismil, yazıldığı gibi okunur. Bundan sonra gelen ince l ve a sesi lâ notası gibi söylenir ancak a sesi uzundur. Böylece Bismil/lâ: olur. Üçüncü hece -hir, dördüncü hece olan --rah hecesine bağlanırken peş peşe iki r sesi olduğuna dikkat edilmeli ve atlanmamalıdır. Beşinci hece olan -ma derken a sesi uzatılır. Peşinden gelen -nir ve -ra heceleri, yazıldığı gibi ve ses uzatması yapılmadan okunur. Son hece olan –him’in i sesi uzun söylenir. Uzatılan seslere (:) işaretini koyarsak, bu ilâhi sözün okunuşu, bismil/lâ:hir/rahma:nir/rahi:m biçiminde olur.